Gazze ölürken gel de bayramdan bahis aç
Bir bayram daha geçti…” diye başlayan cümlenin peşine “… Gazze’de insanlık ölüyor ve ses çıkaran yok” desek uygun mu? Çok uygun. İki milyonu aşkın savunmasız insan ABD destekli İsrail’in soykırımına tabi tutuluyor ve böyle bir trajedide bile ses çıkmıyor. Batı başkentlerinde protestolar olmasa insanlık tümüyle başını kuma gömmüş açlıktan, susuzluktan, ilaçsızlıktan kırılan bir halkı görmeyecek. Ölüm yağdıran bombaların sesini de duymayacak.
İslam dünyası, Türkiye dahil sıradan demeçlerle bir buçuk seneyi doldurdu da bir adım atamadı. Filistin için iki üç ülkenin bir araya gelip dayanışma grubu kurması dahi mümkün olmadı. Yani, göstermelik de olsa bir masa tertip edilemedi.
Birleşmiş Milletler’in 75 yıldır Filistin için çalışan yardım kuruluşu UNRWA İsrail tarafından adım adım yok edildi. İslam dünyası hükümetleri, Gazze için hayati öneme sahip olan, bütün insani yardımları koordine eden ve en küçük sayıya kadar bütün mülteci trafiğinin hafızasına sahip bu örgütü bile ayakta tutamadı. Öylece baktılar. Daha ötesi yok…
Çaresiz bir halkın, beceriksiz ve eylemsiz kardeşleri boş lafla günleri geçiriyor. İsrail ile hiç işe yaramaz diplomatik ilişkiler devam ediyor, ticaret tam gaz sürüyor; hatta o uğursuz “İbrahim anlaşmaları” bile tıkır tıkır işliyor. Güya, Körfez emirleri dahil herkes ABD Başkanı ile dost ama birisi çıkıp “Dostum, şu katliamı durdur artık” diyemiyor. Büyük ticaret rakamları, anlat anlat bitmez stratejik önemler, dostluklar, kardeşlikler, ortaklıklar hepsi palavra…
Gazze’nin talihine bakar mısınız? Onlara ne insanlık fayda ediyor, ne Müslümanlık…
Yeryüzündeki kötülüklerin hepsi bundan ibaret değil ama “batsın bu dünya” demek için Gazze yetiyor da artıyor.
Bu mesele bize, geri kalmış, hukuk ve demokrasisi gelişmemiş, teknoloji üretememiş, insan haklarından ve sivil toplum gücünden nasipsiz koskoca bir coğrafyanın iflasını anlatıyor. İsrail vahşi, Amerika vicdansız, Avrupa kalpsiz ama bu kötülük; iki milyarlık İslam dünyasının Gazze’yi koruyamaması, orayı koruyacak bir mekanizma geliştirememesini izah edemiyor. İslam memleketlerinin dünya için değersiz oluşunu asla anlatamıyor.
İslam ülkelerinin dünya için önemsizliği, bir kıymet ifade etmiyor oluşu ve bu yüzden pazarlık gücüne sahip olamaması gerçeği, Gazze gerçeğinin arkasındaki başka bir dramdır. O kadar büyük dram ki, sözde ticareti kesen ülkeler arka kapıdan işlerine bakmaya devam edebiliyor ve bunu herkes biliyor. En başta da İsrail ve ABD… Üç kuruşluk kardan vazgeçmeyen ülkeleri kim ciddiye alır da yapacağı katliamı yapmaktan geri durur.
Peki, gerçek ve bağımsız sivil toplum örgütlerinin olmadığı, özgür basının hiç olmadığı İslam dünyasın hükümetlerini kendi içlerinde kim eleştirebilir? Avrupa hükümetleri İsrail’e verdikleri destek yahut suskunlukları yüzünden hergün ağır protestolara muhatapken, Gazze için en ziyade adım atması gereken hükümetlerin hamasetle vakit geçirmelerine hangi İslam halkları itiraz edebilir? Eleştirmiyorlar ve itiraz etmiyorlar zaten…
Suskun hükümetler, suskunluğa mahkum toplumlar ve hergün biraz daha ölmekte olan Gazze. Kendi halklarına Gazze üzerinden hamaset anlatan, halkları yerine kendileri slogan atan hükümetler.
İslam dünyası sokakları Avrupa başkentleri kadar bile ayağa kalkmıyorsa, ABD ve İsrail, bu dünyanın tepkisini nasıl ciddiye alır?
İslam dünyası tarihin en çaresiz ve utanılası anlarından birini yaşıyor.
Gazze ölürken gel de Kurban Bayramı’nı kutla... Gel de tebessüm et... Gel de Gazze’yi yalnız bırakan tarihi beceriksizliğime ağlama…