1. YAZARLAR

  2. Bercan Tutar

  3. Iskartalık hegemon
Bercan Tutar

Bercan Tutar

Iskartalık hegemon

A+A-

Küresel statükonun merkez ülkesi ABD, her açıdan kan kaybediyor. Bunun en somut göstergesi de Ukrayna, Gazze, Yemen, Kızıldeniz, Güney Çin Denizi, Suriye, Lübnan, Libya ve İran gibi sıcak cepheler ile Avrupa, Latin Amerika, Asya Pasifik, Kuzey Afrika ve Ortadoğu gibi soğuk cephelerde verilen askeri, diplomatik ve ekonomik mücadelelerde Amerikan yönetiminin karşılaştığı zorluklar ve yenilgilerdir.
Asia Times'dan Han Feizi'nin de işaret ettiği gibi bütün bu gelişmelerin bize anlattığı şey, ABD'nin ucuza hegemonya kurmaya çalışmasıdır. Ancak ABD'nin bu çabaları sonuç vermiyor. Hem eski ittifakları erozyona uğruyor hem de yeni ittifak kurma çabaları sonuç vermiyor. Zira hegemonik paradigmanın yapısındaki kırılganlık aşılamıyor.
Müttefikleri ve rakipleri çözülmekte olan hegemonik yapıyı bizzat tecrübe ediyor. Bu nedenle kimse ABD ile sonuna kadar yol yürüme niyetinde değil. Hemen herkes Türkiye örneğinde olduğu gibi otonom ve bağımsız bir strateji izlemeye çalışıyor. Serbest hareket etmek istiyor.
ABD yönetimi, hegemon olmanın maliyetlerinden kaçıyor. Bütün külfeti müttefiklerinin sırtına yüklemeye bakıyor. Gazze, Ukrayna, İran ve Kızıldeniz'de gördüğümüz üzere kimse İsrail-ABD ikilisinin yanında savaşa girme taraftarı değil. Hatta ABD'nin kendisi dâhi savaşlardan kaçıyor. Çünkü aradığı savaş müttefikleri yok. Olanlar da yetersiz kalıyor. Haliyle bu tablo ABD'nin tek başına hareket etme kararlılığını da baltalıyor.
Bırakın omuz omuza savaşmayı ABD'nin en sadık müttefikleri siyasette dahi yol ayırımında bulunuyor. İngiltere ile ABD'nin Çin ve Rusya stratejileri çok farklı. Almanya ile Ukrayna ayrışması artıyor. Fransa Ukrayna dışında Afrika, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Asya Pasifik'te de ABD ile çatışıyor.
Tokyo, Amerika'nın ülkesine yeni savunma bütçesini dikte etmesine karşı öfkeli. Güney Kore, Çin eğilimli bir cumhurbaşkanını seçti. İspanya'nın istihbaratı, iletişim sözleşmesini ABD'nin kara listesindeki Çin'in Huawei firması ile imzaladı. Fransa Parlamentosu, Avrupa Birliği'ni (AB) Çin ile yeniden uyum sağlamaya zorlayan ilginç bir rapor hazırladı. Brezilya, Çin ile kıtalararası bir demiryolu inşa etmeyi görüşüyor. Hindistan bütün baskılara rağmen Çin ile gerilimi azaltıp Rusya ile ilişkilerini derinleştiriyor.
Diplomasi ve ekonomi dışındaki askeri tabloda da benzer bir görüntü hâkim. Husiler, 20'ye yakın MQ9-Reaper insansız hava aracını düşürerek Kızıldeniz'de İsrail'e karşı etkili bir şekilde deniz ambargosu uyguluyor. İngiltere, ABD ve İsrail'in birleşik gücüne rağmen Husiler Bab el-Mendeb boğazını fiilen kontrol ediyor.
Bu yılın Nisyan sonunda Trump, yoğun bombardıman operasyonlarının etkisiz kalmasının ardından Husilerle ateşkes imzaladı. Ateşkes, Trump'ın 'Husileri tamamen yok etme' vaadinin çok gerisinde kaldı. Yemenli savaşçılar sadece ABD Donanması gemilerine saldırmamayı kabul etti. İsrail bağlantılı gemilere karşı ise saldırılar sürüyor. Bu ateşkes, Kızıldeniz'deki ABD Donanmasını kısırlaştırdı.
Yani ABD ile Husiler berabere kaldı. Yenişememe durumu İran cephesinde de geçerli. Ukrayna ve Güney Çin Denizi'nde ise hezimetin ayak sesleri geliyor. Suriye, Gazze, Lübnan ve Libya'daki askeri kırılganlık ise devam ediyor
Hâsılı kelam ABD artık küresel hegemon olma iddiasını daha fazla sürdüremiyor. Ucuz yoldan denediği çözümler de sonuç vermekten uzak. Ne eski düzeni koruyabiliyor ne de yeni bir küresel sistem inşa edebiliyor. Dolayısıyla bu da küresel çapta büyük güçler arası rekabetin ve bölgesel çatışmaların artmasına yol açıyor. Zira karşımızda her açıdan raf ömrünü doldurmuş bir küresel hegemon var.

Önceki ve Sonraki Yazılar