1. YAZARLAR

  2. Mehmet Y. Yılmaz

  3. “O cesur adım askerden” gelmişti!
Mehmet Y. Yılmaz

Mehmet Y. Yılmaz

“O cesur adım askerden” gelmişti!

A+A-

TBMM Terörsüz Türkiye Komisyonu, bugün bir karar verecek: Komisyonu temsilen bir milletvekili heyeti Abdullah Öcalan’ı İmralı’da dinlesin mi, dinlemesin mi?

Vatandaşın bu konuda mütereddit olduğu anlaşılıyor.

Ankara Araştırma’nın bu konuda yaptığı araştırmaya göre AKP seçmeninin sadece yaklaşık yarısı (yüzde 51,7’si), MHP seçmeninin ise yüzde 57,8’i bu ziyareti onayladığını söylüyor.

CHP ve İYİ Parti seçmeninin ise ezici çoğunluğu ziyarete karşı.

Yani bugün toplanacak komisyon, Öcalan’ı İmralı’da ziyaret kararı alırsa bu karar, seçmenin çoğunluğunun karşı olduğu karar olacak.

Özellikle de CHP açısından!

CHP bugün öyle bir yol ayrımına giriyor ki bir yandan kendi tabanını küstürmemek, diğer yandan Kürt seçmen ile zor zahmet kurduğu bağı kaybetmemek arasında kalmış durumda.

Aynı ikilem AKP’de de mevcut olmalı ki her konuda fikir sahibi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan bir tek bu konuda ne düşündüğünü açıklamıyor.

Yuvarlık laflarla terörsüz Türkiye hedefine ulaşmaktan söz ediyor ama Öcalan’ı İmralı’da ziyaret kararını “komisyona havale” ediyor.

AKP’li milletvekillerinin Erdoğan’dan bağımsız bir karar alamayacaklarını bilmediğimizi mi var sayıyor, merak ettim.

Bugünküne benzer ikilem hali Türkiye’de idam cezasının kaldırılması tartışmaları sırasında da yaşandı.

Bilmiyorum hatırlayan kaldı mı, konu Abdullah Öcalan’ın idam edilip edilmemesi meselesiydi.

İktidarda Bülent Ecevit başbakanlığında yürüyen DSP, MHP, ANAP koalisyon hükümeti vardı.

O tarihte koalisyon ortağı MHP’nin idam cezasının kaldırılmasını istemediğini, Öcalan hakkında verilen idam cezasının infazından yana olduğunu da hatırlayalım.

Öcalan hakkındaki idam kararının TBMM tarafından onaylanması gerekiyordu ve bunun için Öcalan’ın AİHM’ye yaptığı müracaatın sonuçlanması beklenmişti.

12 Ocak 2000 tarihinde yapılan, Ecevit, Bahçeli ve Mesut Yılmaz’ın katıldıkları liderler zirvesinde, AİHM’nin kararının açıklanmasından sonra infaz süreci için dosyanın Meclis’e sevk edilmesi kararlaştırılmıştı.

Ancak AİHM kararı beklenmeden TBMM’de MHP dışındaki altı partinin iş birliğiyle idam cezasının “savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç” kaldırılmasını öngören Anayasa değişikliği yapılmıştı.

Tarih 3 Ağustos 2002 idi.

Anayasa değişikliğine giden süreçte gazetelerin gözde haber konularından biri de Başbakan Bülent Ecevit’in, MHP lideri Bahçeli’den “cesur bir adım atmasını beklediği” ile ilgili kulis haberleriydi.

Ecevit, bir yandan Öcalan’ın idamını engelleyecek Anayasa değişikliği için zemin yoklarken, diğer yandan da koalisyon hükümetinin dağılmaması için çabalıyordu.

Ecevit’in beklediği “cesur adım” o günlerde beklenmedik bir şekilde “askerden” geldi.

“Askeri vesayet” yıllarıydı, böyle önemli konularda hükümetlerin bir gözünün ya da kulağının askerde olması da çok yadırganmazdı.

Yani diyeceğim o ki demokrasimiz bugün ne kadar tuhaf ve kendine özgüyse o günlerde de o kadar tuhaf ve kendine özgüydü.

