1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Korku Avrupa’yı felç mi ediyor?
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Korku Avrupa’yı felç mi ediyor?

A+A-

Ukrayna krizinin çözümü konusunda Trump ile Putin bir sonuca varamadı. Tabii bu durum Avrupa ülkelerinin endişe ve karamsarlığını artırdı. Ukrayna’da savaş ortamı sürdükçe, Avrupa’daki korku psikolojisi de derinleşerek devam edecek. Bu psikoloji, Avrupa ülkelerinde yeni analizleri, yeni çözüm ve yüzleşme arayışlarını beraberinde getiriyor. Zayıflık psikolojisinin, Avrupa’daki siyasi cesareti kırdığı, bu nedenle de Avrupa’nın Ukrayna krizi konusunda net bir hamle yapamadığı açık. Tabii ki her şeye rağmen bugün Ukrayna hala bağımsız bir devlet olarak varlığını koruyabiliyorsa, bu en çok Avrupa sayesinde mümkün olabilmiş bir durum. Avrupa’ya Avrupa’nın içinden yapılan eleştiriler, iç zayıflığa işaret ediyor.

3 Aralık’ta İtalya’nın en büyük gazetesi olan Corriere della Sera’da, Paolo Valentino’nun makalesi, şu cümlelerle başlıyor: “Korku, Yaşlı Kıta’yı felç ediyor. Zayıflık psikolojisi, çekingen kararlara ve giderek artan bir stratejik yalnızlaşmaya yol açıyor. Siyasi cesaret gerekiyor.” İtalyan köşe yazarı, bu psikolojiyi anlatabilmek için Roosevelt’ten örnek veriyor. Mart 1933’te, Büyük Buhran, Amerika’yı kasıp kavururken, Franklin D. Roosevelt, şöyle demiş: “Korkmamız gereken tek şey, korkunun kendisidir. Korku, gerilemeyi ilerlemeye dönüştürmek için gereken çabaları, mantıksızlığıyla felç eder.” Avrupa’daki korkunun bir boyutu Rusya-Ukrayna düzleminden ve Avrupa’nın hissettiği diplomatik izolasyon duygusundan kaynaklanıyor. Diğer korku da ekonomiye dair. Paolo Valentino şöyle diyor: “Trump ekolünün yönettiği ABD’nin ve Trump’ın ‘Büyük ABD’ (MAGA) söyleminin, Avrupa’ya verebileceği zararı en aza indirmeyi amaçlamalıyız. ABD ile akılcı bir ayrışma ve bağları gevşetme zamanıdır. Bunu ticarette yapmalıyız. Avrupalı tasarruf sahiplerinin her yıl Amerikan borsalarına yatırdığı 300 milyar Euro’yu yeniden ‘eve’ çekmeyi denemeliyiz. Aynısını savunmada da yapmalıyız. Stratejik askeri kabiliyetlerimizi ortak finansmanla destekleyerek, alternatif bir savunma perspektifi inşa etmeliyiz.”

Yazar, Avrupa’nın, Ukrayna’da yaşanan dehşet karşısında adeta seyirci kalan bir konuma düştüğüne dikkat çekiyor. Avrupa, Rus gazını boykot etse ve Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulasa da bu yaptırımlar Avrupa’nın kendi ekonomisini de vuruyor. Avrupa’daki sanayi üretimi, ucuz gazdan mahrum kalınca, ciddi bir sıkıntı yaşıyor. Avrupa’daki bazı kesimlerde, “Donald Trump destekli olan ABD merkezli teknolojik devlerin ve yapay zeka devlerinin, Avrupa ekonomisini yuttuğu” gibi bir ruh hali de söz konusu. Yazar şöyle devam ediyor: “Ukrayna, Avrupalı liderlerin artık varoluşsal olarak tanımladığı acımasız bir saldırganlık savaşına direnirken, Avrupa bunu tamamen görmezden gelen bir müzakereye seyirci kalıyor. Avrupa’nın en fazla oyuna sonradan girip karşı hamlelerle zaman kazanmaya çalışmayı amaçladığı söylenebilir.” Öte yandan şu da bir gerçek: Avrupa Birliği kendi kendini Ukrayna konusunda ne kadar eleştirse de Ukrayna halkının sığınabildiği yer, Avrupa Birliği oldu. Avrupa, Ukrayna halkına sahip çıkmak noktasında gerçekten koruyucu ve net bir tutum sergiledi.

Önceki ve Sonraki Yazılar