DEM Parti ve CHP: Yollar Ayrılırsa?
Süreç ilerleyip derinleştikçe işin doğası gereği DEM Parti’nin AK Parti ve MHP’yle teması artıyor, DEM Parti-iktidar ilişkileri ‘derinleşiyor’. İktidarda olup devleti temsil ettiklerinden, dahası süreci başlatıp sahip çıktıklarından, AK Parti ve MHP’yle DEM Parti’nin bir mesai yapması, mümkün olanı keşfedip, inşa etmek üzere temas etmeleri kaçınılmaz.
Ne var ki, DEM Parti’nin iktidarla teması muhalefetle muhabbetini, daha doğrusu muhalefetin DEM Parti’yle muhabbetini de etkiliyor. Süreç ilerledikçe, hele de komisyondu, yeni anayasaydı türünden işler konuşulmaya başladıkça, AK Parti’ye 22 senelik tarihinde aldığı en büyük seçim yenilgisini tattırıp, değişmez sanılan AK Parti-MHP iktidarının değişebileceğini gösteren 31 Mart 2024 ittifakının failleri DEM Parti ve CHP’nin muhabbeti azalmıyor belki, lakin eski tadını vermiyor. Dahası, DEM Parti havzasından cılız, CHP havzasından kuvvetli bir muhabbeti keselim gürültüsü çıkıyor. DEM Parti ve CHP üst yönetimlerinde karşılık bulmamakla beraber sürecin gidişatına bağlı olarak bu gürültülerin artması ve iki parti arasındaki muhabbetin zayıflaması ihtimali var. Tatsız, iki tarafın da işine yaramayacak bir ihtimal.
Ayrışma Argümanları
İleride gidişata göre kuvvetlenebilir ve lakin bugün itibarıyla cılız görünen DEM Parti havzasındaki ayrışalımcıların gerekçeleri sade. Buna göre Cumhuriyet’in kurucu partisi CHP, devletin Kürt meselesindeki ‘kurucu’ günahlarının vebalini boynunda taşıyor ve 2016 darbe girişiminden sonra HDP’li vekillerin dokunulmazlığının kaldırılmasına evet demesi ve bugünkü rejimin kurulduğu Yenikapı’ya koşarcasına gitmesi de pek değişmediğini gösteriyor. CHP’ye dair bu söylenenlerde yanlış bir şey olmamakla beraber bunlar “ayrışalım” önermesini haklı çıkarmıyor. Birkaç sebepten dolayı: Evvela geçmişte ‘bize yapılanlar’ üzerinden siyaset yapılacak olursa sadece Türkiye’de değil herhalde dünyanın pek çok yerinde siyasi aktörler arasında müzakere ve geçici ya da kalıcı ittifak yapma ihtimali kalmazdı. Nitekim, CHP aynı CHP’yken hem 2023 hem de 2024 seçimlerinde müzakere de edildi, ittifak da yapıldı. İkinci olarak, müzakere etmek ya da ittifak yapmak için temiz aktör aranacak olursa DEM Parti’yle iktidar partileri arasında da müzakerenin ihtimali kalmaz. Üçüncü olarak, “ayrışalım” önermesi hem CHP’deki değişimi hem de CHP’nin sürecin ilk gününden bugüne geliştirip sahip çıktığı yapıcı tutumu ihmal ediyor. Uzatılabilir ama bu kadarı yeterli olsa gerek. Öte yandan, şunu bir kez daha vurgulamakta fayda var. Sürecin ileriki safhalarında yaşanacaklara bağlı olarak kuvvetlenebilir lakin DEM Parti havzasında ayrışalım eğilimi bugün itibarıyla çok cılız.
