
Filistin'i Tanıyan Dört Avrupa Ülkesinden BM’ye Çağrı
.
Dört devletin Dışişleri Bakanlıklarından yapılan ortak yazılı açıklamada, "İki devletli çözümün uygulanmasına yönelik uluslararası bağlılığı ve yalnızca uluslararası alanda tanınan sınırları olan, Gazze ve Batı Şeria'yı kapsayan, başkenti Doğu Kudüs olan, yaşayabilir ve bütün bir Filistin Devleti'nin, hem Filistin hem de İsrail halkının meşru ulusal özlemlerini, barış ve güvenlik ihtiyaçlarını tam anlamıyla karşılayabileceği ilkesine olan bağlılığımızı yineleriz." ifadesi yer aldı.
İspanya, İrlanda, Norveç ve Slovenya, gösterdikleri kararlılığın, "Gazze'deki çatışmayı çevreleyen uluslararası dinamikler üzerinde yadsınamaz bir etkisi olduğunu ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesine ivme kazandırdığını" savundu.
Birleşmiş Milletlerde (BM) Eylül 2024'te uluslararası toplumun, "İki Devletli Çözümü Uygulamak İçin Küresel Ortaklık" kurulması konusunda mutabakata vardığı hatırlatılan açıklamada, şöyle devam edildi:
"Birleşmiş Milletler himayesinde ve Fransa ile Suudi Arabistan'ın eş başkanlığında 17 Haziran 2025 tarihinde gerçekleştirilecek BM'deki Yüksek Düzeyli Konferans'ın, yalnızca mümkün olan en üst düzeyde uluslararası meşruiyete sahip bir fırsat değil, aynı zamanda iki devletli çözümün nihai olarak hayata geçirilmesi için uygun bir çerçeveyi de temsil ettiğine inanıyoruz."
Geçen hafta sonu Madrid'de yapılan ve aralarında Türkiye'nin de olduğu 20 ülkenin katıldığı toplantıya da atıfta bulunulan açıklamada, "Filistin Devleti'ni tanımanın, iki devletli çözümün hayata geçirilmesi yolunda atılmış bir adım olduğunu hatırlatıyor ve uluslararası toplumun tüm üyelerini, Filistin ve İsrail'i henüz tanımamış olanların da bunu gerçekleştirmesi için gerekli adımları atmaya, Filistin'in Birleşmiş Milletlere tam üye olarak kabul edilmesini sağlamaya ve taraflar arasında Filistin ile İsrail arasında karşılıklı tanımayı içeren bir anlaşmaya destek vermeye çağırıyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Açıklamanın altında imzası olan dört ülke, "Bölgeye barışı getirmek tarafların elindedir ancak uluslararası toplumun, sahadaki şiddet ve yıkım döngüsünü yaratan bu mevcut dinamiği değiştirme yükümlülüğü bulunmaktadır." görüşünü savundu.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.