1. YAZARLAR

  2. Mehmet Ocaktan

  3. PKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi?
Mehmet Ocaktan

Mehmet Ocaktan

PKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi?

A+A-

Uzun yıllardır Türkiye’nin siyasal ve toplumsal hayatını derinden etkileyen ve arkasında derin acılar bırakan PKK sorunu, 11 Temmuz itibariyle yeni bir safhaya taşınmış bulunuyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin öncülüğünde başlayan “Terörsüz Türkiye” girişimi, PKK’nın Süleymaniye’de ilk parti silahları yakmasıyla sürece ilk virgül konulmuş oldu.

Bu silah bırakma töreni, şimdilik sembolik bir nitelik taşıyor olsa da sürecin istikametini belirleme açısından son derece önemli. Yıllar içinde katlanarak büyüyen acılar dikkate alındığında, böylesine can yakıcı bir sorunun bitirilmesi için atılan her adım çok kıymetli. Geçmişin hafızalardan silinip bir anda yok olması elbette hiç kolay olmayacak.

Ama her şeye rağmen bir başlangıç yapılması gerekiyordu ve işte o ilk adım atıldı… Evet bu sadece bir başlangıç, daha yürünecek çok yol var. Üstelik bu yol, sanıldığı kadar güllük gülistanlık bir yol da değil. Ayrıca, bu sembolik silah bırakmayla PKK tümden ortadan kalkmış filan da değil… Ama “terörsüz Türkiye” için kesinlikle yürünmesi gereken bir yol.

Kuşkusuz PKK’nın silahsızlandırılması, Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi için sadece bir girizgah… Zira bizim yıllar içinde derinleşerek devam eden bir Kürt meselemiz var. Silah ortadan kalktığına göre, eğer süreç demokratikleşme adımlarıyla birlikte yürütülebilirse, Kürt meselesinin çözülmemesi için hiçbir sebep yok.

Unutmamak gerekiyor ki yıllardır yaşadığımız ciddi demokrasi ve hukuk devleti açığına rağmen, terörün en can yakıcı günlerinde bile farklı kimlikler bu ülkede birlikte yaşama iradesini göstermişlerdir.

İnanıyorum ki Devlet Bahçeli, yüzlerce, binlerce gencimizin şehadetine yol açan, ülkenin maddi ve manevi enerjisini tüketen netameli bir konuda, esas itibariyle bu milletin özünde var olan kardeşlik ruhuna güvenerek bu cesur adımı atmıştır.

Bu yüzden de toplum, zihninde hala bazı sorular olmasına rağmen, acılarını içine gömerek sürece büyük oranda destek vermektedir.

Nitekim PANORAMATR’ın Temmuz 2025’de 1674 kişiyle yaptığı kamuoyu araştırması, PKK’nın silah bırakma kararına toplumun geniş kesimlerinden güçlü destek olduğunu ortaya koyuyor. Halkın yüzde 69’u bu süreci olumlu karşılarken, Kürt meselesinde eşitlik ve anayasal haklar öncelikli talepler arasında yer alıyor. Ancak af, Öcalan’ın durumu ve siyasi tutuklular konusu henüz toplumda tam kabul görmüş değil.

Dolayısıyla sürecin kalıcılığı, siyasi aktörlerin, özellikle de iktidarın atacağı demokratikleşme adımlarıyla doğrudan bağlantılı.

PANORAMATR’ın araştırmasında yer alan veriler, şu saatten sonra özellikle iktidara büyük bir sorumluluk düştüğünü ortaya kokuyor. Araştırmaya göre, Silahsızlanmanın demokrasiye katkı sağlayacağına inananların oranı AK Parti’de yüzde 74, MHP’de yüzde 70, DEM Parti’de ise yüzde 88’e ulaşmaktadır. Kararsızlar arasında da bu görüş yüzde 62 düzeyindedir.

Buna karşın, CHP (%45) ve İYİ Parti (%50) seçmeninde silah bırakmanın demokrasiye katkı sunacağına inananlar göreceli olarak daha düşük kalmaktadır. CHP’liler arasında da silah bırakmanın Türkiye’nin demokratiklaşmesine katkı sağlayacağını düşünenler az farkla çoğunluk olsa da sürecin sonuçlarına dair tereddütler CHP kitlesinde daha fazladır.

Ancak anlaşılan o ki iktidar, “terörsüz Türkiye” projesine diğer muhalefet partilerini dahil etme konusunda pek istekli görünmüyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Kızılcahamam toplantısında yaptığı konuşmada, DEM’i de Cumhur İttifakı içine katarak, süreci bundan sonra MHP ve DEM’le birlikte yürüteceklerini söyledi. Kısacası, iktidar açısından diğer muhalefet partileri bu denklemde yok…

Eğer olağanüstü bir durum söz konusu olmazsa, silahların yakıldığı bir ortamda sürecin geri döndürülmesi çok mümkün değil. Zira şu saatten sonra, süreci akamete uğratanların ödeyeceği bedel ağır olacaktır.

Her ne kadar işin başında sürece çok istekli bir şekilde dahil olmasa da artık bu işin sahibi AK parti iktidarıdır. Dolayısıyla başarı da başarısızlık da ona fatura edilecektir.

Ancak bu sürecin en zayıf noktası, iktidarın hukuka ve demokratik değerlere riayet konusundaki isteksizliğidir. Şimdi iktidar Öcalan’la yapılan mutabakat gereği, ‘umut hakkı’ yasasıyla Öcalan’a serbestlik, kayyımlar, halen cezaevinde bulunan DEM Parti mensuplarıyla ilgili bir takım yasal düzenlemeler yapacak. Sürecin selameti açısından da bu gerekli zaten…

Bütün bunlara bir itirazımız yok elbette. İyi güzel de silahsızlandırma bağlamında, bütün PKK bileşenleri konusunda bir takım hukuki iyileştirmeler yapılırken, hiçbir hukuki kural tanımadan neredeyse bütün CHP’li belediye başkanlarını, çalışanlarını, akrabalarını, komşularını, çoluk-çocuklarını hapse atmayı hangi demokratikleşme ve birlikte yaşama iradesiyle izah edeceğiz?

Maalesef hali hazırdaki Türkiye gerçeğimiz bu. Şimdilik tek umudumuz, İmralı ve Kandil’den başlayan demokrasinin, bir gün şehre de uğraması...

Önceki ve Sonraki Yazılar