‘Hervele’ yapmayın süklüm püklüm yürüyün
Tahterevallinin bir tarafında bir sürü balon, öbür tarafında İsrail.
Balonlar çalımlı, fiyakalı, kimisi göbekli, kimisi umreye giderek hervele ve remel yapıyor kimisi gitmeden.
Beyler, boşa çalım yapıyorsunuz, hepinizin karizması çizildi.
Bu arada hervele ve remeli açayım.
Hervele, Safa ile Merve tepeleri arasında hızlı ve sallanarak yürümeye deniyor. Remel de tavafın dört şavtında yine hızlı ve çalımlı yürümeye.
Neden hızlı ve çalımlı?
Hicretin 7. Yılında (Hudeybiye’den bir yıl sonra) Peygamberimizle birlikte Ensar ve Muhacirin Mekke’de Umre yaparlarken müşrikler Müslümanların zayıf ve hastalıklı olduğuna dair laflar etmişler.
Peygamberimiz de ashabına remel yapmalarını yani çalımlı yürümelerini tavsiye etmiş.
Bilmiyorum şöyle desem fazla mı demiş olurum?
Şu zamanda bilhassa biz Müslümanların remel veya hervele yapmalarının anlamı yok.
Çünkü İsrail, çocuklarımızı, kadınlarımızı gözümüzün önünde katlediyor.
Güçlülerimiz ve zayıflarımız, zenginlerimiz ve fukaramız, devletlülerimiz ve devletsüzlerimiz seyrediyor.
Bundan böyle süklüm püklüm yürüsünler.
Konuşurken boş boş sallamasınlar.
Biz Müslümanların durumu böyle.
Müslüman olmayanlar, doğulular, batılılar, kuzeyliler, güneyliler ne durumda?
Kötü bir tanıklık bu.
Olabilecek en kötü tanıklık.
Hiç kimse sınavı geçemedi.
Bütün insanlık, öncekiler ve sonrakiler, mahşer meydanı gibi bir meydana toplansalar…
Bir gün toplanacaklar.
Gazze’deki soykırıma tanık olanların, tarihin bu kesitinde sağ ve salim olanların hepsinin yüzünde kara ve çirkin bir Gazze lekesi olurdu.
Bu vahşete tanık olanların hepsinin ruhu bu tanıklıktan dolayı hastadır. Farkında olsunlar veya olmasınlar.
Evet, yeryüzünde iyi insanlar var. Kötülüğe tanık olmaktan utanan. Yürüyen, konuşan, gözyaşı döken. İyilik için çırpınan.
Onlar yaralı ruhlardır.
Felaketin büyüklüğüne nispetle küçük adımlar atılıyorsa o yaralı ruhlara borçluyuz.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron iki gün önce Fransa’nın Filistin’i tanıyacağını açıkladı.
Ertesi gün İngiltere başbakanı Starmer de benzer bir açıklama yaptı.
Ardından Malta. ABD Başkanı Trump’ın ABD’nin eyaleti olarak görmek istediği Kanada.
Holokaust sabıkası sebebiyle İsrail’i her durumda desteklemek kuruluşunda devletinin DNA’sına yerleştirilen Almanya bile Filistin’i tanıma sinyali verdi.
Bu kararların Gazze’ye bir faydası var mı? Sorusuna birkaç kez muhatap oldum.
Yok bir faydası.
Şu anda dünyada 148 ülke Filistin’i tanıyor.
Tanıyor da ne değişiyor? Hemen hemen hiç.
Şu hâlde anlamsız mı tanıyacaklarını söylemeleri?
Hayır. Anlamlı.
Soykırımı durduracak bir aksiyon vadetmiyorlar.
Bir muhtıra vermiyorlar.
Ama olan bitenlerin farkında olduklarını ilan etmiş oluyorlar.
Resmi olarak “cinayeti gördük” demiş oluyorlar.
İsrail ve ABD onların “cinayeti gördük” demelerinden rahatsız oluyor.
Böyle böyle nereye varırız?
Olur mu Filistin’de iki devletli çözüm?
Yakında olmaz.
Uzakta belki olur.
ABD’nin Ankara büyükelçisi Barrack önceki gün Haber Türk’e verdiği röportajda neyi oldurmaya çalıştıkları konusunda fikir veriyor.
“Düşünün, Abraham anlaşmalarına bölgenin güçlü oyuncularından Türkiye’yi birleştirdiğinizi. Ama sadece Türkiye değil, Arap olmayan nüfusu Müslüman ağırlıklı bir ülke olarak Türkiye, İsrail, Körfez, Suriye, Lübnan, Irak, Ürdün, kuzeye çıkın Azerbaycan, Ermenistan. Bunları birleştirdiğinizde dünyanın en güçlü bölgesi ortaya çıkar. Neden olmasın?”
Büyük bir paket yapmışlar.
Bizi de paketin içine koymuşlar.
Oldurmak istedikleri şey bu.
Ağabeyi İsrail olan bir Ortadoğu.