1. YAZARLAR

  2. Ahmet Varol

  3. Bu savaşı planlayan ve isteyen ABD’dir
Ahmet Varol

Ahmet Varol

Bu savaşı planlayan ve isteyen ABD’dir

A+A-

Her şeyden önce bu savaşın İran’ın nükleer silah tehdidiyle ilgili endişeler yüzünden başlatıldığı iddiası gerçeklerin epey uzağında durmaktadır. Küresel emperyalizm herhangi bir ülkeye saldırı planladığı zaman onun gerekçesini oluşturmakta zorluk çekmez. Örneğin Irak’a Saddam’ın hükmettiği dönemde bu ülkeye yönelik olarak 2003 yılında başlatılan işgal operasyonunda gerekçe olarak El-Kaide isimli örgütün gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırıları kullanıldı. 

Ben kesinlikle bazı komplo teoricilerinin iddia ettiği gibi 11 Eylül saldırılarının, Afganistan ve Irak’a yönelik işgal operasyonlarına gerekçe oluşturmak amacıyla bizzat ABD tarafından planlandığı iddiasında bulunmuyorum ve olayların vuku bulduğu tarihlerdeki yorumlarımda da bu iddialara katılmadığımı dile getirmiştim. Ancak gerek 11 Eylül saldırılarıyla ve gerekse El-Kaide örgütüyle Irak’ın ve o zaman bu ülkenin başında bulunan Saddam Hüseyin’in uzaktan yakından bir ilgisinin olmamasına rağmen ABD, söz konusu olayları bu ülkeyi işgal etmenin gerekçesi olarak kullanmak için bağlantıları kurmakta zorluk çekmedi. Asıl amaç ise, İran-Irak Savaşı’nda silahlanlandırılan Irak’ın elinde kalan, dolayısıyla küresel emperyalizmin bölgeyle ilgili hesapları ve bilhassa siyonist işgal rejimi açısından endişe verici duruma gelen silahların imhası, bu arada küresel emperyalizmin bölgeyle ilgili politikaları karşısında yan çizen Saddam’ın iktidarına son vermekti. ABD her ne kadar bu savaşla birlikte hayata geçirmeyi düşündüğü Yeni Ortadoğu Projesi planı konusunda başarılı olamadıysa da zikrettiğimiz iki amacını yani Irak’ın elindeki silahları etkisiz hale getirme ve Saddam’ın iktidarına son verme amaçlarını gerçekleştirmeyi başarmıştır. 

ABD ve Batı’nın aslında nükleer teknolojinin kontrollü bir şekilde kullanılması konusunda İran’la anlaşma imkanı vardı. İran özellikle yıllardan beri süren ekonomik ambargo kıskacının çözülmesi ve dünya piyasalarına girebilmek için BM, ABD ve Avrupa ile anlaşmaya olumlu yaklaşıyordu. Dolayısıyla meselenin diplomatik yollarla çözülmesi imkanı vardı. Ancak ABD’nin asıl istediği İran’ı hırpalamak, onun elindeki silah gücünü test etmek ve önemli bir kısmını imha etmekti. Nükleer teknolojiyle ilgili şüphe ve endişelerini de bir gerekçe olarak kullandı. 

Irak’a, kendisine mahkum ettiği devletleri ve küresel emperyalizmin “meşrulaştırma mekanizması” olarak kullanılan BM başta olmak üzere muhtelif uluslararası kurumları yanına alarak bizzat kendisi saldırdı. Ama İran’a saldırıda siyonist işgal rejimini kullanmayı tercih etti. Bu arada siyonizmin, küresel emperyalizmin bir projesi olduğu ve yahudiliği de bu proje için istismar ettiği, ancak yahudiliğin önceden zaten bu tür ırkçı ideolojilere müsait hale getirilmiş olmasının işlerini kolaylaştırdığı yönündeki tespitimizi bir kez daha tekrar edelim. Ancak bu konudaki tespitlerimizin tarihi, siyasi ve sosyolojik boyutlarıyla ilgili dayanaklarımızı ortaya koymak için bağımsız bir dosya hazırlamaya ihtiyaç olduğunu da belirtmekte yarar görüyorum.

Batı emperyalizminin İslam dünyasının kalbine siyonist işgal rejimini yerleştirmesinin öncelikli amacı da zaten İslam coğrafyasının, ulusal ve etnik değerlere göre yeniden şekillendirilmesi sonrasında ortaya çıkarılan devletlerden yan çizenlerin hizaya sokulması, hırpalanması, kontrolsüz bir şekilde silah gücünü artırmaya çalışanların temin ettikleri silahların imha edilmesi planlarının uygulamaya geçirilmesidir. Bu yönüyle siyonist işgal, Türkiye dahil olmak üzere tüm İslam âlemi açısından ciddi bir tehdittir. 

İşgalci siyonistlerin İran’a yönelik son saldırılarının ABD’den bağımsız gerçekleştirildiği ve Vaşington’un işin içinde olmadığı iddiası tamamen saçmadır. Bu savaşı planlayan da fitilini çeken de ABD’dir. İşgal rejimi böyle bir savaşı başlatma cesareti gösterirken de tamamen ABD’nin desteğine güvenmiştir. ABD, Gazze’deki soykırım savaşında olduğu gibi İran’a yönelik savaşa da fiili olarak iştirak etmektedir. 

Önceki ve Sonraki Yazılar