1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. Olacağı buydu: Ve devlet temellerinden sarsılıyor
Elif Çakır

Elif Çakır

Olacağı buydu: Ve devlet temellerinden sarsılıyor

A+A-

Sahte diplomalar, sahte ehliyetler, ölen insanların yerlerine başkalarını yerleştiren kimlik ve emek hırsızlığı yapan çete skandalı meğer iktidar yetkililerimiz için hiç de sürpriz değilmiş.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik hiçbir mahcubiyet belirtisi taşımadığı yüz ifadesiyle “Devlet kurumlarının bir yıl önceden fark ettiği bir durum söz konusudur” diyerek, iktidar olarak skandalla ilgili yapılması gereken ne varsa yapıldığını da sıralıyor:

 İlgili kurumları uyarmışlar, mevzunun sonuna kadar gideceklermiş, devlet olarak bu süreçte mevzunun sulandırılmasına izin vermeyeceklermiş (aba altından sopa), devlet içerisinde bu şekilde sahtecilik yapan şebeke, çete ne varsa (çadır devleti değiliz ya) devletten söküp atacaklarmış!

Allah kendilerinden razı olsun, iktidar olarak daha başka ne yapabilirlerdi ki değil mi?

 Dünyanın hangi ülkesinde böylesi bir skandal yaşansa yer yerinden oynardı. İktidar yetkilileri mahcubiyetlerinden dolayı halkın karşısına çıkamazlardı. İlgili kurumların başındaki yetkililer, bakanlar sorumluluk alırlardı, istifa üstüne istifa gelirdi.

Ama bizde yaprak kıpırdamıyor.

***

Bir çete kurulmuş, ellerini kollarını sallaya sallaya devletin en kılcal damarlarına kadar girmişler, suistimal ede ede devletin damarlarını patlatma derecesine getirmişler. İktidar “büyük devlet, güçlü devlet, devletin bekası, devletin kurumları” hamaseti, popülizmi yaparken bu çete o esnada devletin güvenliğini sağlamakla görevli Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı ve yardımcısı dahil, devletin bütün üst düzey kamu görevlisi 270 kişinin e-İmzalarını dijital olarak ele geçirmişler, sahte diplomalar üretiyorlarmış.

Ürettikleri sahte diplomaları hem YÖK’ün hem de e-Devlet sistemine elektronik olarak yerleştirmişler.

 Bir kişinin değil, iki kişinin değil, üç kişinin değil… 270 üst düzey kamu görevlisinin imzalarını ele geçirmişler.

Öyle herhangi bir üniversiteden değil, yetinmemişler Yıldız Teknik gibi Gazi Üniversitesi gibi ülkemizin köklü üniversitelerinden sahte diplomaya sahip olmuşlar.

Sahte diplomayla doktor, mühendis, avukat olanlar bu diplomalarını evlerinin duvarına asmamışlar. Sahte diplomayla mühendis olan baraj yapmış, yol yapmış, ‘akademisyenim’ demiş üniversitede derse girmiş.

 Korku filmi gibi, henüz sahte diplomalar hadisesinin şokunu atlatamamışken bir büyük skandal da Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda ortaya çıktı. İnsanlıktan nasibini alamayan bir grup insan müsveddesi 53 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği, 13 milyon insanın hayatını doğrudan etkileyen 6 Şubat depremini fırsata çevirmek için kolları sıvamış. Hem de kendilerine Çevre Şehircilik Bakanlığının binasını mesken yapmışlar, ofis olarak kullanmışlar.

 Çakarlı araçlarla dolaşmışlar, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nda rüşvet çarkı oluşturmuşlar…

Siz AK Parti Milletvekili Mehmet Baykan’ın “Üst düzey bürokratların imzalarının taklit edilerek sahte diploma düzenlenmesi hadisesi dünyanın her yerinde olabilecek bir korsanlıktır” demesine bakmayın. Ne, diyecekti ki?

