Bugün yani 31 Mayıs 2025 tarihi Mavi Marmara katliamının 15. yıl dönümü. Siyonist katillerin Mavi Marmara katliamlarının 15. yıl dönümünü idrak ettiğimiz bu günde işgalci canavarlar Gazze’de korkunç katliamlar gerçekleştiriyor. 

Şunu en başta ifade edelim ki eğer o zaman Mavi Marmara hedefine ulaşabilseydi, belki de siyonist katillerin Gazze karşısında bu derece cüretkâr olması mümkün olamayacaktı. Yahut Mavi Marmara katliamı sonrasında insanlık, siyonist vahşeti iyi tanımak ve yakın takibe almak için erken harekete geçseydi onun böyle bir soykırım gerçekleştirmesinin önüne geçilmesi de belki mümkün olabilirdi. 

Mavi Marmara saldırısı ve katliamı, Gazze saldırısının ve katliamının bir prototipidir. Aslında insanlığın o olayda siyonist vahşeti tanıması ve üzerine gitmesi; Gazze halkı karşısında böylesine büyük bir risk oluşturacak konumda kalmasına fırsat vermemesi gerekiyordu. Ama ne yazık ki Mavi Marmara olayını küresel çaptaki insan hakları kuruluşları bile yeterince ciddiye almadı ve siyonist vahşeti tanımaya yarayacak çok önemli ipuçları taşıdığı gerçeğini gözden uzak tuttular. O yüzden de üzerine gitmediler. O zaman siyonist vahşetin üzerine gidilmemesi ise bugün böylesine korkunç bir soykırımın, katliamın ve vahşetin gerçekleştirilmesine zemin hazırladı. 

Ama her ne kadar geç kalmış olsak da tüm fırsatları kaçırmış değiliz. İnsanlığın siyonizm vahşetinden kurtulması için yeni fırsatlar ve imkanlar oluşturmamız mümkündür. Ama bunun için Mavi Marmara katliamını yeniden hatırlamaya ve siyonist vahşetin orada kendini çok belirgin bir şekilde ifşa eden yüzünü görmeye ihtiyacımız var. Bunu başarabilirsek bugün Gazze’de korkunç katliamlar gerçekleştiren siyonist vahşetin Mavi Marmara katliamında kimliğini bütün çıplaklığıyla gözler önüne seren siyonist vahşetten başkası olmadığını fark edeceğiz. 

Siyonist işgalin vahşi ve saldırgan tutumunu gündemde tutmak için bu olayın yıl dönümünü de gündeme getirmemiz ve işgalci siyonistlere Mavi Marmara olayını unutmadığımızı, Filistin davasının insanî değerlere saygılı bütün herkesin ortak davası olduğunu haykırmamız gerekiyor.

Her yıl Mavi Marmara katliamının yıl dönümünde şehitleri anma ve bu olayı yeniden gündeme taşıma amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Ancak bu yıl düzenlenecek etkinliklerin bir ayrıcalığı ve farkı var. Bu yılki etkinliklerde, özellikle de yarın İstanbul’da düzenlenecek Fatih Camisi’nden Ayasofya Camisi’ne yürüyüşte vahşi siyonizmin Gazze’de kundaktaki bebekleri katleden vahşi yüzü lanetlenecek. Küçük çaplı mazeretler, piknik programları, geziler, arkadaş ziyaretleri vs. böylesine önemli bir eyleme katılmayı ihmal etmenin gerekçesi olamaz. Arkadaşlarınızı ziyaret etmeyi planlıyorsanız onlarla bu eylemde buluşmalısınız.

Bu arada sosyal medya vasıtasıyla da bu olayı gündeme taşımak ve yıl dönümünü anmak gerekir. Bu amaçla bazı ortak çalışmalar yapılır ve olay yeniden kamuoyunun gündemine taşınırsa iyi olur. Sosyal medyada etkin olanlara bu tür çalışmalara öncülük etmelerini öneriyoruz.

Mavi Marmara katliamının üzerinden 15 yıl geçti. Ama siyonist katiller maalesef hak ettikleri cezalara çarptırılmadılar. Çeşitli politik ve diplomatik oyunlarla katillerin hak ettikleri cezaları almalarını engellediler. Elbette bu suçların üzerinin örtülmesi ve katillerin şimdilik cezasız kalması, katliamların, zulümlerin örtülmesi anlamına gelmez. Ayrıca Allah’ın adaletinden kimse kaçamayacak; dünyada verilemeyen cezalar Allah katında mutlaka verilecek, alınamayan haklar da mutlaka alınacaktır. Her ne kadar diplomatik alanda bu olayın üzeri örtülmüş olsa da bizim bunun üzerini örtmememiz ve katillerin bizim nazarımızda suçlu olarak bilinmeleri gerekir.

Mavi Marmara gemisi bir hilfu’l-fudul gemisi niteliğindeydi. Farklı inançlarda ve düşüncelerde insanlar siyonist zulme ve haksızlığa karşı bir araya gelerek, mazlumlara destek vermek, yardımcı olmak için yola çıkmışlardı. Bu ruhun mutlaka yaşatılması gerekir.