Yüzümüzde utanma kaldıysa utanabiliriz
Bizim ülkelerimizde, Türkiye’de, Arabistan’da, Mısır’da, Kuzey Afrika’da, Pakistan’da, Suriye’de, Ürdün’de, körfez ülkelerinde, Orta Asya’da, Kafkaslar’da öyle sükût geçiyoruz ki Filistin’i, Gazze’yi.
Bunun sebebi İsrail’in her defasında önümüze yeni bir gündem sürmesi mi?
İran’a, Suriye’ye taarruzlarda bulunması mı?
Şöyle bir klişe var:
İsrail bu saldırıları Gazze konuşulmasın diye yapıyor. Tam Gazze konuşulacaktı, İsrail İran’a saldırdı, tam ateşkes olacaktı İsrail Suriye’ye saldırdı.
Sen de salaksın, bunları işitince Gazze’yi konuşmayı bırakıyorsun, İran’ı Suriye’yi konuşmaya başlıyorsun.
Oğlum, sen Gazze’yi zaten konuşmuyordun.
İsrail İran’ı vurmasaydı kurtaracak mıydın Gazze’yi? Suriye’yi vurmasaydı vaziyete el mi koyacaktın.
Yok, hiçbir şey yapmayacaktın.
Arap dünyasının Filistin diye, Gazze diye bir meselesi yok.
(Haksızlık etmeyelim, Arapların var. Sokaktaki Arap’ın meselesi bu. Ama rejimler öyle çullanmış ki üzerlerine ağızlarını açamıyorlar.)
Türk dünyasının da Filistin diye bir davası yok.
Kafkaslar’dan, Orta Asya’dan Filistin’e, Gazze’ye dair tek bir Türkçe cümle işiten oldu mu?
Bakü’nün, Astana’nın, Taşkent’in, Bişkek’in sokaklarında tek bir Filistin bayrağının yükseltildiğine bir defa olsun rastladınız mı?
Türkiye Filistin konusunda Asya’daki akrabalarımızdan biraz ayrışıyor.
Gidişatı değiştirecek işler yapamasa da uluslararası zeminlerde Gazze’deki soykırıma dikkat çekiyor.
Sokaklarımızda da zaman zaman İsrail’in işlediği insanlık suçunu protesto mahiyetinde gösteriler yapılıyor.
Oldukça seyrek.
Oldukça da izinli gösteriler.
Yine de hiç yoktan iyi.
Merhum Nuri Pakdil Mescid-i Aksa’nın resmini görünce ayağa kalkar, ceketini ilikler ve selamlardı.
Aynı öyle, saygı duyulacak sahnelere rastlıyorum sosyal medya platformlarında.
(Platformlar! Hemen hepsi Amerikalı.
Milliyetçilerimiz, İslamcılarımız, liberallerimiz, dindarlarımız, ateistlerimiz, bir taraftan da Amerikan vatandaşlarıyız. Google’un, Amazon’un, Instagram’ın, X’in tebaaları.
Bu da bizim milliyetçiliklerimizin, İslamcılıklarımızın, solculuklarımızın, sağcılıklarımızın arka yüzü.
“Zünnar” gibi hepimizin belinde ecnebi kuşağı. Kapatıyorum parantezi.)
İspanya’da, Fransa’da, İtalya’da, İrlanda’da, bazen Latin Amerika’da, Filistin’le, Gazze’yle hiçbir akrabalığı olmayan, sarı saçlı mavi gözlü insanlar.
Abi senin ne işin var Filistin’le, Gazze’yle?
Otur, keyfine bak. Arada bir vaktin olursa Türkiye’yi kıskan.
Sana ne Filistin bayrağı açıyorsun Avrupa’nın, Amerika’nın ortasında.
Bir de kendi tertemiz sicilini bozuyorsun.
Başka bir yerde, Londra’da 80 yaşında kadın Gazze’deki soykırımı protesto ettiği için gözaltına alınmış.
Teyzeciğim, ablacığım, torunun yok mu senin? Git evine, torununu sev, ne işin var sokaklarda, bak polisi de meşgul ediyorsun.
Bir kadın, muhtemelen bir şarkıcı. Sahneye çıkıyor, Filistin bayrağı açıyor, Filistin diye bir meselesi olmayan Müslümanların çok uzağında bir ülkede “Benim Filistin diye bir davam var” diyor.
İrlanda parlamentosunda bir kadın milletvekili, Emma Sheerin Gazze’deki soykırımı anlatıyor. “Bu bir savaş değil, bu bir soykırım.”
Niye anlatıyorsun? Başka işin yok mu senin? Al maaşını, git tatilini yap.
İngiliz Repçi HypenLondra’nın ortasında binlerce dinleyicisine “Filistinlilerin ölmesini istememek sizi antisemitist yapmaz” diyor.
Dinleyicileriyle birlikte bağırıyor:
“Free free Palestine.”
Telaffuzu “Frii, frii Palestayn.”
Buz, bizim dünyamız, öyle sükût geçiyor ki Gazze’yi ecnebilerin “Frii frii Palestayn” telaffuzu Filistin kelimesinin Arapçasını, Türkçesini bastırdı.
Bu manzaralar karşısında ne yapabiliriz?
Hiçbir şey yapamıyorsak ayağa kalkıp, önümüzü ilikleyip selamlayabiliriz.
Eğer yüzümüzde utanma kaldıysa, utanabiliriz.