CHP havzasından gelen ayrışalım önerilerinin gerekçesi en azından daha anaakım CHP’lilerden gelenlerinki de sade. “DEM Parti, Kürtler ve süreç Türkiye’yi bölünmeye götürüyor hepsinden uzak durmak lazım” diyen Zafer Partisi havzasına yakın olanları ihmal edecek olursak, burada gerekçe şu: Kurdukları otoriter rejimi konsolide etmekten başka hedefleri olmadığından, Erdoğan ya da Bahçeli’yle müzakere etmenin manası yok, edenle de muhabbeti kesmek gerekir. Burada da Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin hedeflerinin ne olduğuna dair tespitte bir yanlış olmamakla beraber bu tespitten otomatik olarak “sadece Erdoğan ve Bahçeli’yle değil, onlarla müzakere eden DEM Parti’yle de muhabbeti kesmek gerekir” sonucuna sıçramak gerekmiyor. Birkaç sebepten dolayı. Evvela, senelerdir Türkiye’nin demokratik bir ülke olmamasının ceremesini çekmiş Kürt hareketinin bir bütün olarak Erdoğan’ın otoriter rejimini devam ettirme işinin payandası olabileceğini düşünmek haksız. İkincisi, 2024 seçimlerinin ve o günden bugüne yapılan kamuoyu yoklamalarının da gösterdiği üzere Türkiye’de hâkim siyasi ve sosyal dinamikler otoriter rejimin devamından değil değiştirilmesinden yana. Bu da şu demek: Zamanın siyasi ruhu ve zemini “müzakere rejimin konsolidasyonunu getirir” sonucunu çıkarmayı zorlaştırıyor. Son olarak, ikinci faktörle birlikte düşünüldüğünde, iktidarın bütünlüklü olmayan yapısı da müzakerenin rejim üzerindeki etkisinin illaki konsolide edici değil, çözücü de olabileceğine işaret ediyor.
Hülasa, hepten yersiz diyemem ama “ayrışalım, çünkü…” argümanlarının çok kuvvetli olduğunu düşünmüyorum. Ama daha önemli bir meselemiz var. Diyelim ayrıştık. Ya ayrışmanın maliyeti “ayrışalım, çünkü…” argümanlarında öne sürülenlerden daha büyük olursa?
Diyelim Ayrıştık, Peki Sonra?
DEM ve Kürtler CHP’den ayrışır da Cumhur İttifakı’yla yola devam eder ve diyelim ‘karar anında’, mesela 2028 seçimleri öncesinde, AK Parti ve MHP yatkınlıklarına uygun olarak Kürt hareketinin beklentilerini karşılamayan bir teklifin kabul edilmesinde ısrar ederse ne olur? Ya da beklentileri karşılayan bir teklifi kabul edip uygulamaktan imtina ederlerse? Her iki ihtimalin gerçekleşmesi de muhtemel ve her ikisi birden aynı şeye işaret ediyor: DEM Parti’nin ‘karar’ anında, mesela 2028’in hemen öncesinde yanında kimsenin olmaması ya da AK Parti ve MHP’yle yalnız kalması Kürt hareketi açısından ‘beklenmedik’ neticeler üretebilir.
Peki, CHP DEM Parti’den ve Kürtlerden ayrışırsa ne olur? İlk akla gelen doğal olarak CHP’nin başta İYİ Parti olmak üzere irili ufaklı seküler milliyetçi partilerle yakınlaşması. Bu olursa, zor ama bir ihtimal, oluşan sinerjiden bir çoğunluk enerjisi çıkar ve bunun yaratacağı tazyikle süreç bozulur ve diyelim her şey ‘yolunda’ gider ve ilk seçimde iktidara kimilerinin o hep çok istediği seküler milliyetçi blok gelir. Peki ama bu ihtimalin Türkiye’ye vereceği AK Parti otoriterliğinden farklı ne olabilir? Kürt meselesini önümüzdeki on yıllara taşımaktan ve CHP ve Kürtlerin bir daha bir araya gelmesini iyice güçleştirmekten başka? İçe kapanmış seküler bir Cumhuriyet belki…
İki ihtimalin de tatsız olduğunu kabul ediyorsak CHP’nin ve DEM Parti’nin ayrışmamasının, 2028’i birlikte olmasa da yan yana görmelerini temin etmenin bir yolunu bulmamız gerekiyor. 2028’in eşiğine ayrışmış olarak girmenin DEM açısından da CHP açısından da maliyeti büyük olabilir. Hepimizin şikâyetçi olduğu otoriterlikten 2028’in öncesinde ya da sonrasında çıkmanın yolu en azından 2028’e kadar beraber olmaktan geçiyor.