1. YAZARLAR

  2. Abdullah Yıldız

  3. Zulüm kaybeder; vicdan kazanır
Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Zulüm kaybeder; vicdan kazanır

A+A-

Tarihçi İbni Haldun, “Geçmişler geleceğe suyun suya benzediğinden daha çok benzer” demiştir…

Bu yazıda, Gazzeli müminlere uygulanan acımasız Siyonist ambargonun benzerinin Mekke müşriklerince Resulullah’a (s.a.) ve ashabına da uygulandığını hatırlatarak bazı hakikatlere değineceğiz:

İslâm’ın yayılmasını önlemek için her kötülüğü yapan Mekke müşrikleri, Müslümanların tüm baskı ve zulümlere rağmen hızla çoğaldıklarını görünce öfkeye kapılmışlar, zayıf Müslümanlara korkunç işkence ve baskılar uygulamışlar, bir kısmını da şehit etmişlerdi. Hz. Hamza ve Hz. Ömer (r.anhümâ) gibi güçlü kişilerin Müslüman olmaları ise Kureyş’i çileden çıkarmıştı… Kureyş liderlerinden kırk kişi Ebû Cehil başkanlığında toplandılar. “Hâşimoğulları ve Muttaliboğulları ile alışveriş yapmamaya, kız alıp-vermemeye, görüşmemeye, her türlü sosyal-ekonomik ilişkiyi kesmeye”karar verdiler ve bu kararları bir belgeye (ahidnâme) yazıp mühürleyerek, Kâbe’nin içine astılar (1 Muharrem 616). Ebu Tâlib, Kureyş’in Resulullah’ın (s.a.) canına kastettiğini duyunca Hâşimoğulları ve Muttaliboğullarını topladı; Hz. Muhammed’i (s.a.) yanlarına alıp Ebu Talib Mahallesinde toplanmalarını, onu son nefeslerine kadar korumalarını istedi. Ebu Talib’in önerisini her iki aile de kabul etti. Aile üyelerinden Müslüman ve müşrik herkes savunmaya geçtiler. Ebû Leheb, bu kritik anda ailesini bırakıp Kureyşli boykotçulara katıldı. Abd-i Şemsoğulları ile Nevfeloğulları da düşman saflarına geçtiler…

 

Peygamberliğin 7. yılında başlayan boykot tam üç yıl sürdü ve bütün şiddetiyle devam etti. Ebu Talib mahallesindekiler öyle zor durumda kaldılar ki, bütün ikmal yolları kesildi. Dışarıdan tüccar ve satıcılar gelince Mekkeliler onların etrafını sarar; yiyecek, içecek, giyecek türünden tüm mallarını satın alırlardı ki, kuşatma altındakilere bir şey kalmasın. Müslümanlar bu tüccarlardan bir şey almak isteyince de Ebû Leheb’in baskıları sonucu, malların normal fiyatının beş-altı misli fiyat verirlerdi. Böylece kuşatma altındakiler istedikleri malları alamaz oldular. Mahalledekilerin durumu öylesine kötüleşmişti ki, insanlar ağaç yaprakları yemeye başlamışlardıaç çocukların ağlama sesleri ta uzaktan duyuluyordu… Müslümanlar ancak hac mevsiminde dışarı çıkabiliyor, ihtiyaçlarını haram aylarda (Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep) gidermeye çalışıyorlardı. Boykota rağmen Haşimoğulları ile Muttaliboğullarına gizlice yardım edenler de vardı. Hişam b. Amr bunlardan biriydi; erzakları gece bir deve üzerinde Ebu Talib Mahallesinin kenarına getirir, bunları çukura yuvarlar, içerdekiler de erzakı aşağıdan alırlardı…

 
 

Böylece yaklaşık üç yıl geçti… (A. Yıldız, “Örnek ve Önder Hz. Peygamber” kitabından özet.)

Tarihte Mekke müşriklerinin Hz. Peygamber ile ashabına ve akrabalarına uyguladıkları ambargonun daha ağır bir benzeri, tam iki senedir katil Siyonistler tarafından Gazze Müslümanlarına reva görülüyor. Hakikat şu ki, batıl inanç, dava ve yaşam sahipleri, kendileri gibi yaşamayanlara tahammül etmezler ve şiddete başvururlar. Bu durum ise er ya da geç vicdan sahibi insanları zalimlere karşı harekete geçirir…

Nitekim Mekke’de de Gazze’de de boykot ve abluka uzadıkça vicdan sahiplerinin tepkileri arttı. 616-619’da Mekke’de olanlarla 2023-2025’te Gazze’de olanlar aynı idi; çoluk-çocuk aç ve susuz kalarak perişan oldular. Ağaç yaprakları yiyenler bir deri bir kemik kaldılar, açlıktan ölen çocuklar da oldu…

 
 

Ancak, Mekke’de yaklaşık üç yıl süren ambargonun sonunda, Hâşimoğulları ile yakın ilişkileri olan Abdimenâfoğulları, Kusayoğulları ve diğer aileler rahatsız oldular; akrabalarına bunu yapmakla Arap geleneklerine aykırı davrandıklarını söylediler. Nihayet bu insanlık dışı boykota son vermek için Hişâm ve Ebu’l-Buhteri gibi bazı erdemli liderler insanların vicdanlarına seslendiler; “Siz rahat yiyip, içer ve yaşarken yakınlarınızın açlıktan ölmeleri, sizi hiç rahatsız etmiyor mu? Hiç vicdan azabı çekmiyor musunuz?” diyerek harekete geçtiler… İnsaf ve izan sahiplerini bir araya getirdiler…

Böylece, vicdan sahiplerinin toplanıp karar vermeleri ile Mekke’de ambargo sona erdi… Hüzün yıllarının ardından İslâm hızla yayıldı, Akabe biatleri gerçekleşti ve hicretle Medine İslâm devleti kuruldu; tarihin en örnek toplumu oluştu…

İnanıyoruz ki; bugün de bütün dünyada ayağa kalkan vicdan sahipleri Gazze ambargosuna son verecek, İslamiyet bu asil insanlar üzerinden tüm dünyaya yayılacak, özgür ve güzel günler gelecektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar