Şehitlerin naaşları konuşuyor!
Başlığa bakarak bir keramet hikayesi veya menkıbe anlatacağımı düşünmeyin. Filistin’de siyonist işgal güçleri tarafından imzalanan ateşkes anlaşması gereğince teslim edilen şehit naaşlarıyla ilgili tespit ve tescil edilen, kayıtlara geçirilen birtakım gerçeklerden söz edeceğim.
İşgal rejimi tarafından teslim edilen şehit naaşlarından bazıları, Gazze’de gerçekleştirilen saldırılarda öldürülenlere ait. İşgal güçleri ileride, esir takasında değerlendirmek amacıyla öldürdüklerinden bazılarının cenazelerini kaçırıyorlardı. Ancak bunların sayısı tam olarak bilinmiyor. Çünkü hâlen Gazze’deki Filistinlilerin 10 bin civarında kaybı var. Bunların ne kadarının enkaz altında olduğu ne kadarının işgalci askerler tarafından kaçırıldığı tam olarak bilinmiyor.
Teslim edilen şehit naaşlarından bazıları da işgal güçleri tarafından sağ olarak esir alındıktan sonra öldürülenlere ait. İşgal güçleri Gazze’deki soykırım savaşı süresince on binlerce insanı katlettikleri gibi binlercesini de sağ olarak esir aldılar. Bunlardan bazıları, takas anlaşmasıyla sağ olarak teslim edildi. Onlar maruz kaldıkları insanlık dışı muameleler, gördükleri işkenceler hakkında dilleriyle konuştu ve bilgi verdiler. İşkenceye ve savaş esirlerine kötü muamele yapılmasına karşı çıkan sivil toplum kuruluşlarının onları ne kadar dinlediğini ve durumlarıyla ilgili dosya açmak için ne gibi girişimlerde bulunduklarını ise ayrıntılarıyla bilmiyoruz.
Kaçırılan esirlerin birçoğu da kasıtlı olarak öldürüldü ya da maruz kaldıkları işkence ve gördükleri kötü muamele yüzünden hayatlarını kaybettiler. Takas anlaşmasına göre işgalci esirlerden bir cenazeye karşılık Filistinli esirlerden şehit edilenlerin 15 tanesinin cenazesinin verilmesi gerekiyor.
Onlar artık öldürülmüşler. Dolayısıyla dilleri susmuş. Sağ olarak teslim edilenler gibi gördükleri kötü muamele ve maruz kaldıkları işkence hakkında bilgi verme imkanları yok.
Ama buna gerek kalmamış. Çünkü cansız bedenleri konuşuyor. Bedenlerindeki korkunç işkence izleri onlara ne gibi işkenceler yapıldığını söylüyor.
İşkence izlerine bakmaya, pek çok kişinin tahammül etmesi mümkün olmadığından, görüntüleri medya organlarında çok fazla yayınlanmıyor. Bütün ayrıntılarıyla yazacak olsak okumaya da tahammül etmeniz çok zor olacaktır. Onun için en iyisi biz fazla ayrıntıya girmeyelim de siz tahmin etmeye çalışın.
Ama biraz tahmin edebilmeniz için bazı işkence uygulamalarından özetle ve başlıklar halinde söz etmek gerekir. Bunları zikredelim ki o işkenceleri yapanların kimler olduğu hakkında da zihninizde bir kanaat oluşsun.
Çok sayıda esirin boğazında iple boğma izi tespit edildi. Belli ki onlar sağ olarak ele geçirildikten sonra işgalci katiller tarafından boğularak öldürülmüşler.
Darp edilme izleri sayılamayacak derecede. Bazılarının ağız ve çene kemiklerinin kırıldığı tespit edildi. Sadece çenelerinde değil bedenlerinin her tarafında kırılan kemikleri var.
Birçokları gözleri bağlanmış halde teslim edildi. İşgalciler esir aldıklarının çoğunun gözlerini bağlıyorlardı. Ancak cenazelerinin böyle teslim edilmesi onların gözlerini hiç açmadıklarını, bu hal üzere işkence ederek öldürdüklerini gösteriyor.
En korkunç olanları ise üzerlerinde palet izleri olan cenazeler. Onların üzerinden buldozer geçirdikleri belli. Ama öldürmek için mi ezdiler yoksa öldürdükten sonra sırf içlerindeki kin ve intikam duygusuyla cesetlerine bu muameleyi mi yaptılar tam bilmiyoruz.
Arapçada “Ma khafiye a’zam!” diye bir tabir var. “Görünmeyen kısmı çok daha büyük!” anlamına gelir. Bizde de bunun benzeri olarak, “Buzdağının görünen kısmı” tabiri kullanılır. Şehit edilen Filistinlilere yapılan korkunç muameleler hakkında da tespit edilebilenler, tespit edilemeyenlere nispetle küçük bir miktarı oluşturuyor.
Filistinli şehitlerin naaşları bize kendilerini esir alan siyonist katillerin, vahşi canavarların kimler olduğunu tanıtıyor. Bu naaşların dilleri susturulmuş olsa da bedenleri siyonist vahşeti tüm insanlığa yeterince tanıtıyor.


