1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Partilerin komisyon raporları: Umut da var, temkin de
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Partilerin komisyon raporları: Umut da var, temkin de

A+A-

TBMM Kardeşlik Komisyonu’na partiler değerlendirme ve önerilerini gönderdi. Kürt meselesinin çözümüne merakı olanlar raporları okuyor, daha az meraklı olanlar yorumlara bakıyor, ilgilenmeyenler ise “Ne komisyonu, abi” deyip geçiyor. Tabii, süreç açısından, bir eşik daha aşıldı denilebilir: Sorunun nasıl çözülebileceğine ilişkin yasal çerçeve artık net bir şekilde siyasetin gündeminde. Bahçeli ilk çıkışı yaptığında, “PKK bitti, terör kalmadı, neyi konuşacağız” diye itiraz edenler bile bugün “çözüm” sözcüğünü kullanıyor. Ne var ki iş konuşmaktan yazıya, yazıdan icraata geldiğinde siyasette belirgin bir çekingenlik başlıyor.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız’ın beklentisi ve yol haritası şu şekilde: “Bir kanuni düzenleme için örgütün tamamen, bütün kuruluşlarıyla beraber, PYD de dahil, dağıtılması ve bunun da devletin yetkili organları tarafından ilan edilmesi gerekiyor. MİT’tir, TSK’dır, emniyet birimleridir. Bu birimlerimiz açıkladıktan sonra kanunu yapmak kolay.” AK Parti’nin yaklaşımı da benzer. AK Parti, “Terör örgütünün tamamen bittiğinin ve silahların tümüyle bırakıldığının güvenlik güçlerince saptanması”nı şart koşuyor. Bu olmazsa, Kürtlerin beklediği yönde ilerlemenin zor olduğu görüşünde. AK Parti’nin tutumu, süreci MHP’nin ritmi ve refleksleriyle uyumlu götürmek. CHP ise raporunda, süreci neden desteklediğini ve Komisyon’a neden katıldığını gerekçeleriyle anlatıyor.

CHP’ye yönelik yürütülen operasyonların Kürt meselesinin çözümünü zorlaştırdığını da vurguluyor. Böyle bir siyasi iklimde kalıcı barışa ulaşmanın güç olacağını belirtiyor. Buna rağmen çözüm sürecine desteğini sürdüren CHP, erken seçimin hâlâ ülkenin en önemli gündem maddelerinden biri olduğunu da not düşüyor. Raporların ortak paydası şu: Kimse çözüme karşı çıkmıyor. Bu da ilk eşiğin aşıldığını gösteriyor. Şimdi ikinci eşik var: İcraat. Yani devlet adına somut adımların atılması. Süreci bekleyen risk ise raporlardaki şart dilinin bir noktada sigorta olmaktan çıkıp el frenine dönüşmesi. Asıl ihtiyaç, bu şartları belirsiz bir geleceğe değil, ölçülebilir kriterlere ve somut bir takvime bağlamak. Bardağın boş tarafına bakarsak karamsarlık, dolu tarafına bakarsak umut var. AK Parti ikircikli olsa da gelişmeye kapalı değil. MHP “çözeceğiz ama yavaş ve şartlı” diyor. CHP ise “hukuk devleti olmadan çözüm ufukta görünmüyor” uyarısını öne çıkarıyor. DEM Parti bu sürecin anahtar gücü olarak, ne yaptığını bilerek diplomasinin ağırlığını kullanıyor. Komisyona sunulan raporlara kısaca bakınca, MHP’nin en hazırlıklı parti olduğunu görüyoruz. Ancak iş somut adımlara gelince, MHP’de de “şart” cümleleri öne çıkıyor. Meseleyi siyaseten anlamak, tek başına yeterli değil. Konunun seçmene anlatılması da ayrı bir boyut. “Sorun üretiminde uzman kişi sayısı, çözüm üretiminde uzman kişi sayısından daha fazladır.” – Arjantinli çizer ve mizahçı Quino.

Önceki ve Sonraki Yazılar