1. YAZARLAR

  2. Vahap Coşkun

  3. Çözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı
Vahap Coşkun

Vahap Coşkun

Çözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı

A+A-

İktidar çevreleri, 1 Ekim’de başlatılan yeni çözüm sürecinin beş aşamadan meydana geldiğini belirtiyorlar:

  • Temas
  • Çağrı
  • Fesih ve silah bırakma
  • Hukuki düzenleme
  • Toplumsal entegrasyon

Bahçeli’nin Meclis’te DEM Partililerle tokalaşmasının ve akabinde İmralı Heyeti’nin Öcalan ve devlet temsilcileriyle buluşmaları sıklaştırmasının ardından, “temas” safhası geçildi. 27 Şubat’ta Öcalan’ın PKK’den silahlı mücadeleye son vermesini ve kendini feshetmesini istediğini kamuoyuna duyurmasıyla birlikte “çağrı” kısmı da tamamlandı. 

PKK’nin 5-7 Mayıs’ta topladığı 12. Kongresinde “fesih” kararı alması ve 11 Temmuz’da Süleymaniye’de silah bıraktığını gösteren bir tören düzenlemesiyle üçüncü aşamaya girilmiş oldu. Silah bırakmanın belli bir zaman alması normal; her iki taraf da bölgedeki tansiyonunun yüksekliğinden bahisle mümkün olan en kısa sürede bu işlemin bitmesi gerektiği konusunda hemfikirler. Bunun üç-beş ay alması öngörülüyor. 

Elbette bu aşamaları kesin sınırlarla birbirinden ayırmak ve her birini diğeriyle irtibatı olmayan bağımsız kompartımanlar olarak düşünmek yanlış olur. Her aşamanın bir sonrakiyle bir bağlantısının olması kaçınılmaz. Dolayısıyla bu aşamalar eşzamanlı olarak da yürütülebilir. Aslında yeni çözüm sürecinde de böyle bir durum var; bir taraftan sahada üçüncü aşamanın nihayete ermesi için çalışmalar sürdürülürken, diğer taraftan da dördüncü aşamayı hayata geçmesi için hazırlıklara hız veriliyor. 

Hukuki düzenlemeleri içeren bu aşamanın ilk adımı Meclis’te bir komisyonun kurulması. Meclis Başkanı, Komisyon’un teşekkülü için yoğun bir mesai sarf ediyor. Evvela partilerden Komisyon’a dair görüşlerini yazılı olarak istedi, akabinde partilerin yetkilileriyle bir araya geldi. Komisyon’un bu hafta içinde kurulması, üyelerinin belirlenmesi ve faaliyetlerine başlaması bekleniyor. 

Muhalefet, özellikle CHP, bu komisyonun bir yasayla oluşturulması gerektiğini savunuyor. Ancak görünen o ki, yasayla değil, Meclis Başkanı’nın inisiyatifiyle kurulan ve 30-35 üyeden oluşan bir komisyon olacak. Komisyon’un yaz boyunca çalışması mümkün; Meclis’in yeni yasama dönemine 2,5 aylık bir süre olduğu düşünüldüğünde, Komisyon bu süre zarfında sürece ilişkin ciddi bir mesafenin alınmasını sağlayabilir. 

Sürecin Tahkimi 

Meclis Komisyonu’nun süreç bağlamında üç önemli fonksiyonundan söz edilebilir. 

İlki, sürecin toplumdaki kabulünün artmasına katkı sunabilir. Çözüm süreçlerinde toplumsal taban, çeşitli mekanizmalar kullanılarak tahkim edilir. Misal, partiler tabanlarına ve halkın geneline, böyle bir yola neden girildiğini ve hedefe varılması halinde ülkenin neler kazanacağını anlatabilirler. Nitekim MHP ve DEM Parti, sürecin başından beri bu minvalde toplantılar tertipliyor. 

Mamafih sürece asıl ivme kazandıracak olan, işleyen yapıların kurulması ve somut düzenlemelerin yapılmasıdır. Süreç hakkında çok laf edilip gözle görülen herhangi bir iş yapılmazsa, insanlarda havanda su dövüldüğü kanaati güçlenir ve sürece olan inanç zayıflar. 1 Ekim’den sonra süreç çerçevesinde mühim hamleler yapıldı: Öcalan’ın tecridi kaldırıldı, Öcalan açık ve net bir dille PKK’ye fesih çağrısında bulundu, PKK bu çağrıya uygun olarak kendini feshetti, 26 yıl sonra Öcalan’ın bir videosu yayınlandı ve PKK -devletle işbirliği içinde kotarılan- bir merasimle silahları terk ettiğini cümle âleme ilan etti. 

Her biri kendi başına önem taşıyan bu kilometre taşları peş peşe geçildiğinde toplumun sürece olan desteği de arttı. Alanda müspet işaretler çoğaldıkça ve “Hayır, olmaz” denilenlerin olduğuna tanık olundukça, süreç daha bir güvenilir oldu. Komisyon’un bu manada bir ehemmiyet taşıdığına şüphe yok. 

