Sürece destek yüksek, başarı beklentisi düşük
CHP Genel Başkanı Özgür Özel “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin yaptığı her açıklamada çözümün adresinin TBMM olduğunu, sürecin şeffaflık içerisinde, kimse dışlanmadan tam bir toplumsal mutabakatla sürdürülmesi gerektiğini söylüyordu. Ve bu bağlamda TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’u parlamentoyu devreye sokması için sorumluluk almaya davet ediyordu.
Kurtulmuş önceki gün “Bu sürece Türkiye’nin çok büyük bir kısmında toplumsal desteğin olduğunu görüyorum. Bundan sonraki süreçte parlamentonun da devreye girmesi mecburidir” açıklaması yapmıştı.
Ve DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM’de süreçle ilgili komisyon kurulması için TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, bütün partilerin grup başkanvekillerini toplantıya çağırdığını duyurdu.
Rawest Araştırma ve İstanPol’un ortaklaşa yaptıkları “Kürt Meselesinde Yeni Dönem: Türkiye Toplumunun Algı, Kanaat ve Tutumları” başlıklı anket Meclis Başkanı Kurtulmuş’un “Bu sürece büyük bir toplumsal destek var” sözünü doğruluyor. 13- 23 Mayıs tarihleri arasında Türkiye genelinde 21 şehir ve 56 ilçede 2010 kişiyle görüşerek yapılan araştırmaya göre “Terörsüz Türkiye” sürecine verilen destek yüzde 64.
Ancak hemen peşinden yöneltilen “sürecin başarılı gittiğini düşünüyor musunuz?” sorusuna katılımcıların yüzde 42’si “hayır” yanıtı vermiş. Sürece destek var ancak başarılı gittiğine dair güçlü bir inanç yok.
Demek ki halkın yüzde 64’ü “Terörsüz Türkiye” politikasını doğru buluyor ama bunu bu hükümetin başaracağına inanların oranı yüzde 42’ye düşüyor.
Şunu da belirtmek gerekir, çözüm beklentisinin Erdoğan-Bahçeli ikilisine yönelmiş olmasını sebebi, iktidarda olmalarıdır. Sürece desteğin yüksek ama başarı beklentisinin düşük olması, iktidara güvensizliğin bir parçası.
Katılımcıların yüzde 40’ı Kürt sorunu çözebilecek liderler arasında Erdoğan-Bahçeli ikilisini görüyor. Kürtlerde bu ikiliyi Demirtaş izliyor: Yüzde 12.3.
Türkiye genelinde bu sorunu İmamoğlu-Özel ikilisi çözer diyenlerin oranı yüzde 16.5.
Mansur Yavaş’ın çözeceğini söyleyenlerin oranı yüzde 9.1.
Bu yüzde 9.1’in neredeyse tamamı Türklerden geliyor. Kürtler arasında CHP içerisinde sürece dair en az güven duyulan siyasi isim de Mansur Yavaş oluyor.
MHP “terörsüz Türkiye” sürecine kendi seçmenini ikna etmiş görünüyor, hakeza AK Parti de öyle. MHP seçmenin yüzde 60’ı AK Parti seçmeninin yüzde 70’i sürece destek veriyor.
Kamuoyunda sürece destek yüzde 64’lere gelmiş, yani destek üçte iki bandına gelmiş durumda. Ama süreci başarılı bulanların oranı aynı ölçüde değil “başarılı buluyor musunuz” sorusuna evet diyenlerin oranı yüzde 42, başarısız bulanların oranı yüzde 29.
DEM Partili belediyelere yapılan kayyum atamalarına, AK Partinin sürece ilişkin gönülsüzlüğüne, temkinli yaklaşımına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan Kürt sorununu çözme konusunda en çok güven duyulun lider. Ama bir farkla, sorunu çözme konusundaki güven duygusunu MHP lideri Devlet Bahçeli ile paylaşıyor.
İktidarın “Terörsüz Türkiye” adıyla uygulamaya koyduğu politikaya ana muhalefetin tavrı elbette önemli.
CHP çizgisindeki aydınlar genellikle Atatürkçü ya da Kemalist olarak bilinir. Bunlar, Özgür Özel liderliğindeki CHP’nin, “Terörsüz Türkiye” sürecine destek vermesini eleştiriyorlar. Özel ise bunlara uymuyor, desteğini sürdürüyor. Tabii ölçülü bir destek… Özel, CHP tarihinin aşina olduğu “aydın vesayet”e itibar etmiyor, genel kamuoyuna ve ‘taban’a öncelik veriyor ve doğru yapıyor. Çünkü CHP tabanın da yüzde 55’i “Terörsüz Türkiye” denilen sürece destek veriyor.
Akılcı açıdan baktığımızda da “PKK’ya silah bıraktırma” amaçlı bir sürece önyargıyla karşı çıkmanın kabul edilebilir yanı yok. Ancak elbette uygulamadaki hatalar eleştirilir.
Yine CHP tarihi göstermiştir ki, CHP, kendi tarihinden gelen “aydın vesayesi”nden çıktıkça halka yaklaşmıştı.
Netice olarak diyebiliriz ki, Türkiye kutuplaşmadan kurtulmalıdır. İktidarın muhalefeti bastırmaya, sesini kısmaya çalışması, buna karşılık muhalefetin de iktidara her konuda karşı çıkması, bizim siyasi tarihimizi zehirleyen bir siyasi hastalıktır. Bugün iktidar yine muhalefeti bastırmaya, sesini kısmaya çalışıyor, üstelik yargıyı da kullanarak. CHP’nin “Terörsüz Türkiye”ye destek vermesi, bu hastalıktan kurtulmak için bir vesile olarak değerlendirilmelidir,
Zaten bu tür tarihin derinliklerinden gelen köklü sorunlar ancak iktidarla muhalefetin bir programda uzlaşmasıyla çözümlenebilir. İktidar bu gerçeği akıldan çıkarmamalıdır.