1. YAZARLAR

  2. Yusuf Ziya Cömert

  3. Gannuşi’nin yalnızlığı
Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Gannuşi’nin yalnızlığı

A+A-

1990’larda Mesut Uçakan’ın yönettiği Gamze Tunar, Efkan Efekan, Nilüfer Aydan, Haluk Kurtoğlu’nun başrollerde oynadığı Yalnız Değilsiniz adlı, başörtülü kız öğrencilerin mücadelesine destek veren bir film vizyona girmişti.

Büyük yankı uyandırmıştı film. Anadolu’da dindar seyircilerin ilgisini çekmişti.

Kulakları çınlasın, Allah afiyet versin Kemal Abi (Kemal Kelleci) filmin mesajına karşı çıkmıştı. Bu kısmını fazla bilen yoktur.

Kemal Abi, filmin mesajının aksine başörtülü kızların siyasetçiler, muhafazakâr iş adamları ve sivil toplum tarafından yalnız bırakıldığını düşünüyordu.

 “Yalnızız Ulan” diyordu, sesinin işitilebileceği yerlerde.

Nereden aklına geldi, böyle bir giriş neden icap etti? Anlatayım.

Tunus’taki Nadha hareketinin lideri Raşid el-Gannuşi iki yılı aşkın bir süredir hapiste.

Tutuklandığı günlerde Nahda hareketi mensupları gösteriler yapmış, Gannuşi’nin serbest bırakılmasını istemişti.

O günlere ait fotoğraflardan birinde göstericiler, Tunus bayrakları eşliğinde ellerinde Gannuşi’nin posterleriyle sokaklara çıkmışlardı.

Gannuşi posterlerinde “leste vahdek” yazılıydı.

“Leste vahdek,” “Yalnız değilsin.”

Gannuşi’den 80’lerden beri haberdarım. Abdülfettah Moro ile birlikte Tunus’taki İslami Hareket’in öncülerindendi.

O yıllarda Arabia Dergisinde Gannuşi’yle yapılmış bir söyleşiyi tercüme etmiştim. Sükunetli, zihin açıcı bir konuşmaydı.

O yıllarda öyle sakin konuşan İslamcı hemen hemen yoktu.

Müslüman bir siyasetçi olmanın bedelini hapisle, işkenceyle, sürgünle her şekilde ödemişti. Muhtemelen zulmü iyice tattığı için özgürlükçü bir adamdı.

Bütün İslam dünyasında ‘Demokrasi’ kelimesini olumlu anlam yükleyerek telaffuz eden ilk düşünürlerden biriydi. (Şu anda hatırıma Gannuşi’nin yanı sıra adını anabileceğim Filistinli yazar Azzam Temimi geliyor.)

“Allah insana irade ve sorumluluk vermiştir. Bu yüzden hiçbir otorite, insanın hürriyetine ilahî bir vekil olarak dokunamaz.”

Bu cümle Gannuşi’ye ait.

Şu da Milletvekili Mustafa Yeneroğlu’na:

“Gannuşi’ye göre İslâm devleti, “Allah adına hükmeden” değil, Allah’ın kullarının hür iradesine imkân tanıyan bir devlettir. Bu anlayış, 20. yüzyıl İslâmcılığının teokratik damarını tersine çeviren bir devrimdir.”

(Her iki cümleyi de Yeneroğlu’nun Serbestiyet’teki yazısından aldım.)

Mısır’ı, Suriye’yi, Libya’yı, Yemen’i, insanlarıyla ve şehirleriyle harabeye çeviren Arap Baharı sadece Tunus’ta kazasız belasız yumuşak iniş yaptıysa bunu Gannuşi’nin liderliği mümkün kılmıştır.

Lüzumundan fazla mı uzlaşmacıydı?

Görebildiğim kadarıyla Gannuşi gerektiği kadar uzlaşmacıydı, fazla değil.

Ama Tunus’a yön verenler fazla faşist.

Gannuşi’nin Tunus’ta ne yaptığını ve nereye varmak istediğini müsait bir zamanda çalışırız.

Şu anda Gannuşi yalnız ve hapiste.

Bu entelektüel, romantik veya melankolik bir yalnızlık değil.

Keza bu yalnızlık Gannuşi’ye mahsus da değil.

Gannuşi’nin çizgisinde veya o çizgiye yakın olan herkes yalnız.

İslam dünyasında el-Kaide, Işid, Boko Haram ve saire gibi şiddet üreten örgütlerin varlığını biliyoruz.

Şiddet üretiyorlar ama daha çok Müslümanları öldürüyorlar.

Ufak tefek itikadi gerekçeler bulup kafalarına kurşun sıkıyorlar.

Bu örgütlerin düğmeleri batılıların elinde. İstedikleri zaman dozunu arttırıp azaltabiliyorlar.

Dünyadaki sistemi kimler işletiyorsa, bu örgütleri göstererek İslam’la terörün bağdaştırıldığı bir dil kuruyor.

O dili kullanarak, şiddete, teröre bulaşmayan, halk içinde az çok desteği olan nispeten sahih, alternatif olma potansiyeline sahip hareketleri tasfiye ediyor.

Gannuşi liderliğindeki Nadha bu hareketlerden biri.

İhvan-ı Müslimin de barışçı bir hareketti. Teröre bulaşmamıştı.

Hatta devlet terörünün mağduru oldu.

Bu bir eğilim.

Hemen bütün İslam dünyasında, terörü göstererek terör olmayanı tasfiye ediyorlar.

Kim yapıyor bunu?

Bu sıralar Trump’ın etrafına topladığı tayfa yapıyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar