1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. Trump’ı çok bekledik değil mi?
Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Trump’ı çok bekledik değil mi?

A+A-

Hadi itiraf edelim: Trump’ın bu Ortadoğu seyahatinde Türkiye’ye gelmesini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la bir fotoğraf vermesini çok istedik değil mi? Gelmedi zalim!

Suud’dan ve Körfez ülkelerinden 4 trilyona yakın yatırım sözünü aldı ve gitti. Bu arada Ahmed el Şara’yı da Riyad’a çağırıp günahlardan arındırmayı hatta kutsamayı ihmal etmedi! Şara'ya, “Umarım işler istikrara kavuştuğunda İbrahim Anlaşması'na katılırsınız'” uyarısını yaparak…

Trump’ın Ortadoğu politikalarının sırrı bir, ilk döneminde Körfez ülkeleri ve İsrail ile gerçekleştirdiği ve “israil’i tanıma“ öncelikli “İbrahim Anlaşmaları”nda yatıyor bir de “para”da, diğer ifadesiyle “Cukka”da…

Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan için de “Suriye işini çözdüğü”nden hareketle çok güçlü takdir ifadeleri kullanmıştı. Baktım Şara için kullandığı sözlere, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözlerine benziyor.

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu Karar’daki mülâkatta Trump’ın Türkiye’ye gelmeyişini haklı olarak “saygısızlık” diye niteliyor. Aslında “Saygısızlık’tan öte” gördüğünü de şu sözlerinden anlıyoruz:

"Trump'ın Türkiye'de tavrı saygılı değil. Orta Doğu'ya geliyorsunuz, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri'ni dolaşıyorsunuz, Suriye Devlet Başkanı ile Suudi Arabistan'da görüşüyorsunuz ama Türkiye'ye uğramayı düşünmüyorsunuz. Suriye ile ilgili bir zirve Türkiye'de yapılır, Suudi Arabistan Suriye'nin komşusu bile değil. Burada Türkiye'nin rolü ne? Trump'la olan ilişkiler çok sistematik yürümüyor. Trump, Türkiye'yi Putin'le buluşmak için bir mekân olarak görüyor. Türkiye'nin Ukrayna-Rusya politikası doğru giden bir politika. Aktif tarafsızlık politikası doğru bir politikadır. Trump'ın Orta Doğu turu yapıp Türkiye'ye gelmemesi saygısızlıktır. 'Putin gelirse ben de Türkiye'ye gelirim' diyerek Türkiye'yi ikincil bir konuma düşürdü.”

Bir süredir dünya kamuoyunun geldiği nokta şu: Trump’a ne yapsa yakışıyor. Muhtemelen bunu Türkiye olarak biz de içselleştirmiş durumdayız.

Ne yapacaktık ki gelmeyince? Serzenişimizin bir karşılığı olacak mıydı? Trump bu. Çin’i, Rusya’yı, Ortadoğu’yu, Hindistan – Pakistan’ı, İran’ı elhasıl dünyayı yeniden harmanlıyor.

Körfez… Suudlar… Ellerinde para var sırf bu yüzden önemsenebilirler Trump gibi birisi tarafından, ama ona bir de “İbrahim Anlaşmaları” kurgusu ile “İsrail açılımı” temin ederseniz işte size ballı börek…

İbrahim Anlaşmaları, önceki dönemindeki Yahudi asıllı damadı - danışmanı Jared Corey Kushner’in yürüttüğü projeydi, kılıçlı, sihirli küreli gösterilerle, alayı vâlâ ile gerçekleştirildi o 2020’de… Şimdi ikinci dönemi ve onu güdüyor Trump…

O zamandan bu yana Suud’da da, Körfez ülkelerinde de epeyce “ilerleme!” gerçekleşmiş bulunuyor.

Şeyh Zayed’in ülkesi Birleşik Arap Emirlikleri’(BAE)ndeki karşılama töreni Trump’a “Ben bile bu kadarını beklemiyordum” dedirtmiş olmalı.

Trump bizim başörtülü kızımız Rümeysa Öztürk’e “Gazze tephisi” sebebiyle Amerika’yı dar etmek için elinden geleni yaptı, ama ne görsün, BAE’de kızlar saçlarını açmış, Trump aşkına savuruyorlar… Nerden nereye?

Suud’da, festivaller yapılıyor Batılı ülkelerdeki çılgınlıkları aratmayan… Tam da o arada meselâ bu haftaki Cuma hutbesinde, hem de Kâbe’de, bin Selman için dua ediliyor.

Benim Ortadoğu için bir değerlendirmem vardır öteden beri: Bu sancılı – istikrar bulmamış coğrafyada olan bitenler, bir uzun boğuşmadır. Alt alta üst üste… Sonra bir silah sesi duyulur ve boğuşma biter, önce kimin vurulduğunu anlamazsınız, bir süre sonra biri yere yığılır diğeri ayağa kalkar…

İbrahim Anlaşmaları 2020’de yapıldı. 2023’te Gazze faciası başladı… Trump, Gazze’ye bir gelecek projesi ilan etti. Kendisini ve Netanyahu’yu yerli halkı sürgüne gönderilmiş Gazze kıyısında şezlongta içki yudumlarken gösteren…

Trump trilyonları da topluyor, Gazze’yi de eritiyor, Ortadoğu’da kimini görerek, kimini görmeyerek statü de oluşturuyor… Biz de sanki “Bize ne kalacak bu hengâmede?” gibi bir psikoloji içinde, birkaç cilalı sözün tesellisi ile sürece bakıyoruz. Bakalım alt-üst oluş bitiğinde kim düşecek kim kalkacak?

NOT: İbrahim Anlaşmaları, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasında 15 Eylül 2020'de imzalanan, Arap-İsrail normalleşmesine ilişkin ikili anlaşmalardır. Amerika Birleşik Devletleri'nin aracılık ettiği, 13 Ağustos 2020 tarihli ilk duyuru yalnızca İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri ile ilgiliydi. 11 Eylül 2020'de İsrail ile Bahreyn arasında bir takip anlaşmasının duyurulmasından önce, 15 Eylül 2020'de, İbrahim Anlaşmalarının ilk yinelenmesine ilişkin resmi imza töreni, Trump yönetiminin ev sahipliğinde 11 Eylül 2020'de gerçekleştirildi. İkili anlaşmaların bir parçası olarak hem Birleşik Arap Emirlikleri hem de Bahreyn, İsrail'in egemenliğini tanıdı ve tam diplomatik ilişkilerin kurulmasına olanak sağladı. (Vikipedi)

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.