 Devletin resmi kayıtlarına sızılarak 270 üst düzey kamu görevlisinin imzalarının taklit edilmesi dünyanın hiçbir yerinde olabilecek bir korsanlık olayı değildir. Bu dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın devlet kurumlarındaki çürümeyi gösteren bir hadisedir. O iktidarın ülkeyi kötü yönettiğinin, hatta artık yönetemediğinin ispatıdır.

***

Dünyanın neresinde olursa olsun ‘Bu nasıl devlet?’ sorusunu sordurur… ‘İmzalarının ele geçirilmesinden bihaber olacak 270 üst düzey kamu görevlisini atayan bir iktidar nasıl bir iktidardır?’ sorusunu sordurur…

Bütün bunlar nasıl olabiliyor değil mi?

Bütün bunların olması değil, asıl olmaması şaşırtıcı olurdu.

Ortaya çıkan bütün bu skandallar, adaletin olmadığı bir devletin çöküşünün fotoğrafıdır, göstergesidir…

Devletin temellerinden sarsıldığının somut delilidir ortaya çıkan bu skandallar.

Adaletin olmadığı bir devletin temellerinin nasıl sarsıldığını, çöktüğünü gösteren somut bir örnektir.

Devletler nasıl çökerler, işte böyle çökerler. Devletler de bina gibidir, temeli adalettir, katları kurumlardır. Temeli sarsılan bir devlet nasıl çökerse işte öyle çöküyor.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır “Adaletin olmadığı bir devlet, tıpkı temelsiz bina gibi eninde sonunda yıkılıp gitmeye mahkûmdur” demiyor muydu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Adalet bir ülkede kaybolursa o ülke çökmüştür. Tarih bunun açık örnekleriyle dolu” demiyor muydu? “Adaletin olmadığı, adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık, huzur ve kalkınma olmaz” demiyor muydu?

Murat Çalık, Tayfun Kahraman, Ayşe Barım, Şükrü Genç, Alaaddin Kaya ve cezaevlerindeki ismini bilmediğimiz onlarca ağır hasta ve yaşlı mahkumun durumu ortadayken… Bu ülkede adaletin olduğunu kim söyleyebilir? Bu ülkenin hukuk devleti olduğunu kim söyleyebilir?

Cumhurbaşkanı Erdoğan “Eğer bir ülkede halk bunalmış, ellerini havaya açmış adalet diye haykırıyorsa orada adalette bir sorun vardır” diyordu…

Murat Çalık’ın annesinin ve diğer hasta mahkumların yakınlarının adalet feryatları arşı alayı titrettiği bir devletin kurumlarının çökmesi elbette ki kaçınılmazdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllardır kendisi söylüyordu… İşte şimdi adaletin olmadığı bir ülkede, bir devlette ne oluyorsa onu yaşıyoruz.

Nitekim İbni Haldun’da artık dağılma evresine gelen devleti şöyle tanımlıyor:

“…Hükümdar prens, kendi özel zevkleri için, kendi yakınlarına karşı da fazladan bir savurganlıkla, atalarının biriktirdiği hazineleri harcar. Çevresini güvenilmez, salık verilmez kişilerle kuşatır, en önemli devlet işlerini bunlara emanet eder. Ama bu yeni dostlar hiç de yetenekli kişiler değillerdir, neyin kendilerine düştüğünü neyin kendi yetkilerinin dışında olduğunu bile ayırd edemezler. Üstelik hükümdar kendi kabilesinin ve öncüllerinin büyük

hizmetliler katını yıkmaya bakar. Bunun üzerine bunlar da ötekiler de ondan nefret ederler ve ona karşı fesat çevirmeye başlarlar. Böylece birçok askerini kaybeder, çünkü onların maaşlarıyla kendi şatafatlı masraflarını karşılar, onların görüşme istemlerini reddeder ve onlarla ilgilenmez. Böylece, öncüllerinin yatırımlarını yok eder, onların yükselttikleri yapıyı yerle bir eder.”

Elbette Türkiye devleti dağılmayacak, fakat yaşananların ne kadar vahim olduğu ortada. Bu zaaflar yüzünden ekonomisini, hukukunu düzeltemiyor. Acısını vatandaş çekiyor.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar