1. YAZARLAR

  2. İbrahim Kiras

  3. Kafkasya ötesinde kanlı satranç
İbrahim Kiras

İbrahim Kiras

Kafkasya ötesinde kanlı satranç

A+A-

Azerbaycan ile Rusya arasında herkesi şaşırtan bir gerilim yaşanıyor bugünlerde. Bu sürpriz gerilim görünüşte Yekaterinburg’da Rus polisinin iki Azerbaycanlıyı işkenceyle öldürdüğünün ortaya çıkması üzerine patlak verdi. Bakü yönetimi misilleme olarak Rus devlet haber ajansı Sputnik’in Azerbaycan’daki ofisine baskın yaparak üç Rus gazeteciyi gözaltına aldı. Rusya vatandaşı suç örgütü üyeleri tutuklandı. Azerbaycan’da Ruslar tarafından düzenlenmesi planlanan tüm kültürel etkinliklerin de iptal edildiği açıklandı.

Bu kadarla da kalmadı, Azerbaycan Devlet Televizyonu AZ-TV çok sert sözlerle Putin’i hedef aldı. “Siz, Rusya’ya zorla katılan halklar üzerinde tahakküm kurmaya alıştınız. İmparatorluklar yıkıldı ama zihniyetiniz değişmedi” denilen özel yayında “Ama Kremlin 1937’de yaşamadığını anlamıyor mu? Eski Sovyet cumhuriyetleri 30 yılı aşkın süredir bağımsız” hatırlatması yapıldı.

 Yayında dile getirilen “Stalin’in baskıları, 20 Ocak, Hocalı, 30 yıllık işgal hepsi sadece Ermenistan’ın değil, Rusya’nın eliyle yaşandı” şeklindeki ifadeler de -Azerbaycan devlet televizyonundan işitilmesi beklenmediği için- çok kişiyi şaşırttı.

Azerbaycan yönetiminin -her ne kadar Ukrayna’da dişleri dökülmüş durumda olsa da- Rusya’ya kafa tutma cesareti gösterebilmesi bazı ciddi gelişmelerin habercisi olmalı diye düşünüyor herkes

 Bölgeyi yakından takip eden diplomatik gözlemciler ve akademisyenler yaşananların arkasında “Gürcistan meselesi”nin yer aldığını söylüyor. Gürcistan meselesi dediğimiz konu ise asıl olarak Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlığa kavuşan devletlere yönelik Rus emperyal siyasetinin bir yansıması. Ruslar eski Sovyet cumhuriyetleri arasında yalnızca üç küçük Baltık devletinin bağımsızlığını kabul ettiler. Bu da esasen Avrupa’ya sunulmuş bir buket çiçekti. Orta Asya devletlerinde toplumsal yapı ve siyasi elit Rusya’nın gölgesinden çıkmaya müsait değildi ama kendisini Avrupa’nın bir parçası olarak gören Ukrayna ile Transkafkasya’da Azerbaycan ve Gürcistan için Sovyetlerin dağılması Batı blokuna katılma fırsatıydı.

 O tarihten bu yana bu ülkelerin başına nelerin geldiği malum. 2003’te Gürcistan’da “Gül Devrimi”, 2004’te Ukrayna’da “Turuncu Devrim” Moskova’nın bu ülkelerin yönetimleri üzerindeki baskısına, seçimleri manipüle etme girişimlerine karşı isyan anlamına geliyordu. Rusya’nın bu isyanları nasıl bastırdığını biliyoruz.

Gerek Ukrayna’da gerekse Gürcistan’da iktidarlar uzun süre Rusya yanlıları ile Avrupa yanlıları arasında gidip geldi. Ruslar ise gerektiğinde silah da kullanarak Batı yanlısı yönetimlerin bağımsızlık yolundaki girişimlerini önlemeye çalıştılar. Azerbaycan’da

 Azerbaycan’ın ensesinde ise Ermenistan sopasını sallandırdılar otuz yıl boyunca. Hatta daha Sovyetler resmi olarak dağılmadan önce Moskova tarafından kışkırtılan Ermenistan’ın Azerbaycan’dan toprak taleplerine karşı başlayan gösteriler bahane edilerek Rus tankları Baku’ye girmiş, yüzlerce Azerbaycanlı katledilmişti. Ardından yine Rusların yardımıyla Karabağ’ı işgal etti Ermenistan ve hem Azerbaycan hem de Gürcistan üzerinde tehdit unsuru olarak Rus politikalarına hizmet etti. (Erivan bu iki ülkenin de Türkiye’nin de toprak bütünlüğünü tanımıyor.)

 Bugünlerde ise Ermenistan Başbakanı Paşinyan ülkesi için tarihi değerde bir açılımı gerçekleştirmek peşinde. Ermenistan hem Rusya ile “iki millet tek devlet” gibi bir ilişkiye sahip hem İran’la stratejik ortak hem de -kalabalık birer Ermeni nüfusu barındıran- ABD ve Fransa’nın desteğini arkasına almış durumda. Ne var ki sanayisi gelişmemiş, tarımı yetersiz, dış ticarette yeri olmayan bu ülkeyi Rus çıkarlarının aleti ve diasporanın hastalıklı takıntılarının oyuncağı olmaktan çıkarmak gerektiğini idrak etmiş olan bir hükümet var Erivan’da.

 “Bizim komşularımız Azerbaycan ve Türkiye, ABD veya Fransa değil” diyen, bu arada dış politikasını bloke eden “soykırım” iddialarının yeniden yorumlanması gerektiğini söyleyebilen Paşinyan’ın büyük bir cesaretle ve realist bir vizyonla hareket ettiği ortada.

Erivan yönetiminin özellikle -en yakın müttefikinin hiçbir yararını görmediği- Karabağ savaşının ardından atmaya çalıştığı adımlar Moskova’nın hoşuna gitmiyor elbette. Hükümet neredeyse her hafta bir askeri kalkışma girişimini bastırıyor Ermenistan’da.

Gürcistan’da ise tam tersine Rus yanlısı hükümeti ayakta tutmak için elinden geleni yapıyor Kremlin.

Ne var ki Rusya’nın bugün özellikle Ukrayna’daki saldırganlığı, yakın geçmişte Gürcistan’ın bir kısım toprağını koparıp alması, Çeçenistan’da yaptıkları, Azerbaycan’ın topraklarının işgali gibi yaraları yeniden kanattı.

Bütün bunlar Azerbaycan’da dozu giderek yükselen bir Rus tehdidi algısını beslerken, doğalgaz ve petrol sayesinde ekonomik ve askeri gücünü arttırmış olan Bakü yönetimi bu sefer önleyici bazı tedbirleri de gündemine almış görünüyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar