1. YAZARLAR

  2. Oral Çalışlar

  3. Barışta öncü ülke: Türkiye
Oral Çalışlar

Oral Çalışlar

Barışta öncü ülke: Türkiye

A+A-

İmralı’dan dönen DEM Parti heyeti, silahların nasıl bırakılacağının çok ötesinde bir misyonla görüşmeleri sürdürecek gibi görünüyor. Çözüm yolunda atılacak adımlar, Türkiye’nin dünyada sınıf atlamasını sağlayabilir mi? Kürt meselesinin esası ve çözümü Kürt’ün Kürt olduğunu kabul etmekten ibarettir. Türkiye’yi yöneten irade yıllarca Kürtlerin aslında Türk olduğunu kanıtlamaya uğraştı.

Kürt sözcüğünün kendisi bile yasa dışı sayıldı. Üniversitelerde “Kürtler Türktür” şeklinde doktora tezleri yazdırıldı. Bu tezlerle profesörler yetiştirildi. Dünya akademilerinin gözünde prestijimiz, bilimsel inandırıcılığımız, sarsıntı geçirdi. Şimdi bir sayfa açılıyor. Sayfanın açılmasını sağlayanlardan MHP lideri Devlet Bahçeli bu meselenin bir kimlik meselesi olduğunu üzerine basarak vurguluyor.

Onun bu vurgusu, Türk-Kürt kardeşliğini ve eşitliğini de içeren bir vurgu. Bahçeli şunu tüm açıklık ve içtenliğiyle söylüyor: “Kürtler kardeşimizdir, milletimizin eşit ve onurlu mensuplarıdır.” Peki genel siyasi irade bunu benimser mi? Uzun yıllar, “Bakın Kürt olan istediği gibi yükselip devletin yöneticisi olabiliyor. Vali de oluyor general de” söylemi kullanıldı. Bunu Kürtlere söylediğimizde hafif gülümseyerek şu karşılığı veriyorlar: “Evet Vali olabiliyoruz, her şey olabiliyoruz ama Kürt olamıyoruz.”

Meselenin özü, onları Kürt olarak görmek, haklarını hukuklarını tanımak, eşit vatandaşlar statüsünde algılamak… Örneğin anadillerini korumaları ve geliştirmeleri noktasında, devletin onlara sahip çıkması ve destek vermesi… Bir aksilik olmazsa önümüzdeki demokratikleşme süreci içinde bütün bu konular gündeme gelecek ve özgürlükçü bir yaklaşım içinde mesele halledilecek.

En azından benim olumlu ve iyimser beklentilerim bu yönde gelişiyor. Bir toplumu büyük yapan, “öteki”lere karşı tutumu, “öteki”leri anlayabilmesi ve dolayısıyla da barışı yaşayıp yaşatabilmesidir. PKK’nın silah bırakma kararını uygulamaya koyacağı gün, orada olmak isterdim. 41 derece sıcak bana fazla geldi. Bir devrin kapandığını gözlerimle görmek istedim. Bizim kuşak, “silahlı mücadele”ye aşırı anlam yüklemiş bir kuşak. O günlerde patlayan ilk silahlardan işte bugüne kadar gelindi.

Önceki ve Sonraki Yazılar