O tarihte Milliyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni idim.

29 Mayıs 2002 tarihli Milliyet’in manşeti “O cesur adım askerden geldi!” idi.

https://media-cdn.t24.com.tr/media/library/2025/11/1763642808853-1-br-9-qfwmgdzlyn-81-msi.jpegMilliyet gazetesinin 29 Mayıs 2002 tarihli tarihli manşeti

Milliyet Ankara Bürosu muhabirlerinden Aydın Hasan, bir grup gazeteci ile birlikte “üst düzey bir komutan” ile konuşmuştu.

Hasan, haberde kimliği açıklanmayan “üst düzey askerin” o tarihte Genel Kurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt olduğunu biz gazete yöneticilerine söylemişti.

Aydın Hasan’ın söz konusu haberinden bir alıntı:

“Başbakan Bülent Ecevit’in idam cezasının kaldırılması için MHP lideri Devlet Bahçeli’den beklediği ‘cesur adım’ askeri çevrelerden geldi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) komuta kademesinde, terörist Abdullah Öcalan’ın idam edilmemesi durumunda affedilmemesi için Anayasa’ya bağlayıcı hüküm konulması tartışılmaya başlandı. İdam cezası konusunda düne kadar ‘Biz tarafız’ diyerek sessiz kalan TSK’nın komuta kademesinden dün gelen ‘kişisel’ öneri, başkenti hareketlendirdi. Üst düzey bir komutanın önerdiği formül; idam cezasının kalkması durumunda Öcalan’ın, ünlü Nazi suçlusu Rudolf Hess gibi ölünceye kadar hapiste yatmasını öngörüyor. Formüle göre; yapılacak düzenleme ile idam cezasının kalkmasından sonra Öcalan için kesinlikle af çıkartılamayacak.”

Bu haberden bir hafta sonra 4 Haziran 2002 günü Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun emriyle olduğu belirtilen bir açıklama yayınlandı.

Açıklamada Orgeneral Büyükanıt’ın “sözlerinin çarpıtıldığı” söyleniyordu.

Bu tür “sözlerim çarpıtıldı” iddialarına o günlerde çok muhatap olurduk.

Kimse söylediği sözün arkasında durmaz, en küçük bir sıkıştırmada aynı nakaratı tekrarlardı: Sözlerim çarpıtıldı!

Ancak bu sözlerin aslında ordunun üst kademesinin gerçek duygularını yansıttığını da herkes biliyordu.

Bu sözlerin idam cezasının savaş halleri dışında kaldırılması ile ilgili Anayasa değişikliğinin yapılmasını kolaylaştıran bir etkisi olduğunu söyleyebilirim.

İlginç günlerdi gerçekten.

Aradan geçen 23 yıldan sonra o tarihte Öcalan hakkındaki idam kararının infazı için koalisyonu bozmayı bile göze almış Devlet Bahçeli, kimse gitmezse üç arkadaşını da yanına alıp İmralı’ya gitmeye karar verdi.

Büyük olasılıkla böyle bir ziyarete gerek kalmayacak çünkü TBMM komisyonunun AKP ve CHP’li üyeleri kendilerinden beklenen “o cesur adımı” atacaklar.

Atamazlarsa Bahçeli’den ricam İmralı’ya giderken beni de üç kişilik heyetine dahil etmesi. Bir gazeteci olarak bu ilginç olaya tanıklık etme fırsatını kaçırmak istemem.

Aradan geçen çeyrek yüzyıldan sonra Bahçeli’yi, “hemen idam edilsin” noktasından bugünkü pozisyonuna getiren saik neydi?

Zaman içinde bu sorunun ayrıntılı yanıtlarını elbette öğreneceğiz.

Bugünden 23 yıl sonra Allah ömür verse bile ben yazı yazmıyor olacağım.

Ama gerçekten merak ediyorum: Çeyrek yüzyıl sonra bugünkü tartışmaları ve Öcalan’ı ziyaret etmenin sakıncalarından endişe duyanları izleyen gazeteciler, ne yazacaklar?

Önceki ve Sonraki Yazılar