İslam ülkelerinin liderleri de acaba bir gün utanır mı?
İslam ülkelerinin içine düştüğü zillet halini tarif etmeye kelimeler yetmiyor artık…
21. yüzyılın Hitler’i Netanyahu Gazze’de insanlığı utanca boğan bir soykırım gerçekleştiriyor ama medeni dünyanın müstekbirleri, katliamdan hisse satın alabilmek için İsrail’deki “terör çetesi”nin önünde kuyruk oluşturuyorlar.
Talihsizliğe bakın ki demokratik dünya böyle bir zillet ortaklığı yaparken, İslam ülkesi liderleri daha da acınası bir görüntü sergiliyorlar.
Maalesef Türkiye dahil, Müslüman ülkelerin yöneticileri hamaset üretmekten ve sahte gözyaşı dökmekten başka bir şey yapmıyorlar.
Her ne kadar camilerde dua seansları, toplantılarda bolca Gazze mücahitliği yapılsa da bütün bunlar Müslüman dünyanın çaresizliğini gizlemeye yetmiyor.
Nitekim, 50’yi aşkın İslam ülkesinden temsilcilerin katıldığı Dünya Müslüman Alimler Birliği’nin İstanbul toplantısına katılan Filistinli alim Dr. Mervan Ebu Ras, toplantıda kitabın ortasından konuşarak Müslüman ülke liderlerini sert ifadelerle suçladı.
“Trump’ın ve diğer zalimlerin açık açık İsrail’e her türlü desteği verdiği bir tabloda; Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan, Malezya ve diğer Müslüman ülkelerin liderleri daha neyi bekliyorlar” diye soran Filistinli alim, “İslam ülkelerinin devlet başkanları bu manzara karşısında hiç mi utanmıyorlar” diyerek acı gerçeği hepimizin yüzüne açık açık haykırdı.
Hali hazırdaki manzara hiç umut vermiyor ama kim bilir belki bir gün Müslüman dünyanın yöneticileri de bu utancı bitirmek için bir adım atabilirler.
Elbette boş hayallere kapılmamak lazım, Müslüman ülkeler şu halleriyle İsrail’i durdurabilecek bir ekonomik güce sahip değiller, ayrıca savunma kapasiteleri de böyle bir kalkışmaya müsait değil.
50’nin üzerindeki Müslüman ülkenin, eğer gerçekten bu katliamı durdurmak ve en azından yüzyılın açlık tehlikesi içinde olan Gazze’deki insanlara yardım ulaştırmak gibi bir derdi varsa, hiç zaman kaybetmeden bir araya gelip bir güç birliği oluşturabilirler. Başta Körfez ülkeleri olmak üzere, bütün Müslüman ülkeler diplomatik imkanları zorlayarak böyle bir girişim başlatabilirler mesela…
Nasıl olsa Trump, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Türkiye’nin dostu!.. O sevgili dostları ve de katilin arkadaşına söyleyip bu meseleyi halletsinler… Bu dostlukları, Gazze’deki çocuklara bir dilim ekmek ve bir damla su götürmek için bugün değilse, başka ne zaman işe yarayacak ki…
Aslında biliyoruz ki Müslüman ülkelerin halklarının da bu vicdan yaralayan görüntüden içleri yanıyor. Ancak kabul edelim ki Müslüman ülkelerde gerçek anlamda hukuk yok, demokratik haklar yok, insan hakları yok ve doğal olarak sivil toplum da yok.
Haliyle sivil toplum olmayınca, iktidarların otoriter konforunu bozarak onları çözüme zorlayacak sivil bir güç de ortaya çıkamıyor. Sonunda çaresizce oturup bolca dua ediyoruz ve bizim beceriksizliğimizi görerek, haşa Allah’ın bizim yerimize gelip bütün işlerini düzeltmesini bekliyoruz.
Alın size bir örnek… Türkiye’deki ilahiyatçıları temsil eden İslam Alimleri Vakfı Başkanı Prof. Nasrullah Hacımüftüoğlu diyor ki: “Tüm ümmetimizi 28 Ağustos’ta Gazze için oruç tutup dua etmeye davet ediyoruz.”
Kuşkusuz duaya, oruca asla karşı değiliz, kesinlikle güzel bir çağrı. Ama bir gerçeği de hemen ifade etmek gerekiyor. Maalesef evimizde, camilerimizde konforumuzu hiç bozmadan sadece dua ederek Gazze’deki katliamı durduramıyoruz.
Ayrıca bugün dua ve oruç çağrısı yapan bu alimler vakfının, Gazze’de bebekler katledilirken ilk yedi ay boyunca İsrail’e giden ticaret gemilerine izin veren iktidara bir tek itiraz sesi yükselttiklerini duymadık. Halen Türkiye’den, Azerbaycan petrolü İsrail’e akmaya devam ediyor. Acaba alimlerimizin bu konuda söyleyecekleri bir sözü var mıdır, yoksa bu konuda da dua tavsiyesinde mi bulunacaklar?
Kısacası Müslüman toplumların hali pür melali ortada…
Galiba esas mesele şu; kendi halklarına özgürlüğü çok gören, haklarını-hukuklarını koruyamayan, adaletli olmayan, konuşanları, itiraz edenleri hapse atmakla övünen Müslüman ülke iktidarlarının Gazze’de katledilen insanların derdine çare olması ve onlar için dünyayı ayağa kaldırması alsa mümkün değildir.