Öcalan da DEM Parti de Komisyon’a büyük bir değer atfediyorlar ve süreç içinde kritik bir rol oynayacağına inanıyorlar. Komisyon’un ihdası, bu itibarla, süreci iki açıdan kuvvetlendirir: Bir, taraflardan birinin değer biçtiği bir talebin yerini gelmesini sağlar. İki, toplumda sürecin rayında gittiği, gerekli mekanizmaların kurulduğu ve somut çıktılarının olduğu düşüncesini pekiştirir. 

Sürecin Aleniliği

Komisyon’un ikinci fonksiyonu, süreci alenileştirecek olmasıdır. Meclis’te grubu bulunan bütün partilere bu komisyona katılmaları yönünde davette bulunuldu. (İYİ Parti, sürece tamamen karşı olduğundan, Komisyon’a üye vermeyeceğini önceden bildirdi.) Ayrıca grubu olmayan partilerin de Komisyon’da -en az bir üyeyle- temsil edilmesi hususunda bir mutabakat var. Yani hemen her parti bu komisyonun çalışmalarına bir şekilde katılabilecek, katılmasa da bu çalışmalardan haberdar olabilecekler. 

Komisyon’un bu yönüyle hem sürecin şeffaflaşmasını hem de toplumsallaşmasını sağlayacağı aşikâr. Çünkü Komisyon’un faaliyet alan ile ilgili bir teklif ya da tasarı geldiğinde, partileri aracılığıyla bütün toplum bu teklif ya da tasarının içeriğini öğrenebilecek. Hangi partinin ne istediğini, hangi partinin nerede durduğunu ve pozisyonunun ne olduğunu görebilecek. Komisyon’da görüşülen mevzulara dair endişelerini, kaygılarını ya da önerilerini dillendirebilecek; kafasına yatana arka çıkacak, yanlış bulduğunun ise karşısına çıkacak.

Binaenaleyh Komisyon işbaşı yaptıktan sonra “Gizli kapaklı işler çeviriyorlar” yollu suçlamaların altı boşalacak. Çünkü süreçle alakalı her konu, Meclis’te açıkça tartışılacak. “Süreci toplumun gözünden kaçırıyorlar” şeklinde ithamların anlamı kalmayacak. Zira her şey toplumun gözünün önünde cereyan edecek, herkes her şeyi görecek ve duyacak. Partileri ve vekilleri vasıtasıyla toplumun sürece vakıf olması da sürecin hem şeffaflaşmasına hem de toplumsallaşmasına hizmet edecek. 

Sürecin Hukukiliği  

Komisyon’un üçüncü fonksiyonu ise, sürecin ihtiyaç duyduğu hukuki hazırlığı yapacak olmasıdır. Çatışmalara son verecek süreçler birbiriyle irtibatlı üç evreyi içerir: Silah bırakma, eve dönüş ve toplumsal entegrasyon. Her bir evre de çok ciddi siyasi ve hukuki hazırlıkların yapılmasını gerektirir. 

Meclis Komisyonu hakkında asıl üzerinde durulması gereken konu da budur. Süreci hukuki bir yörüngeye oturtacak olan Komisyon’dur, Komisyon’un hukuki hazırlıklarıdır. Komisyon, bir hukuki mutfak işlevi görmelidir. Sürecin ilerlemesini temin etmek için mevzuatta ne tür değişiklikler yapılmalıdır? Sürecin ihtiyaç duyduğu yeni yasal düzenlemeler nelerdir?

Komisyon, bu konularda ayrıntılı ve alternatifli bir çalışma yapmalı, böylelikle Meclis’in yeni yasama dönemine hazırlıklı girmesini sağlamalıdır. Bunun için yaz dönemini iyi geçirmeli, konuya vakıf hukukçuların, akademisyenlerin ve siyasi aktörlerin düşüncelerine başvurmalıdır. Bu meyanda Komisyon’un, İmralı Heyeti’ne her seferinde Komisyon ile görüşmek istediğini ve onlara çok ciddi bilgiler vereceğini söyleyen Öcalan ile bir araya gelmesinde de fayda vardır. 

Kendisinden bekleneni vermesi için Komisyon’un çalışma alanının sınırları net çizilmelidir. İki görüş var bu konuda: Birinci görüş, Komisyon’un Kürt meselesinin ve hatta Türkiye’nin demokratikleşme sorunlarının tamamını ele almasını savunuyor. İkinci görüş ise, Komisyon’un silah bırakma süreci ile sınırlı bir çalışma yürütmesi gerektiğini belirtiyor. 

Ben ikinci görüşe yakınım. Çünkü ilk görüş kabul edildiğinde, Komisyon’un sırtına kaldırmayacağı kadar ağır bir yük bindirilmiş olur. Uzlaşılması zor bütün meselelere el atması istenir hale geldiğinde, Komisyon’un odağı kayar ve böylelikle çalışması da karar alması da zorlaşır. O nedenle, arzu edilen sonuca ulaşmak bakımından, Komisyon’un bütün dikkatini silah bırakmaya, eve dönüşe ve toplumsal bütünleşmeye vermesi daha uygun olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar