1. YAZARLAR

  2. Mehmet Ocaktan

  3. Dindarlar olarak arkamızda hiç iyi örnekler bırakmıyoruz
Mehmet Ocaktan

Mehmet Ocaktan

Dindarlar olarak arkamızda hiç iyi örnekler bırakmıyoruz

A+A-

Zaman zaman bu köşede AK Parti iktidarının icraatları konusunda, özellikle AK Parti camiasından eleştiriler alıyorum. Bunu bir ölçüde anlayabiliyorum, çünkü insanlar parti ve lidere olan bağlılıklarını bir takım kutsal metinler üzerinden izah etmeyi seçtiklerinde, akıl devre dışı kalabiliyor.

Müslüman dünya olarak hukukta, özgürlüklerde, liyakat ve şeffaflıkta övünebileceğimiz bir gelenekten gelmiyoruz, bunu biliyorum. Ama bilginin son derece kolay erişilebilir olduğu bir dünyada, en küçük bir değişime bile tahammül edemeyen itaatçi yapıların kendi ideolojik mahallelerinin duvarlarını her gün biraz daha yükseltmelerini anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.

Bir yanlış anlamaya mahal vermemek için belirtmekte yarar var, elbette kimsenin kendi mahallesinde olmasının bir sakıncası yok. Ama mahallenizin duvarlarını dünyaya kapalı hale getirirseniz hem dünyayı anlamakta zorlanırsınız hem de yüzyıllar öncesinde kalan farklı hayat telakkileriyle bugünün sorunlarına çözüm üretemezsiniz.

Maalesef Türkiye başta olmak üzere, hemen bütün Müslüman ülkelerde insanlar dinin özüyle irtibatlarını kaybettikleri için, sadece ritüellerden oluşan bir Müslümanlık anlayışına sahipler. Dinin asıllarından koptukları için de ne gerçek anlamda bir dindarlık bilincine sahip olabiliyorlar ne de reel dünyayı okuyabiliyorlar.

İşte günümüz dindarlarının zihinsel arka planını besleyen tam da bu zihniyet yapısıdır. Dramatik bir durum ama bugünün dindarlarının önemli bir bölümünün din anlayışında, hukuk-adalet, özgürlük, kul hakkı, şeffaflık ve liyakat gibi İslam’ın temel değerlerine yer yok.

Şu anda Türkiye’de cari dindarlık anlayışı şu; liderlerinize, şeylerinize, tarikat önderlerinize neredeyse günde beş vakit itaatinizi ve de gerekli kutsamanızı yaptığınız zaman iyi bir dindar olmanın gereklerini yerine getirmiş oluyorsunuz.

Dindarlığını ‘itaat’ üzerinden tarif eden insanların hayatında, adalet, hak-hukuk, liyakat gibi temel değerlerin ikinci planda kalması son derece doğaldır.

İşte dini, liderleri ve şeyhleri üzerinden tanımlayan dindarların, özellikle de AK Parti dindarlarının, ülkede yaşanan hukuk cinayetlerine itiraz etmelerini bekleyemeyiz.

Aslında dinin temel değerlerine birazcık vakıf olan herkes, Kur’an’ın farklı ayetlerinde ‘adalet’ konusunda en net mesajların verildiğini ve bu ayetlerin her Müslüman için bağlayıcı olduğunu bilir. Ne yazık ki dindarlığını lider kutsamasına endeksleyen insanların, Kur’an’ın ‘adaletli olmayı’ emreden mesajını fark etmesi mümkün değildir.

Hal böyle olunca, hesap verilebilir olma vasfını önemsemeyen dindar kimlikli AK Parti iktidarı da insanlara adaletle davranma ihtiyacı hissetmiyor.

Bugünler de geçecek elbette ama AK Parti iktidarı öylesine uygulamaların altına imza atıyor ki arkasında hiç iyi örnekler bırakmıyor.

Hiçbir hukuk kuralına riayet etmeden seçilmiş belediye başkanlarını, siyasetçileri, gençleri hapse atıyoruz, hatta İsrail’in Gazze’deki katliamlarını protesto edenleri bile gözaltı ve tutuklamalarla cezalandırıyoruz.

Ve lisanı hal ile, yarın iktidara gelecek olanlara diyoruz ki: “Siz de aynen bizim yaptığımız gibi hukuku yok sayarak size itiraz eden siyasetçileri, gençleri hapse atabilirsiniz.”

Ve uygulamalarımızla diyoruz ki: “Bakın biz mülakat sistemiyle liyakati ve ehliyeti dikkate almadan eş-dost ve parti aidiyeti olan insanları devlet kadrolarına alıyoruz. Siz de aynı yolu izleyip yandaşlarınızı devle doldurabilirsiniz.”

Ve yine uygulamalarımızla diyoruz ki: “Başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu olmak üzere bütün CHP belediye başkanlarını yolsuzluk iddiasıyla hapse atıyoruz. Ama AK Partili belediye başkanlarına asla böyle bir muamelede bulunmuyoruz. Sakın bugünleri unutmayın, siz de gelince CHP’li belediye başkanlarını asla denetlemeyin ve sadece AK Partili belediye başkanlarını denetleyin…”

Normal bir hukuk devletinde böyle bir anlayış olabilir mi? Elbette olamaz ama ne yazık ki iktidar kendini bütün günahlardan münezzeh kılarak çok tehlikeli bir istikamette ilerlemeye devam ediyor. Oysa zaman zaman darbelerle kesintiye uğramış olsa da Türkiye uzun bir demokrasi tecrübesine sahip ve kesinlikle bu yaşananları hak etmiyor.

Çok umutlu değilim ama hala AK Parti içinde makuliyet çizgisini kaybetmemiş yönetim kademelerinde bulunan insanların, bakanların, milletvekillerinin bu yolun çıkmaz sokak olduğunu söyleyebileceğine inanmak istiyorum.

Ama esas itibariyle dindar kesimlerin bu gidişata kesinlikle itiraz etmeleri gerekiyor. Eğer bizzat dindarlar, bugün yaşanan hukuksuzluklara, adaletsizliklere itiraz etmezlerse, bilmeliler ki gelecek nesiller bugünün dindarlarını hiç hayırla yad etmeyecekler.

Önceki ve Sonraki Yazılar