1. YAZARLAR

  2. Altan Tan

  3. Bir kez daha yeni anayasa
Altan Tan

Altan Tan

Bir kez daha yeni anayasa

A+A-

Türkiye'nin Tanzimat Fermanı'ndan bu yana bir "yeni anayasa" derdi var.

Hatta daha öncesi de var:

1808 İslahat Fermanı, 1839 Tanzimat Fermanı, 1876 Birinci Meşrutiyet ve yeni bir anayasa, ardından İkinci Meşrutiyet...

Böyle devam eden bir süreç bu.

Ne yazık ki bugüne kadar tüm toplumu tatmin edecek, sorunlarımızı çözecek, devleti doğru düzgün normlar üzerine oturtacak, ittifakla kabul edebileceğimiz bir yeni anayasa yapamadık.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç gün önce bilmem kaçıncı kez bu "yeni anayasa" sürecini tekrar başlattı.

Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var mı?

Var. Herkes söylüyor.

Peki, herkesin söylediği bu şey neden bir türlü gerçekleşmiyor?

İşte sorun da burada: Herkesin fikri, zikri, beklentisi, yeni anayasadan anladığı şey birbirinden farklı.
 


Bizde Kürtçede bir atasözü vardır:

Pirinin, yani yaşlı kadının, yedi oğlu var; her biri ayrı bir hayal ve beklenti içinde.


7 kardeşin her birinin ayrı ayrı beklentisi ve hayali olunca ortak bir karar, ortak bir ittifak ve ileriye doğru götürecek bir sonuç çıkmıyor.

Bizdeki durum da aynen böyle.

Ama ben, her şeye rağmen, tekrar başlayan bu anayasa süreciyle ilgili olumlu duygular besliyorum.

Peki bu “olumlu duygular” ne demek?

“Her şey çok güzel olacak, herkesin istediği olacak” anlamında değil elbette.

Ama en azından şu olumlu:

Bugüne kadar sadece lafla söylenen “yeni anayasa, demokratik anayasa, 12 Eylül darbe anayasasının kaldırılması” gibi lafların ardından artık tarafların ne düşündüğü, nasıl bir öneri ortaya koyduğu netleşebilir.

Beni esas ümitlendiren bu.

Yoksa ittifakla bir sonuca varılacağını beklemiyorum.

En azından halk arasında bir söz vardır:

Herkes eteğindeki taşları döksün.


Yani herkes bu konuda ne fikri varsa açık seçik ortaya koysun ki kamuoyu da kimin ne söylediğini anlayabilsin.

Bakalım gerçekten demokratik -ister Batılı kriterlerle, ister başka evrensel ölçütlerle olsun- insan haklarına ve toplumsal düzene uygun bir metin düşünen var mı, yok mu?

Kimler bu konuda ne söylüyor, görelim.

CHP ne diyor?

Ulusalcılar ne diyor?

Kemalistler ne diyor?

İslami kesim nasıl bir Türkiye ve anayasa tahayyül ediyor?

Kürtler -demokrasi, Kürt hakları sürekli dile getiriliyor- peki bunların ete kemiğe bürünmüş, somut hali nedir?

Umarım bu süreç patinaja uğramadan, en azından ilk turda kimin ne dediğinin anlaşılabileceği bir zemine oturur ve hızla ilerler.

Peki sonra ne olur?

İşte esas mesele orası.

Dananın kuyruğunun kopacağı yer...

Herkesin ne dediği ortaya çıktıktan sonra bu söylemler üzerine fırtınalar kopar.

Ben milletvekilliğim döneminde, bu yeni anayasa için oluşturulan ve 4 partinin temsilci verdiği komisyonda iki yıl boyunca çalıştım.

Haftanın her günü ya da belli aralıklarla görüşmeler yaptık.

Türkiye’nin büyük şehirlerinde -Erzurum’dan Trabzon’a, İstanbul’dan Diyarbakır ve İzmir’e kadar- bölge toplantıları gerçekleştirdik.

Hemen hemen tüm kurum ve kuruluşlardan, sivil toplum örgütlerinden görüş aldık.

Birçoğuyla bizzat görüşerek ne istediklerini anlamaya çalıştık.

Bugün burada size “Bana göre doğru düzgün, demokratik bir anayasa nasıl olur?” sorusunun cevabını anlatmayacağım.

Çünkü bunu zaten geçmişte defalarca televizyonlarda, yazılı basında tartıştık, görüşlerimizi dile getirdik.

Bugün bu polemiklere erkenden başlamanın zamanı değil.

Bırakalım önce herkes ne diyecekse desin.

Hani bir tabir vardır ya:

Lafı ağza tıkmamak lazım.


Önce herkes doğru düzgün konuşsun, kimin ne dediğini anlayalım.

Sonra, bu anladıklarımız üzerinden fikir yürütürüz.

Bu nedenle bu yeni süreci doğru buluyorum.

Tekrar tekrar söyleyeyim:

Sonuca ulaşacak “çok iyi bir şey” çıkacak beklentisi içinde değilim.

Ama en azından o noktaya varabilmek için herkesin iç dünyasının, beyin röntgeninin çekilip ortaya konması gerekiyor.

Bu kısmı olumlu.

Ondan sonrası ise, dediğim gibi, ayrı bir tartışma konusu.

İnşallah bu süreç, yeniden polemiklere sebep olmadan ilerler.

“Sen böyle düşünüyorsun, sen şöyle yapacaksın” demek yerine, "Bırak onun ne yapacağını, ne düşündüğünü; sen ne düşünüyorsun?" diyebilmeliyiz.

Efendim, “Tayyip Bey kendine uygun bir anayasa yapacak, tekrar başkan seçilmek için bu süreci bir araç olarak kullanacak” deniyor.

Ne yapacaksa yapsın; peki siz ne diyorsunuz?

Türkiye'nin yıllardır bekleyen, kronikleşmiş, çözülemeyen meseleleri var.

Bu konularda net olarak fikrinizi ortaya koyun.

Ondan sonra da elbette AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ne diyecekse diyecek, kendi meramını ifade edecek.

İşte o zaman tartışalım.

Önceki ve Sonraki Yazılar