1. YAZARLAR

  2. Yusuf Ziya Cömert

  3. Gayrisafi demokrasi hasılamız ne durumda?
Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Gayrisafi demokrasi hasılamız ne durumda?

A+A-

Bir taraftan bir rüyanın içindeyiz.

MHP lideri Bahçeli hiç yapmayacağı şeyi yaptı. Öcalan’ı Meclis’e çağırdı. Gelsin, PKK’yı lağvettiğini DEM grubunda ilan etsin dedi.

Öcalan mükemmel bir fesih metni kaleme aldı.

PKK kongresi toplandı ve kendisini feshetme kararı aldı.

Karar yürürlüğe girdi.

Böyle bir şey, hem de bu adımlarla, mesela bir yıl önce kimsenin aklına gelir miydi?

Bir yıl önce herkes birbirine sövüyordu, nasıl gelsin?

Şeytan kulağına kurşun, inşallah bir kazaya uğramadan güzel güzel ilerler, iktidar, muhalefet, bütün taraflar, (eski teröristler dahil, PKK feshedilince örgüt mensuplarını anarken ‘terörist’ sıfatını kullanma zarureti ortadan kalkıyor düşüncesiyle ‘eski terörist’ dedim) üzerlerine düşen vazifeleri yapar da milletçe terör belasından kurtuluruz.

Kurtulurken, kimin hissesine ne düşecek?

Zannediyorum en çok DEM’in izleyeceği yol merak ediliyor.

DEM’in yöneticileri ve milletvekilleri terör ithamına maruz kalmadıkları bir vasatta nasıl bir siyaset yapacaklar?

Yeni bir bakış açısıyla, Kürt sorunuyla kendisini sınırlamayan yeni bir vizyonla siyasetin ufkunu açabilecekler mi?

Bunu yapabilirler, nitelikli bir grupları var.

Yoksa Kürt sorununun etrafında mı dönüp duracaklar?

Elbette, Kürt sorunu az bir mesele değil. O kadar çok girdisi çıktısı var ki bir partiyi meşgul etmeye yeter.

Yine de umulur; Türkiye’de faaliyet gösteren bir siyasi parti olarak, Türklerin de partisi olabilirler mi?

Siyasi yelpazede nasıl bir mevkie yerleşecekler?

Muhalif mi olacaklar?

Sol bir siyaset mi izleyecekler?

Yoksa, çözüm sürecine birlikte emek verdikleri iktidar ittifakının yedeğinde mi siyasi hayatlarına devam edecekler?

TBMM’de anayasayı değiştirecek sayının tamamlanmasına yardım ederek. Veya Erdoğanlı bir erken seçim kararına destek vererek.

“Böyle bir şey olmaz” diyebilecek kimse var mı?

Benim bildiğim yok.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Terörsüz Türkiye’ gösterdiği alaka konusunda bir tereddütlerden söz ediliyor.

Evet, destekliyor. Ama mesela MHP lideri Bahçeli kadar ya da DEM’liler kadar heyecanla değil.

Bu tereddütlerde DEM’in, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeniden Cumhurbaşkanı adayı olmasının yolunu açıp açmayacağının henüz kesinleşmemiş olmasının etkisi var mıdır?

Kesinleşmediyse vardır.

DEM’in terör ithamından kurtulması ülkemizdeki toplam demokrasi arzından daha fazla istifade etmesi anlamına da geliyor.

Bu iyi bir şey.

Ülkemizdeki demokrasi stokları mahdut.

Gayrisafi demokrasi hasılamız paylaştırıldığında herkese yetmiyor.

Bazılarımıza daha az bazılarımıza daha çok demokrasi düşüyor.

Kimine hiç düşmüyor.

Mesela CHP’nin mahallesine bu sıralar damla damlamıyor.

DEM’e daha fazla demokrasi tahsis edilince DEM’in dışındaki muhalefetin hissesine düşen demokrasi miktarı azaldı mı?

CHP’nin dört koldan devlet ablukasına alınmasının sebebi demokrasi stoklarımızın yetersizliği olabilir mi?

Olabilir.

Ya da iyimser olmaya çalışalım, şöyle düşünelim:

Terörün ortadan kalkmasıyla ülkemizdeki demokrasi arzı büyümüş olsun. Kişi başına düşen demokrasi miktarı artsın.

Böylece Türkiye’deki bütün kesimler, Türkler, Kürtler, Sünniler, Aleviler, solcular, sağcılar, herkes biraz ferahlasın.

İyi olur da bu öngörüden çok temenniye benziyor.

İdarecilerimiz Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’ye fena bilenmiş; İmamoğlu adının Cumhurbaşkanlığı seçim pusulasına yazılma ihtimalini sanki hayat memat meselesi olarak görüyorlar.

Bana öyle geliyor ki zırnık vermezler.

Toplam demokrasi arzımız büyüyecekse bile, CHP’nin payına düşen miktarı başka istikamete sevk ederler.

Önceki ve Sonraki Yazılar