İffetsiz erkekler
"Utanmıyorsan dilediğini yap.” Kadim bir söz. Ağır bir söz.
Bir Hadis-i Şerif’e göre bu sözü Âdem Aleyhisselam’dan beri bütün peygamberler insanlara söylemiş.
Diyanet ‘haya’ ile ilgili hutbeyi camilerde okuttuğu günden itibaren bu söz sık sık hatırıma geliyor.
Gidişatımız pek iyi değil. Utanmak gitgide kaybolacak. Hatta utanmanın içi dışına çıkacak.
Nasıl içi dışına çıkacak?
Tersine dönecek. İnsanlar ayıp bir davranışta bulundukları için değil bulunmadıkları için utanmaya başlayacaklar.
Bu kıvama doğru ilerliyoruz.
Mesela yolsuzluk yaptıkları için değil, yapmadıkları için utanacaklar.
Yolsuzluk yapıp da utanana rastladınız mı hiç?
Ben rastlamadım.
Yolsuzlukla iştigal ettiği halde din, iman, vatan millet laflarını ağzından düşürmeyene rastladınız mı?
Ben çok rastladım.
Aman dikkat. Vatanseverliği en çok satışa çıkaranlar muhtemelen vatanı da en çok satışa çıkaranlardır.
Dini satışa çıkaranlar da öyle…
‘İffet’ de ‘haya’nın yakınlarında bir kavram.
Mustafa Çağrıcı Hoca İslam Ansiklopedisinde “Yeme içme ve cinsî arzu konusunda ölçülü olmak, aşırı istekleri bastırıp dinin ve aklın buyruğu altına sokmak suretiyle kazanılan erdem” şeklinde özetlemiş ve devam etmiş: Kur’an-ı Kerim’de mal yardımı yapılmasına en çok layık olan yoksulların özellikleri belirtilirken “Durumları hakkında bilgisi olmayanlar iffetli davranışları sebebiyle onları zengin zanneder” denilmekte ve bu insanların muhtaç olmalarına rağmen yüz suyu dökerek dilenmedikleri bildirilmektedir.”
Yoksul, fakat iffetli olduğu için isteyemiyor.
Demek iffet bu hali de anlatıyor.
Demek, sadece kadınları değil, erkekleri de ilgilendiriyor.
Birkaç soru sorabilir miyim?
Sorarken belki ‘iffet’ kavramını kullanmayı adet edindiğimiz bağlamdan biraz çıkaracağım, ama çok uzağa götürmeyeceğim.
Ehil olmayan birisini ehliyet gerektiren bir mevkie tayin etmek iffetsizlik midir?
Eğer bir yoksulun ihtiyaç içinde olduğu halde isteyememesi iffetse emaneti ehline vermemek de bir çeşit iffetsizliktir.
Torpil, adam kayırma?
İffetsizlik bahsini açanlar iffeti, iffetsizliği kadınların sırtına yüklerler ama evet, kadın olsun, erkek olsun torpil, adam kayırma gibi fiilleri işlemek de iffetsizliktir.
Değişik mevkilerde, aşağılarda, yukarılarda iffetsiz erkekler ve iffetsiz kadınlar var mıdır?
Maalesef vardır.
Diyanet’in, hayanın, iffetin yolsuzlukla, rüşvetle, adaletsizlikle ilgili boyutlarını vurgulayan hutbeler neşretmesini bekler misiniz?
Beklemezsiniz.
Ben de beklemem.
İşvereni kızdırmak sakıncalı olabilir çünkü.
Diyanet o günkü hutbesinde ‘haya’nın, ‘iffet’in tesettürle ilgili boyutunu işlemiş.
Bunu yapmak ötekine nispetle kolay.
Fakat haya, iffet, tesettürden fazla bir şeydir.
Tesettüre riayet ettiği halde hayası olmayan kadınlar ve erkekler görüyoruz etrafta.
Tesettüre riayet etmediği halde edepli olan erkekler ve kadınlar da görüyoruz.
Hutbeyi baştan sona birkaç defa okudum.
Hutbe camide, Cuma cemaatine okunuyor.
Kur’an-ı Kerim ayetleri ve hadis rivayetleriyle zenginleştiriliyor.
Tesettürün mahiyeti hakkında asgari dini bilgiler veriliyor.
Bunda yadırganacak bir şey yok.
Kendisi Cuma namazına geldiği halde eşi, çocukları tesettüre uygun giyinmeyen insanlar var mıdır?
Vardır.
Onlar üzülebilir mi?
Üzülebilir.
Diyanet bu ayrıntının üzerinde durmamış.
Sanki toplumun bir tarafına odaklanmış.
İçeridekiler, size söylüyorum, dışarıdakiler, siz anlayın.
Tesettürü özendirmekten ziyade tesettüre uymayanların kulağını çekmeye çalışmış.
Diyanetteki hocalar bilir. Şu öğüte yeterince riayet etmemiş:
“Yessiruu ve la tuassiruu, beşşiruu vela tuneffiruu.”
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”