Meclis komisyonu İmralı’ya gidecek ama nasıl…
MHP lideri Devlet Bahçeli 22 Ekim 2024’te Öcalan’a yaptığı çağrıda, “Meclis’te DEM grubunda konuşsun, terör örgütü PKK’nın kendisini feshetmesini ve silahlarını bırakmasını söylesin” diyerek çıtayı çok yukarıya koymuştu.
O günden bu yana “Terörsüz Türkiye” konusunda, her ne kadar AK Parti meseleyi biraz ağırdan alsa da önemli bir mesafe alındı. PKK kendini feshettiğini açıkladı, silahları yaktı. Sonrasında Meclis’te İYİ Parti hariç, bütün partilerin katılımıyla komisyon kuruldu ve halen çalışmalarını sürdürüyor.
Ancak, esas itibariyle süreci yürütmekle yükümlü olan iktidar şu ana kadar gerek kanuni düzenlemeler gerekse demokratikleşme konusunda henüz somut bir adım atmış değil.
Bahçeli ise, sürecin tamamlanması için acele ediyor. Bunun için de öncelikle Meclis Komisyonu’nun en kısa sürede İmralı’da Öcalan’la görüşmesini net bir dille ifade etti. Bahçeli’nin bu konudaki sözleri aynen şöyle: “Günlerdir süregelen İmralı’ya gidilsin mi gidilmesin mi tartışmalarına bir nokta koyulmalıdır. Terörsüz Türkiye hedefinin zemin bulması isteniyorsa İmralı’ya gidilmesine ayak sürmenin hiçbir manası da olmayacaktır. Alırım yanıma üç arkadaşımı, kendi imkânlarımızla İmralı’ya gitmekten, yüz yüze gelmekten imtina etmem.”
Muhtemelen bugün toplanacak olan komisyonda, İmralı’ya gitme meselesi netleşmiş olacak. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Çarşamba günkü grup toplantısında yaptığı konuşmada, İmralı’ya gitme yönünde pozitif bir işaret verdi. Bahçeli’nin “İmralı’ya giderim” şeklindeki sözlerini ufuk açıcı, yol gösterici olarak değerlendirdi ama yine konunun etrafından dolaşarak, net bir şekilde “Bizim de kararımız, İmralı’ya gitme yönündedir” şeklinde bir ifade kullanmaktan çekindi ve sadece “Komisyon en doğru kararı verecek” demekle yetindi.
Bu açıklamalar, muhalefeti ve özellikle de Bahçeli’yi tatmin eder mi, doğrusu onu bekleyip göreceğiz. Belki de beklememize gerek kalmayacak, zira CHP lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleriyle ilgili yaptığı açıklama, CHP’nin İmralı’ya gidiş konusundaki şartını bir ölçüde ortaya koymuş bulunuyor. Özel açıkça diyor ki: “Bu sürecin içinde derenin derinliğini MHP’ye ölçtürecek, kendi hem bu sürecin çözümünden menfaat bekleyecek hem de bırak elini taşın altına sokmayı tamamen kendisini kenara çekecek. Geçmişte olduğu gibi. Tayyip Bey’in böyle konforlu siyaset alanı bitti, bilsin.”
DEVA lideri Ali Babacan da Özel’in açıklamalarına paralel bir değerlendirmede bulunarak “Bu iş doğruysa savunun, çekinceniz varsa açıklayın; ama milletten kaçmayın” diyerek cumhurbaşkanını daha net bir tavır almaya davet etti.
Bahçeli ayrıca, İBB davasında CHP lideri Özgür Özel ve tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu’nun “duruşmalar canlı yayınlansın” çağrısına destek vererek, yargılamanın TRT başta olmak üzere tüm televizyonlardan yayınlanması gerektiğini söyledi. Bu arada MHP liderinin, İmamoğlu davasının televizyonlardan canlı yayınlanması talebinin AK Parti açısından sıkıntılı bir durum olduğunu, böyle bir yayına asla izin vermeyeceğini de bir yere not etmekte yarar var.
Açıkça ifade etmek gerekirse, Bahçeli hem Öcalan’a gitme meselesini hem de İmamoğlu’nun duruşmasının canlı yayımlanmasını birlikte dillendirerek, sanki dersi çok zor bir yerden başlattı.
Şimdi iktidar açısından zor bir sınav başlıyor. Aslında “Terörsüz Türkiye” girişimi iktidar için de hayati bir önem taşıyor, buna AK Parti’nin bir itirazı yok. Ancak bu sürecin, sadece söylemlerle hayata geçirilmesi de mümkün değil. İktidar her vesileyle, “terörü bitirmek için gerekli bütün adımları atmakta kararlıyız” diyerek irade beyanını ortaya koydu. Artık söz bitti ve şimdi icraat zamanı…
Ama öyle anlaşılıyor ki iktidarın endişeleri var. Bu yüzden de temkinli, biraz da çekingen davranıyor. Muhtemelen komisyonun İmralı’ya gitmesinin, toplumda “Meclis’i Öcalan’ın ayağına götürdüler” benzeri bir tepkinin doğmasından endişe ediyor.
Peki AK Parti iktidarı şimdi ne yapacak?
Bir kere Bahçeli’yi üzecek bir adım atamaz, çünkü MHP lideri bu iktidara her konuda verdiği destekle sonsuz bir kredi açtı.
Hatırlayalım, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, yeni anayasa tartışmalarının yapıldığı günlerde “Benim tekrar seçilme veya tekrar aday olma gibi bir derdim yok” açıklamasını yaptığında, Bahçeli çok net bir ifadeyle demişti ki: ‘’Derdi vatan ve millet olan bir Cumhurbaşkanının yolundan caymaya hakkı yoktur.”
Unutmayalım Bahçeli, zaman zaman medyada gündeme gelen “ortaklık bozuluyor mu” tartışmalarını ‘fitne’ olarak değerlendirmiş, ortaklığın asla bozulmayacağı teminatını vermişti.
Hal böyleyken iktidarın, Bahçeli’nin taleplerini görmezden gelmesi eşyanın tabiatına aykırı bir tutum olacaktır. Kısacası MHP liderinin, AK Parti iktidarından çok fazla alacağı var.


