İşgalci siyonistler Suriye’nin kendi ayakları üstüne durmasını engelleyebilmek için güneyde, özellikle de Suveyda bölgesinde ikamet eden Dürzileri bir potansiyel fitne unsuru olarak değerlendirme çabalarını sürdürüyorlar. Ancak keşke bu bölgedeki Dürziler siyonist katillere bel bağlayarak fitne çıkarmanın kendilerine bir şey kazandırmayacağını görebilseler de istikrarın devamından yana bir tutum sergilemeyi tercih etseler. Böyle bir tutum en başta kendi yararlarına olacaktır.

Siyonist rejim Gazze’deki korkunç katliamlarını da bir yandan kesintisiz bir şekilde sürdürüyor. İki gün önce düzenlenen saldırılarda İslami Direniş Hareketi (Hamas) liderlerinden, milletvekili, müsteşar ve eski Adalet Bakanı Muhammed Ferac El-Gul şehit edildi. El-Gul, Filistin’deki hak ve adalet mücadelesinin önde gelen ve gayretli liderlerindendi. Yüce Allah’tan onun da, iman ve kararlılıkla mücadele ederek hayatlarını feda eden tüm diğer mücahitlerin de şehadetlerini kabul etmesini diliyoruz.

Siyonist katiller her ne kadar bütün bölgede ateş fırtınaları estirmeye çalışıyorlarsa da kendi içlerinde de rahat değiller. 21 aydan fazla süredir ateş çemberine alınmış durumda olan ve kesintisiz bir şekilde soykırım savaşının sürdürüldüğü Gazze’de askerlerine yeni pusular düzenlemesi ve önemli kayıplar vermeleri siyonist katilleri ciddi şekilde endişelendiriyor. Bir yandan da savaşın böyle uzayıp gitmesinin askerlerinde önemli psikolojik sorunlara yol açtığı ve intiharların arttığı gerçeğini gizleyemiyorlar.

Cepheye asker yetiştirmekte zorlanan eli kanlı Netanyahu’nun ultra-ortodoks yahudiler diye nitelendirilen Haredilerin Tevrat eğitimi alan öğrencilerini de zorunlu askerliğe tabi tutan yasal düzenlemeyi askıya alma ve yeni bir düzenleme yapma konusunda, söz konusu yahudileri temsil eden ve koalisyon ortakları arasında yer alan partilere verdiği sözünü yerine getirmeyerek işi sürüncemede bırakması işgal hükümetinde ciddi siyasi çatlaklar oluşmasına neden oldu.

İşgal hükümetinin kilit ortaklarından olan Haredi partileri, zorunlu askerlik hizmetine karşı çıkarken, bu kriz koalisyonun geleceğini belirsizliğe sürükledi.

Son olarak Degel HaTorah (Tevrat’ın Sancağı) ve Agudat Yisrael (Agudat: Bir yahudi cemaati) partilerinin hükümetten çekilmesi, Netanyahu’nun başında olduğu koalisyonun parlamentodaki sandalye sayısını 61’e yani çoğunluk için gerekli asgari sınıra düşürdü. Daha da önemlisi, 11 sandalyeye sahip Şas Partisi’nin de çekilme sinyalleri vermesiyle hükümetin düşme ihtimali ciddi şekilde arttı.

Haredi partileri, on binlerce din okulu öğrencisine yönelik askerlik celplerinin iptal edilmesini, dini kurumlara sağlanan mali desteğin devam etmesini ve askerlikten kaçınanlara bireysel cezalar uygulanmasını istiyor. Bu talepler, İsrail siyasetinde yıllardır tartışma konusu olan “Haredi muafiyeti” meselesini tekrar işgalcilerin gündemine taşıdı.

Ortaya çıkan bu kriz, Netanyahu hükümeti için beş farklı senaryoyu beraberinde getiriyor:

Birincisi, parlamentonun yaz tatiline girerek hükümetin zaman kazanması. Ancak bu durumda hükümet, yasa çıkaramayacağı için işlevsiz kalacak.

İkincisi, Netanyahu’nun, Haredi partileriyle uzlaşarak krizden çıkması. Fakat bu da yahudi toplumun genelinden ve muhalefetten ağır tepkiler görmesine yol açabilir.

Üçüncüsü, krizin daha da derinleşmesi. Hükümetten ayrılan Haredi partilerinin ardından, aşırı ırkçı Ben Gvir ve Smotrich liderliğindeki partilerin daha fazla talepte bulunması gündeme gelebilir.

Dördüncüsü Netanyahu’nun, muhalefet partileriyle (örneğin Benny Gantz’ın Mavi-Beyaz’ı veya Yair Lapid’in Gelecek Var Partisi) yeni ittifaklar kurmaya çalışması. Ancak bu partiler, Netanyahu hakkındaki yolsuzluk davaları nedeniyle onunla koalisyon kurmaya sıcak bakmıyor.

Beşincisi ise erken seçim kararı alınması. Ancak şartlar Netanyahu’yu çok yıprattığından, mevcut şatlarda tekrar seçilmesi ihtimali çok zayıf olduğu için bunu tercih etmesi ihtimali de oldukça düşük.