1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. Bakanın cebinde değil, devletin cebinde neden yeteri kadar uçak yok
Elif Çakır

Elif Çakır

Bakanın cebinde değil, devletin cebinde neden yeteri kadar uçak yok

A+A-

Cumhurbaşkanı Erdoğan 9 Temmuz 2018 günü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde iktidar partilerinin ve Cumhurbaşkanı makamına oturacak olan liderin ülke yönetimiyle ilgili sorumluluğunu şöyle açıklamıştı:

“Ne bizim ne de bizden sonra gelecek olan cumhurbaşkanlarının yürütme görevi konusundaki aksaklıklar, eksiklikler hususunda milletimize karşı önce sürebilecekleri bahaneleri kalmamıştır. Başarısızlık konusunda hiçbir mazerete sığınma hakkımız bulunmuyor, bunun için milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için bakanlarımız ve ekibimizle gece gündüz çalışacağız.”

Biliyorsunuz CB sisteminin patentinin kendisine ait olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan bu sistemin en karakteristik özelliğinin “Adeta anonim bir şirket gibi devleti yönetme kabiliyeti” olduğunu ifade etmiş… Devleti hantallaştıran, iktidarların vatandaşa hizmetinin önünde daima bir engel oluşturan bürokratik oligarşiyi ortadan kaldıracağını ve “bu sistemin en büyük kazananın vatandaş” olacağını vaat etmişti.

CB hükümet sisteminde gerçekleşeceğini vaad ettikleri “2023 Hedefleri”ni bir kenara koyalım. Sonuçta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve partisi vaatlerinin üzerine yattılar, havaya bakıp ıslık çalıyorlar.

Hadi “2023 Hedefleri”ni tutturamadılar, “mülakatı kaldırmak” gibi pek çok vaadleri boş çıktı. Halk CB Sisteminin en büyük kazananı değil, en büyük kaybedeni oldu. Çünkü CB Sisteminin en büyük kazananı olmak için “iktidarın imtiyazlı azınlık halkası”nın içinde yer almak gerekiyor.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2018 Temmuz ayından bu yana tam 7 yıldır “ülkede ne olursa artık sorumlusu bugün benim, yarın bu koltuğa oturacak cumhurbaşkanıdır, artık başarısızlık konusunda hiçbir mazerete sığınma hakkımız yok” dediği CB sistemiyle yönetiyor.

Ülkenin durumu ortada. Kişi başına milli gelir 25 bin lira olacak dedikleri sistemde, inatla suyu tersine akıtmaya çalıştıkları ekonomi politikasıyla vatandaşı 25 liraya muhtaç hale getirdiler.

CB sisteminde işsizlik oranı yüzde 5’e inecek demişler, ülkede her 3 kişiden biri işsiz durumda. Enflasyon sıfırlanacak demişler, halk enflasyondan boğuluyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Terörsüz Türkiye” politikası hariç, AK Parti iktidarı 2018 yılından bu yana ülkeyi feraha çıkartacak bir tane iyi politika koyamamış ortaya, sonuç hep başarısızlık olmuş.

Yürütmenin başı olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan başarısızlıkla sonuçlanan politikalarının sorumluluğunu sahiplenmedi. Mehmet Şimşek’i getirerek faizi yüzde 50’ye çıkardı, “faiz sebeptir politikamız yanlışmış” demedi, milletten özür dilemeye bile gerek görmedi. “Ekonominin sorumlusu benim ben” diyen Erdoğan, faiz sebeptir politikasının yarattığı enflasyon şampiyonluğunun sorumluluğunu üstlenmedi!

CHP’yi ülkenin ekonomisini mahvetmekle suçladı, “Türk ekonomisini hedef alan sabotajların hesabı yargı önünde sorulacak” dedi.

***

2018 yılından bu yana ülkemizde gerçekleşen bütün depremler, sel felaketleri, orman yangınları iktidarın kötü yönetiminin etkilerini gözler önüne serdi, gerçekleşen bütün doğal afetlerin büyük felakete dönüşmesinin sebebinin ihmaller olduğu ortaya çıktı. Devlet göz göre göre gelen bütün felaketlerde sınıfta kaldı, vatandaşının yanına gitmekte geç kaldı. 2018 yılından bu yana devleti CB sisteminin emsalsiz yetkileriyle yöneten iktidarın bir tane de felakete hazırlıklı olduğu görülmedi.

24 Ocak 2020 yılında Elazığ/Sivrice’de deprem oldu, 41 kişi hayatını kaybetti, 1600 kişi yaralandı, binlerce insan evinden ocağından oldu. Devletin depreme dayanıklı olmayan yapılara ruhsat verdiği ortaya çıktı. Beştepe çıkıp 23 yıldır bu ülkeyi biz yönetiyoruz, bizim kusurumuz var açıklaması yapmadı.

30 Ekim 2020 tarihinde deprem İzmir’i vurdu, 117 kişi hayatını yitirdi, 1034 kişi yaralandı, 138 kişi ağır yaralandı. Ruhsata uygun olmayan yapılara ruhsat verildiği ortaya çıktı, ama iktidar üzerine hiçbir sorumluluk almadı.

***

Her yıl tam da bu aylarda ormanlarımızda yangınlar çıkıyor, ülkemizin ciğerleri cayır cayır yanıyor. Orman yangınlarında binlerce insanın evi, işyeri, tarlası, bahçesi hasar görüyor, hayvanlar yanıyor. Orman Genel Müdürlüğü yangın risk haritası yayınlıyor, sürprizi yok.

İktidar gerekli hazırlığı yapmadığı, önlemleri almadığı, yeterli ekip hazırlığı olmadığından yangını söndürmek için koşan gönüllü vatandaşlar canlarını yitiriyor…

Kötü yönetimi görüyorsunuz…

Ama iktidar çıkıp da bir sorumluluk almıyor.

AK Parti iktidarının 23 yıldır ülkeyi yönetmesini bir kenara bırakalım. Bu ülkeyi 2018 yılından bu yana “hiçbir mazerete sığınma hakkımız yok” dediği sistemle yöneten Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarı 2018 yılından bu yana “mazeretlerin”, “bahanelerin” destanlarını yazıyorlar.

Teflon oldukları için hiçbir hata üzerlerine yapışmıyor, bir kere de çıkıp “hata bizde, kusur bizde, yetersiz kaldık, yanlış yaptık” demiyorlar. Yangını söndürme konusundaki başarısızlıklarını anlatmak yerine kamuoyunun karşısına “bir günah keçisi”siyle çıkıyorlar ve suçluyu kamuoyunun önüne atıyorlar.

Sanki bütün orman yangınlarını kundakçılar çıkarmış ve kim çıkarınsa çıkarsın iktidarın göre yangınları hızla söndürecek hazırlığı yapmak değilmiş gibi….

Kötü yönetimlerinin üstünü, yakaladıkları kundakçılarla örtmeye çalışıyorlar. Her yıl PKK’lı sabotajcı, kundakçı bulunuyordu. Şimdi buna bir FETÖ’cü kundakçı, sabotajcı eklendi. Çünkü kolay, FETÖ etiketi, PKK etiketi devletin ihmallerinin sorgulanmasının önüne geçiyor.

Diyelim ki FETÖ’cü kundakçı Bursa’daki ormanda yangını çıkartı. Günlerdir cayır cayır yanan diğer ormanlarımızdaki yangını kim çıkarttı? Asıl soru siz bu yangınların büyük felakete dönüşmemesi için iktidar olarak ne yaptınız? Hangi önlemleri aldınız?

Bu iktidar yangınları söndürme konusunda neden bu kadar başarısız?

Kimse elbette ki Orman Bakanının “cebinde uçak, arazöz” taşımasını beklemiyor. Ama devletin cebindeki yangın söndürme araç gereçleri neden yetersiz? Orman bakanı “cebimde uçak taşımıyorum” sitemi yapacağına bakanlığın cebinde neden kendisine ait, kamu tarafından işletilen yeterli miktarda yangın söndürme uçak-helikopter-İHA filosu yok bunları söylesin. Akdeniz ülkelerinin yangın söndürme kapasitesiyle bizimkini mukayese etsin, değil mi?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar