Duhok’ta Mazlum Abdi, İlham Ahmed sürprizi!
Dünyanın neresine giderseniz gidin, bir devletin gelişmesini, ayakta kalmasını ve ekonomik olarak kalkınmasını sağlayan temel kural değişmiyor: Adalet, hukuk, bağımsız yargı ve kuvvetler ayrılığı. Çünkü adalet işlerse yatırımcıda güven oluşur, ekonomi düzelir. Hukuk korunursa devlet güçlenir; yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığı tesis edildiğinde demokrasi nefes alır.
18 Kasım 2025’te, Irak Kürdistanı Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, Başbakan Masrur Barzani ve Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani’nin ev sahipliğinde Amerikan Üniversitesi’nde düzenlenen 6. Orta Doğu Barış ve Güvenlik Forumu’nu (MEPS2025) izlemek üzere Duhok’taydım. MEPS’in 2019’dan beri aralıksız Duhok’ta düzenlenmesi başlı başına anlamlı. Krizlerle anılan bölgede, altı yıldır Körfez’den gelen liderlerin, diplomatların ve uzmanların sadece sorunları değil, çözümleri tartışması, Duhok’u gerçek bir buluşma ve diyalog merkezine dönüştürürken dünyaya da “Biz sadece krizin içinde duran bir coğrafya değiliz; sorunlarımızı görüyor ve kalıcı çözümler üretmeye kararlıyız” mesajı veriyor.
***
MEPS’in daha ilk toplantıdan itibaren dünyanın dikkatini çekmesinin bir nedeni de yalnız konuşmacıların değil, dinleyicilerin dahi yüksek profilli olması. Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Ürdün’ün eski Başbakanı Bisher Khasawneh, Safeen Dizayee, Katar Dışişleri’nden Abdülaziz Al Horr, AB’nin Körfez Özel Temsilcisi Luigi Di Maio, Katar’dan Dr. Tarık M. Yousef, İran’dan Dr. Kayhan Bargezer gibi bölgesel diplomasinin kritik aktörleri salondaydı. Türkiye’den ise Ahmet Davutoğlu, AK Parti milletvekilleri Ferhat Nasıroğlu ve Zeki Korkutata, MÜSİAD Başkanı Burhan Özdemir, DEM Partili Cengiz Çandar ve Osman Baydemir konuşmacılar arasındaydı.
Forumun açılışında konuşan Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani, Irak’ta seçimlerin teknik olarak başarılı görünse de adalet ve temsil açısından derin sorunlar taşıdığını söyledi. Seçim yasasını “adaletsiz ve kusurlu” diye niteleyen Barzani, Irak’ın siyasal sürecinin ancak hukukun üstünlüğü, anayasal kurumların güçlendirilmesi ve federal mahkemenin acilen kurulması gibi adımlarla ilerleyebileceğini vurguladı. Anayasanın 92 ve 93. maddelerine atıf yaparak federal mahkemenin bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Forumun bu nedenle önemli olduğunu, burada üretilen önerilerin “karar vericilere” ulaşmasını beklediklerini söyledi. Sykes-Picot’nun 1916’da çizdiği sınırların bölgeye istikrar getirmediğini, bugünkü haritanın çöktüğünü, bunun sebebinin de yanlış temeller üzerine kurulmuş bir düzen olduğunu ifade ederken, konuşmasının merkezine adalet, hukuk devleti ve kurumsal reform perspektifini koydu. “Gelecek nesiller güzel bir hayatı hak ediyor; gençler bizim yaşadığımız zorlukları yaşamamalı” cümlesi ise konuşmasının en güçlü mesajlarındandı.
Barzani’den sonra söz alan Irak Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Dr. Faiq Zaidan, Irak’ın istikrarının sadece güvenliğe değil, “işleyen anayasal kurumlara ve iktidarın barışçıl el değişimine” bağlı olduğunu vurguladı. Yargı bağımsızlığının ve hukukun üstünlüğünün hem devletin bütünlüğü hem de yatırım ortamı ve ekonomik istikrar için vazgeçilmez olduğunu söyledi.
Bu yüzden yazının başında altını çizdim: Devletler pek çok şeyi hasıraltı edebilir, ama adalet ve hukuku yok saydıklarında ayakta kalamazlar. Kalkınmaya çalışan Kuzey Irak yönetiminin adalet, hukuk ve kuvvetler ayrılığı vurgusu bu nedenle boşa değil.
***
Forumun konuşmacıları arasında yer alan AK Partili Ferhat Nasıroğlu, Orta Doğu’nun artık krizlere refleksle tepki veren bir coğrafya olmaktan çıkıp “yönetilen kaostan yönetilen bağlantılılığa geçme” sorumluluğuyla yüzleşmesi gerektiğini söyledi. Bölgenin enerji hikâyesinin yeniden yazılmasını ise dönüşen potansiyelin en net göstergesi olarak tanımladı. “Dünya birbirinden uzaklaşırken bizim birbirimize yaklaşmamız gerekiyor” sözü özellikle dikkat çekiciydi. Barzani’nin de benzer şekilde, ülkeler arası ilişkilerle sınır komşularının ilişkilerinin aynı olmadığını; sınır ülkeleri arasında doğal bir “kardeşlik bağı” bulunduğunu söylemesi bu açıdan anlamlıydı.
***
Forumun tamamını takip etme niyetiyle Duhok’a gelmiştim. Ancak Neçirvan Barzani’nin gazetecilere, SDG Komutanı Mazlum Abdi ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Eş Başkanı İlham Ahmed’in forumda konuşma yapacaklarını söylemesi üzerine, 18 Kasım akşamı Türk heyetiyle birlikte Duhok’tan ayrılmak zorunda kaldım. Programda yer almayan bu iki ismin foruma dahil edilmesi tüm katılımcılar için sürprizdi. Özellikle MHP lideri Bahçeli’nin “gerekirse üç arkadaşımı alır İmralı’ya giderim” çıkışının ardından Mazlum Abdi’nin sahneye çıkacak olması dikkat çekiciydi. Ne var ki iki isim de Türkiye’de terörist olarak tanımlanıyor; üstelik Cumhur İttifakı’nın “Terörsüz Türkiye” açılımının konuşulduğu bir dönemde Nevşin Mengü’nün Salih Müslüm röportajı nedeniyle yargılanması da ortadayken, Davutoğlu ve AK Partili vekillerin bu oturumla aynı salonda bulunmak istemeyip forumdan ayrılması şaşırtıcı değildi.
Sanıyorum hem hala silah bırakmayan YPG’ye karşı Türkiye’nin hassasiyetini göstermek hem Şam rejiminin elini güçlendirmek istediler. Çünkü Suriye’de hala belirsizlik çok, zemin hâlâ çok kaygan.


