1. YAZARLAR

  2. Taha Akyol

  3. Erdoğan ve Trump
Taha Akyol

Taha Akyol

Erdoğan ve Trump

A+A-

Öncelikle küresel Sumud filosunun kahramanlarını alkışlıyorum.

İtalya, İspanya ve 14 Eylül’de Tunus’tan gemilerle denize açıldılar. Tarihin en büyük sivil deniz harekâtıydı. Ortak tek yönleri “insan hakları aktivisti” olmalarıydı.

Önlerinde ürkütücü bir örnek vardı: On beş yıl önce, Türkiye’den İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi'nin organize ettiği 6 gemi Gazze’ye insani yardım götürmek üzere denize açılmıştı. İsrail Gestaposu, uluslararası sularda 31 Mayıs 2010'da gemilere saldırmış, 800 yolcusu bulunan Mavi Marmara gemisindeki 10 aktivisti şehid etmişti.

Sumud kahramanlarının her biri, aynı akıbetle karşılaşabilirdi. Yılmadılar…. İsrail’i dünyada bir defa daha rezil ettiler. Trump bile Sumud’a laf edemedi.

SUMUD’A SINIRLI DESTEK

Filoya destek için İspanya, İtalya, onlardan sonra da Türkiye, bir savaş gemisini refakate gönderdiler.

Niye İspanya ve İtalya’dan sonra?

Bizim vatandaşlarımız da Sumud’a katıldılar, aynı azim ve cesaretle… Fakat Mavi Marmara gibi Türkiye’den de bir sivil gemi gidip filoya neden katılmadı? Ya da katılamadı?

Cumhurbaşkanı’nın Mavi Marmara konusunda, değişen siyasi tansiyona göre çelişkili açıklamaları hatırlardadır.

Trump’la ilişkileri Erdoğan çok daha fazla önemsiyor. Trump’ın gücü belli.

ABD’ye gitmeden önce Oğul-Trump’la görüşmesi, Trump’ı memnun edecek Boeing açıklamaları, vergi indirimi, enerji anlaşmaları… Oval Ofis’te sadece Halk Bankası konusunu dile getirip Gazze’yi ağıza almaması… Erdoğan Fox’ta, Trump’ın barış sağlayamadığını söyleyince, İletişim Başkanlığının tertelaş “tercümede anlam kayması oldu, Erdoğan Trump’ın çalışmalarından takdirle bahsetti” açıklamasında bulunması…

8 İSLAM ÜLKESİ

Trump’ın Gazze Planını “Sekiz İslam Ülkesi” birlikte destek verdiler; Türkiye, Ürdün, BAE, Endonezya, Pakistan, Katar, Suud ve Mısır.

Türkiye niye ayrı, özel inisiyatifler ortaya koymadı?

Dahası, Pakistan ve Mısır, “Plan”ı eleştiren açıklamalar yaptı ama Ankara’dan böyle bir ses çıkmadı.

Oysa iktidar, Suud-Fransız inisiyatifiyle hazırlanan ve Trump Planı’ndan çok daha iyi olan 146 imzalı New Yok Deklarasyonu’na “İki devletli çözüm gerçekleşmeden Hamas silah bırakmaz” anlamında tam üç paragraf şerh koymuştu. (30 Temmuz 2025)

Şimdi ne şerhi… Erdoğan “Gazze’de akan kanın durması ve ateşkesin sağlanması için ABD Başkanı Sayın Trump’ın gösterdiği çabayı ve liderliği takdir ettiğini” açıkladı. (30 Eylül)

Erdoğan, Türkiye’de 2 Ekim günü Kudüs’ün Selahaddin Eyyübi tarafından fethinin 838. yıldönümünü kutladı, konuşma yaptı. İki gün sonra Trump “Erdoğan, Hamas’ı ikna etmekte gerçekten yardımcı oldu. Bu anlaşmanın tamamlanması için önemli bir katkı sağladı. Sert bir adam ama benim dostum ve bu süreçte harika bir iş çıkardı” diye açıkladı.. (4 Ekim)

Ve ertesi gün “8 İslam ülkesi” Dış Bakanları, “Trump’ın adımlarını memnuniyetle karşıladıklarını” bildirdiler ve olumlu bulduğum şu talebi ifade ettiler: “Filistin Yönetimi’nin Gazze’ye dönmesi, Gazze ile Batı Şeria’nın birleştirilmesini güvence altına alacak kapsamlı bir anlaşmaya varılması…” (5 Ekim)

ÖNCE TÜRKİYE

Erdoğan, hemen her kritik konuda, hamaseti elden bırakmadan, “siyasi ortam”a göre değişken hareket ediyor. “Faiz hayatın gerçeğidir” diyen de “nass var” diyen de, sonra faizi yüzde 50’ye çıkaran da kendisi.

Erdoğan’da son derece güçlü bir tutku var: En büyük devlet adamları katında yer almak, “itibar” görmek. (Barrack, “meşruiyet” demişti.)

Bu açıdan Trump’ın tavrının ne kadar önemli olduğu belli. Mizaçları da tutuyor.

Daha önemlisi…

Bu sütunda defalarca yazdım: Türkiye hiçbir davanın fedaisi değildir.

Elbette mazlum Gazze halkını savunacak, İsrail faşizmini kınayacak. Fakat bunu yaparken Suriye’de kurmak zorunda olduğunuz stratejik güvenlik dengelerini, Türkiye’nin köklü ittifak ilişkilerini, ekonomik gelişmenin zorunlu gereklerini göz ardı edemez.

Fidan’ın “Suriye’de İsrail ile karı karşıya gelmemek” sözü doğrudur. (4 Nisan)

Bunda Trump önemli rol oynayabilir.

Erdoğan’ı asıl eleştirmek gereken konular, 2010’lardanr itibaren “yedi düvele meydan okuma” büyüklüğü tutkusuyla “neo Osmanlı” veya “eksen kayması” görüntüleri vererek, geleneksel ittifak ilişkilerini bozması, AB yolundan uzaklaşması, Araplarla kavga etmesi, S-400’leri alması gibi stratejik hatalardır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar