Ama “onlar” yeni duydular!
Meşhur “ben yeni duydum” fıkrasını biliyorsunuzdur ama ben yine de anlatayım. Bir Yeniçeri bir akşam evine dönerken, tanıdığı bir Yahudi’yle karşılaşır, selam yerine yüzüne okkalı bir tokat yapıştırır. Yahudi şaşkınlık içinde “Yahu ne oldu, ben sana ne yaptım da tokat attın?” diye sorar. Yeniçeri büyük bir öfke içerisinde “Hazreti İsa’yı çarmıha siz germişsiniz” diye tersler. Yahudi daha büyük bir şaşkınlık içerisinde “Ama o hadise bin beş yüz sene önce oldu” deyince bizim Yeniçeri az biraz durakladıktan sonra “Olabilir, ama ben yeni duydum” der.
AK Partili milletvekillerinin, partinin ve iktidarın yetkili isimlerinin, iktidarın gazetecilerinin “on gün önce” ortaya çıkan hadiseye, “on gün sonra” sanki hadise dün gerçekleşmiş gösterdikleri sert tepkileri, dahası en sert tepkiyi göstermek için girdikleri sırayı görünce aklıma bu fıkra geldi.
Bir fıkra bu kadar somut bir şekilde ete kemiğe bürünür mü?
Büründü vallahi…
***
Mevzu malum. AK Partinin kurucularından olan, AK Parti’ye iktidarının reformist dönemlerinde imzası olan, 28 Şubat döneminin sembol isimlerinden Prof. Dr. Beşir Atalay’ın ismi kurucusu olduğu Kırıkkale Üniversitesi’nin kampüsten Kırıkkale Üniversitesi’nin Senatosu’nun gerçekleştirdiği 16 Temmuz tarihli toplantıda oy birliği ile kaldırıldı.
Haberi ilk duyuran Sabah Gazetesi oldu. Ama 26 Temmuz günü Prof. Dr. Beşir Atalay hocanın adını hiç zikretmeden “Kırıkkale Üniversitesi’nden tarihe vefa! Merkez Yerleşkeye ‘şehitler kampüsü’ adı verildi” manşetiyle duyurdu.
Sabah gazetesi neyse de… Asıl utanç verici olan, 28 Şubat döneminin medarı iftiharlarından olan Kanal 7’nin internet sitesi Haber7’nin, 28 Şubat’ın sembol isimlerinden olan Prof. Dr. Beşir Atalay hocanın isminin kurucusu olduğu üniversiteden silinmesini “Kırıkkale Üniversitesi’nin kampüsünün adı değişti” manşetiyle gayet normal bir durummuş gibi haberleştirmesiydi. (26 Temmuz)
(https://www.haber7.com/egitim/haber/3550457-kirikkale-universitesinin-kampusunun-adi-degisti )
Bu hadise CHP iktidarında olsa yeri göğü inletecek olanlar, mevzu kendi iktidarlarında olunca görüldüğü üzere (acı ama maalesef bu dönemin en belirgin karakteristiği) tuhaf bir şekilde ülkenin en normal hadisesiymiş gibi davranabiliyorlar.
Karar Gazetesi meselenin aslını, astarını ortaya koydu. 27 Temmuz günü hadiseyi “Hoca’ya vefasızlık. Kırıkkale Üniversitesi Prof. Dr. Beşir Atalay’ın adını kaldırdı” manşetiyle duyurdu.
Ve Prof. Beşir Atalay’ın isminin kurucusu olduğu üniversiteden silinmesi hadisesi iktidar medyası dışındaki ülkemizdeki bütün medya kurumlarında, televizyon kanallarında ve sosyal medyada ülkede duymayanı kalmayacak şekilde yer aldı.
Herhangi bir isim değil Prof. Dr. Beşir Atalay hocanın başına gelen bu hadiseye AK Partili siyasetçilerden bir tanesinden bile ses çıkmadı, suskunluk sarmalındaki konforlu alanlarına çekildiler, böyle bir hadise yaşanmamış gibi davrandılar. Görmediler, duymadılar, bilmediler.
Ama mesele kamuoyunda konuşuldu…
Sonra ne olduysa oldu… Arka planda ne hesaplandıysa hesaplandı. Bir şeyler oldu. Ve AK Partinin kurucularından olan Kayseri milletvekili Ayşe Böhürler Yeni Şafak gazetesindeki köşe yazısının altına “Beşir Atalay Hoca’ya selam olsun” başlıklı bir bölüm koyarak, Beşir Atalay hocanın adının üniversite kampüsünden silinmesinden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haberinin olmadığını kamuoyuna duyurdu.
Konuyu araştırdığını, isim değişikliğinden ne YÖK Başkanı'nın ne de Cumhurbaşkanının haberinin olmadığını, bu değişikliğin tamamıyla Kırıkkale Üniversitesi Rektörünün kendi inisiyatifi olduğunu… Beşir Atalay hocanın muhafazakar kesimin siyasi, fikri ve akademik mücadelesinde ne kadar önemli olduğunu yazdı…
Ve suskunluk sarmalı bozuldu, herkes kabuğundan çıktı…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgisi dahilinde değilmiş teyidinin ardından Yeni Şafak gazetesinin, Haber7’nin manşeti değişti.
Üniversite kampüsünden Beşir Hocanın adının silinmesi normal bir hadise değil, ahde vefasızlık oldu.
AK Partili siyasetçiler, milletvekilleri, parti grup başkanvekilleri, yazarlar… Beşir Atalay hocaya yapılan ahde vefasızlığa tepki göstermek için sıraya girdiler.
Meğer duydukları anda “nasıl yani” diyerek tepki göstermişler. Meğer çok kızmışlar, Beşir Atalay’ın isminin kurucusu olduğu üniversiteden silinmesine. Meğer bu büyük bir ahde vefasızlıkmış falan, filan…
Meğer AK Parti vefa duygusuyla yoğrulmuş bir siyasi hareketmiş, Beşir Hoca da bu kutlu yürüyüşün taşıyıcılarından biriymiş! Meğer Beşir Hoca Kırıkkale Üniversitesi’nin kurucu rektörü olarak, hem de bu şehre ve ülkemize sunduğu hizmetlerle adını devlet ve millet hafızasına yazdırmış kıymetli bir bilim ve devlet insanıymış!
Meğer Beşir Atalay hocaya yapılan bu hareket “geçmişin inkarı” ve “vefayı hiçe saymak” anlamına geliyormuş! Rektörlük tez elden bu yanlış karardan dönmeliymiş!
Çok sinirlenmişler, çok öfkelenmişler…
Yasin Aktay kusura bakmasın lütfen ama beni en çok onun şu satırları gülümsetti. Yasin Aktay on gün kaleme aldığı köşesinde diyor ki:
Beşir Atalay siyasette aktif olmaya devam ediyor olsaydı bu karar alınabilir miydi? Elbette alınamazdı. Bu durumda üniversitede ismi bulunan bir akademisyenin ismini sırf siyasi konumu kalmamış olması dolayısıyla bu kadar kolay harcayabilen akademisyenlik de sorunlu. Siyasete karşı akademisyenler korumayacaksa akademisyenin vakarını, kim koruyacak?
Bir süredir siyaset dışında olması dolayısıyla siyaseten dokunulabilir görülebilmesi onun akademik olarak hak ettiği isme de dokunulabileceği izlenimi vermişse, o izlenimle hareket edenlerin akademisyenlikleri elbette çok ciddi sorunlu. Üniversite senatosunun aklına böyle bir şeyin gelmiş olması, hele böyle bir teklife katılanların hiçbirinin itiraz etmeksizin oybirliğiyle karar verebilmiş olması çok daha sorunlu.
Bangladeş üniversitelerinin rektörlerine anlattığım Türkiye Üniversitesi bu değildi elbet, olamazdı. Nasıl anlatabilirdim ki?”
***
Yani kendileri inansalar bir şey demeyeceğim de… Kendilerinin bile inanmadığı bir şeye toplumun inanmasını istiyorlar… Kırıkkale Üniversitesinin rektörü gerçekten tek başına inisiyatif kullanmış da Beşir Hocanın adını kampüsten sildirmiş öyle mi?
Eğer Kırıkkale Üniversitesinin rektörü ülkemizde böyle inisiyatif kullanan biriyse kendisini bu kararından dolayı tebrik ediyorum. Ve kendisine sesleniyorum, Sayın rektör aldığınız bu kararın ardında durun ve asla geri adım atmayın… Eğer kendi inisiyatifinizle bu kararı aldıysanız, siz medeni cesareti olan bir rektörsünüz demektir.
On gündür susup da on gün sonra hadiseyi yeni duymuş gibi yapan ve tepki gösteren AK Partili siyasetçiler… Anında manşet değiştiren iktidarın medyası, yazarları vesaire…
Bir kere de medeni cesaret gösterseler ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan işaret gelmeden kendi fikirlerini söyleseler, bir olaya da kendiliklerinden tepki gösterseler… İçinde oldukları durumun, dışarıya nasıl bir fotoğraf verdiklerinin, tarihe nasıl geçtiklerinin gerçekten hiç farkında değiller mi acaba.