Şeytanın çatallı dili
Bunların çatallı dillerinin şerrinden kendimizi muhafaza etmek için dişimizi sıkmaktan ağzımızda diş kalmadı desek yeridir.
Bu zirzop muhalif güruha göre eleştireceksen sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı eleştireceksin, hatta mümkünse bu konuda kendileri kadar edepsizleşeceksin.
Sayın Erdoğan'ın dışındakilere mesela hükümette yer alan herhangi bir bakana "gözünün üstünde kaşın var" dersen bile "operasyon" yapmış olursun.
Şimdiye değin Sabah gazetesinden şunu yaz veya bunu yazma yollu fakire ima dahi edilmedi ama sırf bu operasyon çocuklarının fitnesine meze olmamak için çokluk yutkundum.
Geçen gün Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, eylül ayındaki enflasyonun beklentilerin üzerinde olduğunu, "Türkiye ekonomisine yönelik bir karamsarlık tablosuna dönüştürülmesin" uyarısıyla dermeyan edince, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in göreve gelir gelmez ayağının tozuyla (3 Haziran 2023'te) "Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır..." sözünü hatırladım.
Muhalefet de bu sözü pek sevmişti hani. Hatta eski anlı şanlı AKP'liler de adeta havalara uçmuş, AK Parti'yle özellikle de önceki dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'la ödeşmenin (artık nasıl bir takıntıysa) fırsatına dönüştürmeye çalışmışlardı.
Takdir edersiniz ki rasyonel zeminin epistemolojik karşıtı "irrasyonel zemin" veya "dogmatik zemin"dir. Yani akıl yürütme yerine "inancı" veya "sezgiyi" esas alan zemin. Rasyonel ekonomik zemin dedikleri de akla, mantığa, delile ve tutarlılığa dayanan zeminmiş. Pratik ifadesi de faiz artırarak kuru düşürmekten ibaret.
Muhalefetin de topyekûn alkışladığı rasyonel zemine döndüğümüzden bu yana tam 2 yıl 4 ay geçti. Göstergelere bakıyoruz; Berat Albayrak döneminde TCMB politika faizi yüzde 10.25, şimdiki dönemde yüzde 40.5. Berat Bey döneminde dolar 8.45; şimdi 41.71.
E hani faiz artınca kur düşecekti? Ne anladık biz şimdi rasyonel zemine dönmekten?
Heterodoks iktisadın öncü isimlerinden İlhan Döğüş Hoca, ortodoks (ana akım) iktisat zihniyetiyle malul muhalefetin iktidara alternatif bir şey söyleyemeyeceğini dile getirmişti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel de partisinin grup toplantısında halihazırdaki rasyonel zemin yerine 2020'de görevinden ayrılan Berat Albayrak'ı, "Bu kalıcı yaz saati uygulamasıyla ilgili '4.5 milyar lira tasarruf edeceğiz' dediler. Ama tasarruf edildiğine dair tek bir veri yok..." diyerek eleştirdi. Ne ki bu bile hilafı hakikat. Zira yıl yıl veriler ortada; Berat Albayrak az bile söylemiş, tasarruf miktarı 20 milyar TL'yi aştı.
Yanlış anlaşılmasın, İlhan Döğüş Hoca bunların hepsinden daha muhalif; lakin bunların ortodoks iktisadi reçetelerine de kökten karşı.
Hocanın söylediklerinden anladığım kadarıyla Türkiye'de uygulanan ekonomik politika, ana akım iktisadın klasik reçetelerine dayanıyor: Parayı kıs, faizi artır, talebi daralt; böylece enflasyon düşer.
Bu anlayış, parayı dışarıdan kontrol edilen sabit bir kaynak, faizi ise piyasada oluşan doğal bir denge olarak görür. Halbuki modern ekonomide para, sadece merkez bankasının bastığı kâğıt değil; bankaların kredi verdikçe yarattığı bir soyut değerdir. Bu yüzden faiz artırımı her zaman enflasyonu düşürmez; aksine üretimi baskılayarak fiyatları yukarı itebilir. Aynı şekilde, bütçe açığı da otomatik olarak faizleri artırmaz. Devletin harcaması özel sektörün geliridir; kamu yatırımları ekonomiye taze nakit akışı sağlar.
Tasarrufların "yatırımları finanse ettiği" inancı, paranın sabit ve sınırlı olduğu varsayımına dayanır.
Enflasyonu kalıcı biçimde düşürmenin yolu, talebi kısmaktan değil; üretim kapasitesini artırmaktan, tedarik zincirlerini güçlendirmekten ve emeğin gelir payını korumaktan geçer.