1. YAZARLAR

  2. Ahmet Taşgetiren

  3. Bir başka fotoğraf önerisi
Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Bir başka fotoğraf önerisi

A+A-

“malum” fotoğrafın mesajı Cumhurbaşkanı’nın anayasada ifadesini bulan “milletin birliğini temsil” niteliği çerçevesinde parti liderleri ile dostane bir buluşmasını mı ifade ediyordu?

Bu değil tabii ki. Belki o mesajın verilmesi de arzu edilenler arasındaydı ama, daha çok, Ana Muhalefet Partisi’nin Erdoğan’a saygıyı sergileyen bir davranışta bulunmamak için açılışa katılmamasına tepki niteliğindeydi. “Bak Özgür Özel, sen katılmadın ama ben bütün liderleri toplardım” türünden bir tavır.

Bu hesap liderlere bildirilmediği için de, sonrasında Meclis Başkanı tarafından bir tür “oyuna getirilmişlik” duygusu oluştu.

Aslında bir Cumhurbaşkanı’nın ülke meseleleri etrafında parti liderleri ile bir araya gelmesinden daha tabii bir şey olmamalı. Ama bizde Cumhurbaşkanı “parti lideri” olduğu ve Cumhurbaşkanı hüviyeti ile parti lideri hüviyetinin hangisi daha önde sorusu sağlıklı cevaplanamadığı, belki daha da çok “parti lideri” hüviyeti öne çıktığı için, parti liderleri ile Erdoğan arasında “saygı” ilişkisi gelişemiyor. Erdoğan’ın yıllarca beraber çalıştığı, diyelim Davutoğlu ve Babacan’a karşı uyguladığı mesafe, son buluşma ile örtülmüş olmuyor.

Neyse o fotoğrafın “siyasi hesap boyutu” üzerine yeterince yazıldı.

Ben burada bir başka fotoğraf önerisinde bulunacağım.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı’nın herkese eşit mesafede olma yaklaşımı içinde” en azından Meclis’te grubu bulunan partilerin liderlerine bir davette bulunsun. “Gelin her şeyi konuşalım. Herkes eteğindeki taşları döksün. Sorunları konuşalım. Çözüm önerilerini konuşalım.”

Çok tabii olan bu değil mi?

31 Mart 2024’te, seçimler sonuçlandığında Erdoğan, partisinin ikinciliğe düşmüş olduğunu kabulle “normalleşme”den bahsetmişti, seçimden birinci çıkan partinin lideri olarak Özgür Özel de “Evet normalleşelim” diye karşılamıştı.

Aradan geçen sürede normalleşmenin çok uzağına düşüldü. Ana Muhalefetin kazandığı belediyelere karşı operasyonlar yapılıyor, Ana Muhalefet de halkı meydanlara çağırıyor. 59 yerde on binlerin katıldığı ve iktidarın uygulamalarına karşı yoğunluklu olarak “öfke”nin seslendirildiği mitingler yapıldı.

Ana Muhalefetin Erdoğan’a saygı sergilememek için Meclis’e gelmekten kaçınışı, bu sürecin sonucu.

Türkiye’nin yeni bir fotoğrafa ihtiyacı var, kuşkusuz. Evet Cumhurbaşkanı Erdoğan davet etsin liderleri, hem de Beştepe’ye, “Gelin her şeyi konuşalım” desin.

Hangi her şey?

Herhalde o masaya, “Yargıya güvenin yerlerde sürünüyor olması” gelecektir. CHP’li belediyelere yönelik yargı operasyonları “Belediyelerde temiz eller operasyonu”nu ifade ediyorsa, o masaya, Ak Partili belediyelerde olan bitenler, “Metal yorgunluğu” gerekçesiyle başkanları görevden alınan belediyeler gelecektir. “Muhaliflere düşman hukuku uygulanıyor” söylemi gelecektir. AİHM kararlarına rağmen insanların neden hâlâ cezaevlerinde tutulduğu gelecektir. Uzun tutukluluk, tutukluluğun cezalandırma niteliğine bürünmesi, lekelenmeme hakkının ihlâl edilmesi gelecektir. Önüne gelene “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile tutuklamalar gelecektir. Yargının siyasallaşması gelecektir. Özgür Özel, bırakın, Akın Gürlek ile ilgili düşüncelerini, yargının siyasallaşması iddialarını bir de Cumhurbaşkanı’nın oluşturduğu masada söylesin.

O masada dış politika da konuşulsun, ekonomi de… Bahçeli’nin “Öcalan çağrısı” ile başlayan süreç de…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Trump ile dostluk ilişkileri” de… ABD Büyükelçisi’nin saçma “meşruiyet” iddiası da… “Trump’la beş dakika görüşmek için yalvarıyorlar” söylemi de…

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, tek başına Cumhurbaşkanına müthiş yetkiler veriyor ve “muhalefetle diyalogsuzluk” Cumhurbaşkanı’nı bir yandan sınırsız bir güç ile baş başa bırakırken diğer yandan da her tek adam sisteminde olduğu gibi yönetimi her türlü “şantaj”a açık hale getiriyor. Sağlıklı bir düzende ülkeyi yöneten-ler, bütün dış ilişkilerde muhalefetin itirazlarını kendi pazarlık güçlerine dahil ederler. Bir “Trump dostum” söylemi var bir de “Ülkemde size dostluğumu savunamam” demek var. Hangisi daha garantili?

Yılda iki kere yapılacak böyle bir toplantı, Cumhurbaşkanı’nı – yöneticiyi, ikinci toplantıya daha hazırlıklı gelmeye, eleştirilen alanlarda iyileşme yapmaya sevk eder, muhalefeti de meydanlarda hırçın söylemlerde bulunmaktan alıkoyar.

Ama böyle bir şey olur mu? Sanıyorum ki olmaz.

Türkiye’de siyaset gerilim ve kamplaşma üzerine kurulu. Kitleler de buna göre biçimlenmiş durumda.

O tür fotoğraflar, siyasi kurnazlığı sembolize ediyor sadece. “Yönetişim”e gelinmedi henüz. O fotoğrafta bir mizansen ile Cumhurbaşkanı’nın etrafına oturtulanların ülke yönetimine çok ciddi eleştirilerinin bulunduğu biliniyor. Konuşuldu mu orda, yok. Tebessümlerin tamamı formalite… Biraz da “Ne oynanıyor burda?” merakının sonucu? Yapmayın Allah aşkına böyle gariplikleri.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.