1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. AK Parti gerçekten birinci parti olsaydı…
Elif Çakır

Elif Çakır

AK Parti gerçekten birinci parti olsaydı…

A+A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan Azerbaycan ziyareti sonrasında uçağındaki gazetecilerin CHP ile ilgili sorusu üzerine “Onlar kendilerini rüya sendromları içerisinde görüyorlar. CHP’nin birinci parti olması diye bir durum söz konusu değil. Onlar ne kadar anket yapıyorlarsa, biz de o denli anketlerimizi yapıyoruz. Şu anda Türkiye’de birinci parti AK Partidir” demiş. (5 Temmuz)

Erdoğan’ın bu sözlerinin CHP’li belediyelere sabah yapılan operasyondan sadece birkaç saat sonra yayınlanması zamanlama açısından epeyce manidar oldu.

Şöyle ki:

Hatırlarsanız, iktidarın, CHP’yi silkeleme operasyonunu SGK borcundan “ihaleye fesat karıştırma, yolsuzluk, haksız mal edinme” eşiğine geçirdiğini gösteren Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ın tutuklanmasının ardından kaleme aldığım “İktidarın CHP’ye yönelik ‘yolsuzlukla rüşvetle’ amansız mücadelesi” başlıklı yazımda şöyle yazmıştım:

“Kamuoyu araştırmaları CHP’yi birinci, AK Parti’yi ikinci gösterdiği sürece Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’yi “silkelememeye” devam edecek. Bu çok erken bir seçim mücadelesi… Erdoğan kâh ‘ihaleye fesat karıştırma, haksız mal edinme’ diyerek, kâh ‘terörle bağlantı, iltisak’ diyerek, kâh ‘SGK’ya ödenmemiş borç’ diyerek seçmen nezdinde itibarsızlaştırana kadar yargı eliyle CHP’yi ‘silkelemeye’ devam edecek…” (21 Ocak 2025)

Şimdi sorumu sorayım:

AK Parti gerçekten birinci parti olsaydı, kamuoyu araştırmaları CHP’nin açık ara AK Partiyi geçtiğini göstermeseydi, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı açık farkla yenmeyecek olsaydı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP’yi silkelemeye devam eder miydi? AK Parti birinci parti olsaydı AK Partiye yakın kamuoyu araştırma şirketleri bunu davul zurna duyururlardı. 2023 ve 2024 seçimlerinde kesin sonuçlara en yakın tahminlerde bulunan, ki cepheden iktidar karşıtı da olmayan SONAR’ın anketine göre CHP 5.3 puanla AK Parti’nin önünde.

Yine Yargıtay’ın son verilerine göre son altı ayda AK Parti 250 bin üye kaybetmiş, CHP ise 370 bin yeni üye kazanmış. Yeniden Refah Partisindeki üye artışı da önemli, çünkü Yeniden Refah Partisi AK Partiden memnun olmayanların baba ocağı olarak görülüyor.

Son altı ayda 250 bin üye kaybı AK Parti’ye açık açık mesaj veriyor aslında.

Kaldı ki Ak Partili olmanın bazı avantajlar kazandırdığı biliniyor; en azından iş bulma ve mülakatlarda…

***

Cumartesi sabahı partisinin belediye başkanlarına yönelik yapılan operasyonların “hukuki değil siyasi” olduğunu, meseleye “vicdanı olarak bakan kimsenin, bu operasyonların yolsuzluk operasyonu olduğuna” inanmadığını söyleyen CHP lideri Özgür Özel haklı.

İktidar yargı eliyle Ocak ayından bu yana ‘yolsuzluk, rüşvet’ suçlamasıyla CHP’li belediyelere operasyon üstüne operasyon yaptırıyor. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının tutuklanmasının üzerinden dört ay geçti, iktidar kamuoyunun önüne onlarca itirafçıyı sürdü. Kamuoyu araştırmaları iktidarın CHP’ye yolsuzluk, rüşvet suçlamasıyla yapılan yargı operasyonlarının hukuki olduğunu inandıramadığını gösteriyor.

Panorama TR’nin Haziran ayında yaptığı son anketin verilerine göre CHP’li belediyelere yapılan operasyonların hukuki olduğuna inananların oranı yüzde 35. Halkın yüzde 57’si bu soruşturmaların iktidarın muhalefeti baskılamak amacıyla yapıldığına inanıyor. Yine Panorama TR’nin araştırmasına göre katılımcıların yüzde 72’si kamuda yolsuzluğun çok yaygın olduğuna inanıyor.

AK Parti iktidarının bu soruşturmaların siyasi değil hukuki olduğuna, iktidarlarının gerçekten yolsuzlukla mücadele ettiklerine inanmaları için kamuoyunun önüne koyabildiği haklı bir gerekçe var mı?

24 yıldır ülkeyi aralıksız yöneten AK Parti iktidarının belediyelerinin tamamı temiz mi? İhaleye fesat karıştıran, rüşvet alan, yolsuzluk yapan, haksız mal edinen belediye başkanları, siyasetçileri yok mu?

Bütün yolsuzluğu CHP’li belediyeler mi yapıyor? AK Partili belediyelerde yozlaşma, çürüme yok mu?

***

Soru çok basit: Yolsuzlukla mücadele etme vaadiyle iktidara gelen AK Parti iktidarı 24 yıldır Siyasi Etik Yasası’nı neden çıkartmadı?

Neden çıkartamadığı gerçeğini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “bu yasayı çıkarırsak, il, ilçe başkanı bulamayız” sözü somut bir şekilde ortaya koyuyor. Bu aynı zamanda AK Partili belediyelerinin yolsuzluk, rüşvet, haksız mal edinme konusundaki durumunu da gösteriyor aslında.

Yargının İBB’ye yönelik yaptığı ‘yolsuzluk, rüşvet’ operasyonu hukuki olsaydı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı İBB iştirak şirketlerinden 31 Mart 2019 tarihinden bugüne kadar ki gerçekleştirilen tüm ihale ve projelere ait belgeleri mi talep ederdi? Yoksa bütün dönemleri mi?

***

Erdoğan başlattığı CHP’yi silkeleme operasyonuyla partisini, iktidarını silkelemeye başladı.

Kendi seçmen tabanında büyük bir sorgulamayı başlattı:

İstanbul seçimlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı üç kez seçim kazanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olmasaydı diploması iptal edilir, 110 gündür Silivri’de tutuklu olur, yargı İmamoğlu hakkında siyasi yasak kararı verir miydi?

İktidarın hem CHP’yi kendi seçmeni ve artık oy veren dindar mütedeyyin kitle nezdinde itibarsızlaştırmak için başlattığı ‘silkeleme’ operasyonu sarpa sardı, istedikleri neticeyi vermiyor. Silkeleme operasyonu AK Partiyi çıkmaz bir sokağın içine soktu. İktidarın her CHP’yi silkeleme hamlesi CHP’nin oylarını artırıyor. Yıllardır başarılı netice veren propaganda mekanizmaları aynı başarılı neticeyi sağlamıyor bu kez.

Büyük bir dejavu yaşanıyor. Kamuoyu iktidarın yargının gücünü yanına alarak ‘yolsuzluk, rüşvet’ suçlamasıyla CHP’yi kuşatmaya çalıştığını görüyor. Meselenin ‘yolsuzluk, rüşvet’ olmadığının farkında.

Ne yapacak iktidar, silkelemeyi CHP’ye oy verenlere kadar mı genişletecek?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar