1. YAZARLAR

  2. Nasuhi Güngör

  3. Zamanlaması da yeri de manidar
Nasuhi Güngör

Nasuhi Güngör

Zamanlaması da yeri de manidar

A+A-

Kuşkusuz hiçbir siyasi lidere yönelik saldırı hoşgörülemez ve herhangi bir gerekçeyle meşru sayılamaz. Bunu hafife almak, başka mecralara çekmek son derece yanlış ve yakışıksız.

Dün CHP lideri Özgür Özel‘e yönelik saldırının gerek tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması noktasında, gerekse bu eylemin sadece CHP’yi değil, bütünüyle meşru siyaseti hedef aldığı konusunda mutabakat sağlanması son derece değerli.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın saldırıdan hemen sonra Özgür Özel‘i araması, CHP liderinin de bu temastan sonra yaptığı ilk açıklama olup biteni Türkiye aleyhine kullanma çabasında olanların elini daralttı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un konuya yaklaşımı da bir başka önemli etkendi.

BİREYSEL Mİ, ORGANİZE Mİ?

Bu hadisenin bireysel bir eylem mi, yoksa arkasında bir güç ya da odağın bulunduğu organize bir çaba mı olduğunu anlamak elbette kolay değil. Ancak kuşkuları artıran çok sayıda özelliği var. Öncelikle zamanlaması. Türkiye’nin adeta tek vücut olduğu bir günde ortaya çıkması. Ayrıca bu zamanlamayla bütünleşerek eylemin gerçekleştiği yer.

Önceki gün hayatını kaybeden DEM Parti Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder’in son yolculuğuna uğurlandığı gün, üstelik cenaze programının bir parçası olan salondan çıkışında Özel’in böyle bir saldırıya uğraması tesadüflerin hayli uzağında görünüyor.

Her durumda şunu gözden kaçırmamak gerekiyor. Terörsüz Türkiye süreci, sadece ülkemizde değil, bölgesel ve küresel ölçekte yakından takip ediliyor. Bu takibin her bakımdan ülkemizin başarısına yönelik olduğunu söylemek gerçek dışı bir yaklaşım olur. Süreci sabote etme konusunda istekli olan aktörlerin listesi hayli kabarık özetle.

BİRDEN FAZLA MESAJI OLABİLİR

CHP liderine yönelik saldırının, bir iç ya da dış odak üzerinden olup olmadığını elbette şu dakika itibarıyla bilmiyoruz. Adli deliller henüz elimizde değil. Akli deliller, yani çıkarımlar üzerinden arka planda birilerinin olduğunu öngörüyoruz sadece.

Merhum Önder’in cenaze programından çıkarken gerçekleşen menfur hadisenin, birden fazla mesajı olduğunu da dikkate alabiliriz. Süreci sabote etmeye dönük ihtimaller ağır basıyor ve bunun da başlı başına birden fazla boyutu olması mümkün.

Öte yandan CHP’nin sürece dair duruşu, böyle bir saldırının gerekçesi olabilir diyenler oldu. Açıkçası Özel ve partisinin terörsüz Türkiye konusundaki tavrının belirgin bir söyleme kavuştuğunu söylemek hayli zor. Pek çok saha çalışmasında sürece dair CHP’li seçmen desteği de epeyce düşük. Dolayısıyla buradan bir yere varmak mümkün görünmüyor.

Ancak bu eylemi özellikle AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in ifadesiyle “Sadece CHP’ye değil, meşru siyasete yapılmış bir saldırı” olarak görebilirsek o zaman arka planına bakabilme imkanımız olabilir.

Birden çok hedefi/mesajı olabilirden kastım da tam olarak bu. Nasıl olmasın ki. Düşüncesine katılıp katılmamaktan bağımsız olarak milyonların gönlünde yer bulan Sırrı Süreyya Önder’in ebedi aleme uğurlandığı günde ortaya çıkması ve şu an bunları konuşup tartışıyor olmamız bile yeterli ne yazık ki.

BİR GÜZEL VASİYET

Siyaset bu çirkin eylemden hangi dersleri çıkarır, artık feraset ve basiret sahibi olanlara emanet. Ama bugün Sırrı Süreyya Önder’le tamamlamak istiyorum.

Yakın dostu Tarık Tufan şöyle bir paylaşımla kendisine veda etti: “Sırrı Abi, katıldığımız bir cenazede ‘Tarık vasiyetimdir, tabutumun ardından Şeyh Galip’in Naat’ını oku’ demişti.” Ne hoş, ne kalpten bir vasiyet.

Şeyh Galip’in naatından bir bölümle bitirelim. (Günümüz Türkçesinde anlamını sormak yerine, Sırrı Süreyya’nın hatırasına biraz lügate bakın olmaz mı.)

“O dem ki velilerle nebîler kala hayrân

“Nefsi” deyü dehşetle kopa cümleden efgân

Ye’s ile usâtın ola ahvâli perişân

Destur-ı şefaâtla senindir yine meydân

Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed’sin efendim

Hak’dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim.”

Önceki ve Sonraki Yazılar