Ateşkesin uygulama aşamasında çıkarılan zorluklar
Geçen haftaki yazılarımızda Aksa Tufanı’nın ikinci yıl dönümü münasebetiyle iki yıllık sürecin genel bir değerlendirmesini yapmayı tercih ettiğimizden sağlanan ateşkesle ilgili kanaat ve tespitlerimizi aktarmayı bu haftaki yazılarımıza bırakmıştık. Ancak bu hafta da ateşkesle ilgili gelişmelerin başından değil, daha sıcak ve zihinlerde oluşabileceğini sandığımız soruların cevaplandırılması açısından daha öncelikli olması itibariyle sonundan başlamak zorundayız.
Ateşkes ve işgal güçlerinin aşamalı da olsa Gazze’den çekilmeyi kabul etmek zorunda kalmaları elbette müspettir. Bu süreçte arabulucular arasına Türkiye’nin de dahil olması ise tamamen Filistin’in yararınadır.
Ancak ateşkesin uygulanmasında siyonistler yine zorluklar çıkarıyor ve ciddi ihlaller gerçekleştiriyorlar.
Burada en başta ölen esirlerin cenazelerinin teslimi konusunda siyonist işgalcilerin nasıl sinsilik yaptıklarına ve oyun oynadıklarına dikkat çekmek istiyoruz.
Her şeyden önce işgalcilerin, cenazelerin tümünün teslim edilmemesini bahane ederek ateşkes şartlarını yerine getirmeme konusunda kendilerine gerekçe oluşturmaya kalkışmaları tam bir sahtekârlıktır.
Başta şunu belirtelim ki, işgalcilerin esirlerinin de birçoğunun cesetleri enkaz altındadır. Bunu siyonist katiller kendileri de biliyor ve bazı yetkili isimleri zaten itiraf etti. Çünkü bunların hiçbirini direnişçiler öldürmedi. Tamamı işgalcilerin saldırılarında öldürüldü ve birçoğu enkaz altında kaldı. İşgalci katiller ise bu enkazların kaldırılmasını ve altlarındaki cesetlerin çıkarılmasını büyük ölçüde engellediler.
Ölen siyonist esirlerin tümünün cesetlerinin teslim edilebilmesi için enkaz altından çıkarılmaları gerekiyor ki bu da zaman alacak bir iştir. Çünkü iki yıldır uygulanan katı ablukadan dolayı Filistinlilerin ellerinde enkazların kaldırılmasında kullanılacak yeterli sayıda araç bulunmuyor. Ateşkesten sonra da çok az sayıda araç sokuldu.
Şimdi esirlerin öldürüldüğü noktaların tespiti, oralardaki enkazların kaldırılması ve cesetlerin çıkarılıp işgalcilere teslim edilmesi için çalışmalar sürüyor. Bunun epey bir zaman alacağı tahmin edildiği halde işgalci katiller bu süreyi ateşkesin şartlarına gereği gibi uymamak için gerekçe oluşturmak amacıyla hilebazlık yapıyorlar.
İkinci olarak ateşkes anlaşmasına göre cenazelerin teslimi karşılıklı olacak. İşgalcilerden bir esir cenazesine karşılık işgal güçleri de Filistinli şehitlerden 15 kişinin cenazesini teslim edecekler. 13 Ekim Pazartesi akşamı Hamas’ın askeri kanadı durumundaki Kassam Tugayları, işgalci esirlerden dört tanesinin cenazesini teslim etti. Ayrıca bunların isim listesini de verdi ve işgal yönetimi yetkilileri isimlerin tuttuğunu bizzat kendileri itiraf ettiler.
Ama işgal güçleri bunlara karşılık ertesi sabah sadece 45 şehidin cenazesini teslim etti. Üstelik bunların isim listesini de vermediler. Oysa Filistinlilerin hâlen 10 bin civarında kaybı var. Bunların enkaz altında mı yoksa siyonistler tarafından kaçırılmış mı olduğu kesin bir şekilde bilinmiyor. Dolayısıyla verilen cenazelerin kimlere ait olduğunun tespit edilmesi için ayrıca bir çalışma yapılması gerekiyor. Bunu da cenazeleri teslim alan Uluslararası Kızılhaç Komitesi yapıyor ve bizim bu yazıyı yazmamızdan önce sadece üç cenazenin kimliğinin tespit edildiği açıklanmıştı.
İşgal rejimi tarafından şehit edilen Filistinliler, askeri operasyonlarda değil işkence ya da kötü muamele yüzünden hayatlarını kaybettiklerinden onların hepsinin isimleri biliniyor ve enkaz altından çıkarılmaları gerekmediği için derhal teslim edilmeleri imkanı var. Ama işgal rejimi hem isim listesi vermeyerek Filistin tarafını zor durumda bırakmak, hem de sayı konusundaki ittifaka bağlı kalmayıp eksik sayıda cenaze verirken, Filistinlilerin şarta uyulmasını istedikleri zaman da onları şartlara uymamakla suçlayarak dünya kamuoyunu yanıltmaya ve anlaşmanın gereklerini yerine getirmeme konusunda kendilerine malzeme çıkarmaya çalışıyorlar.