Bugün seçim olsa kime oy verirdiniz
Kamuoyu araştırmaları yapan kuruluşların isimlerini genellikle seçim döneminde yaptıkları anketler dolayısıyla işitiyoruz. Ancak ciddi kuruluşlar, işleri gereği, her dönemde kamuoyu yoklamaları yapmaya devam ediyorlar. Bunlardan bir kısmı yalnızca seçim dönemlerinde siyasi anketler yapıyor, çünkü müşterilerinden o zaman bu alanda sipariş alıyorlar. Ancak bir kısım şirketler diğer işlerinin yanında seçmenin nabzını tutma işini de yıl boyunca sürdürüyorlar.
Bizim ülkemizde siyasi gündem hiç soğumadığı için sürekli dalgalanmalar görülüyor anketlerde de. Bir bu yüzden bir de sık sık hoşumuza gitmeyen sonuçlarla karşılaştığımız için anketlere karşı kuşkucu yaklaşma temayülü içindeyiz çoğumuz. Oysa işlerini ciddiyetle yapan kamuoyu araştırma şirketlerinin ortaya çıkardığı veriler başta siyasetçiler olmak üzere gelecek projeksiyonu kurma ihtiyacı duyan herkes için çok değerli.
“Bugün seçim olsa oyunuzu hangi partiye verirdiniz” sorusuna verilen cevaplarda aydan aya görülen değişimlerin siyasi ve sosyal sahadaki hangi gelişmelerin etkisini yansıttığını bilmek önemli değil mi?
Anketten seçim sonucunu önceden bildirmesini bekliyorsanız, yapılacak bir şey yok. Ama toplumdaki eğilimlerin yönünü görmek istiyorsanız güvenilir kuruluşların belirli metodolojileri izleyerek gerçekleştirdiği araştırmalara bakmanızda fayda var.
Bu özelliklere sahip birkaç farklı anket şirketinin son aylarda gerçekleştirdiği araştırmalara göz atınca benzer ve yakın verilerin oluşturduğu ortak bir tablo görebiliyorsunuz. Buna göre, vatandaşın en büyük şikayeti ekonomi yönetimiyle ilgili. En önemli sorun olarak çok büyük (yüzde yetmişler civarında) bir kitle hayat pahalılığını işaret ediyor.
Bunun dışındaki sorunların en büyüğü olan yargı/ hukuk/ adalet konusu ancak belirli zamanlarda yüzde onlar bandında yer alabiliyor. Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarına yönelik yargı operasyonu çoğunluğun tasvibini alamamış görünüyor. AK Parti ve MHP seçmenin hatırı sayılır bir bölümü de dahil olmak üzere vatandaşların büyük bölümü ileri sürülen suçlamaların inandırıcı olmadığı görüşünde. Buna rağmen adalet konusunun “en önemli sorun” olarak aldığı oyun düşüklüğü dikkat çekici olmalı.
Benzer şekilde, hükümetin çözüm süreci açılımına büyük çoğunluk destek veriyor, karşı çıkan çok az. Bununla beraber, ülkenin en önemli sorunu nedir diye sorulduğunda terör belası veya Kürt meselesi diye cevap veren çok küçük bir azınlık var yalnızca.
Anket sonuçlarından iktidar partisi ile ana muhalefet partisinin başa baş sürdürdüğü bir yarış görüntüsü de çıkıyor. Geçen seneki yerel seçimden bu yana iktidar cephesindeki oy erimesinin sonucu olarak CHP çoktandır birinci parti durumunda. Konjonktüre göre AK Parti’nin birinciliği geri aldığı aylar oluyorsa da CHP geçmiş yıllara göre sandık avantajına sahip taraf.
Ne var ki ülkenin sorunlarını CHP çözer anlayışının toplum kesimlerinde yeterince yaygınlaşmadığı da anketlerin ortaya çıkardığı bir gerçek. Asal Araştırma’nın en son anketinde sorulan "Türkiye'nin sorunlarını hangi siyasi parti çözebilir?" sorusuna vatandaşın yüzde 35’i “Hiçbiri çözemez” cevabını vermiş. Yüzde 26 ise “Çözse çözse yine AK Parti çözer” fikrindeymiş. CHP diyenlerin oranı yüzde 17.
CHP’liler bu anketi görünce kızmak yerine ciddiye alıp meselenin ne olduğunu anlamaya çalışmak zorundalar. Artık iktidara talip bir parti olarak, çoktandır üzerlerine yapışmış durumdaki bu algı etiketinden nasıl kurtulabileceklerini arayıp bulmak zorundalar.
Keza iktidar mensupları da “Hangi anketçiymiş oylarımızı bu kadar aşağılarda gösteren!” diye öfke saçmak yerine “Vatandaşı nasıl memnun ederiz ki tekrar oyunu alabilelim” diye düşünmeliler.
Ne var ki iktidar partisine sorunları çözerek vatandaşın oyunu geri almaya çalışmaktansa siyaset mühendisliği işleriyle uğraşarak iktidarda kalmayı temin etme arayışları daha cazip geliyor. Üstelik bu siyaset mühendisliği girişimleri her defasında daha fazla oy kaybına sebep olduğu halde. İstanbul’daki belediye seçiminin iptaline gösterilen tepki ortada olduğu halde 19 Mart sürecinin başlatılması galiba biraz da toplumdaki eğilimleri yeterince izleyemiyor olmaktan kaynaklanan bir tutum