Yıllarca süren ambargo ve tehditlerden sonra Amerika dün gece İran’ın nükleer tesislerini vurdu.

Dün gece vurulan, sadece İran ve İran’ın nükleer tesisleri değildi ve dün gece sadece İran’a mesaj verilmedi.

Öncülüğünü Amerika’nın ve militanlığını İsrail’in yaptığı Batı dünyası ve onun hegemonik gücü için İslam dünyasındaki en büyük tehdit ve tehlike, İslam alemine Batı tarafından yöneltilen tehditlere karşı caydırıcı ve Batı cenahından gelecek saldırılara karşı cezalandırıcı olma iradesi, bu iradenin iktidar olması ve bu iradeyi hayata geçirebilecek araçlara sahip olma çabası ve hatta ihtimalidir.

Amerika öncülüğündeki Batının İran ile kırk beş yıllık sorununun özünü, Batı hegemonyasına fiilen itiraz eden iradenin İran’da iktidar olmasıdır. İran’ın nisbeten cezalandırıcı konvansiyonel silah edinmesinin yanında zayıf da olsa caydırıcı nükleer silah edinme  ihtimaline imkan tanıyan nükleer teknolojiye erişmesi, İran’ın Batı nezdindeki tehlikesini katmerleştirdi.

İslam dünyasının Batı hegemonyasına karşı koruma iradesine sahip herhangi bir İslam ülkesinin cezalandırıcı ve caydırıcı silahlara sahip olması bir yana, sahip olma ihtimali bile Batı tarafından o ülkeye savaş açılmasına ve savaş ile zayıflatılıp durdurulamazsa rejiminin yıkılması için harekete geçilmesine yeter.

Amerika’nın İran ile yıllardır süren düşmanlığının, 13 Haziran 2025’te İsrail’in başlattığı saldırıların, bu saldırılarda on üç bilim insanının evinde ailesinin yanında veya ailesiyle birlikte şehit edilmesinin ve arkasından 22 Haziran’da Amerika’nın nükleer tesisleri vurmasının asıl nedeni, Batı hegemonyası karşısında duran İran’ın nükleer teknolojiye sahip olmasıdır. Çünkü nükleer teknolojiye sahip olmaları, onların nükleer silaha sahip olma ihtimalini doğurmaktadır. İşte bu ihtimal, Amerika açısından saldırı ve savaş için yeterli bir gerekçedir.

Amerika’nın İran’a saldırısı ve İran’a verdiği mesaj, İslam dünyasında Batı hegemonyası karşısında durmak isteyen her ülkeye verilmiş bir mesajdır: Caydırıcı ve cezalandırıcı vasfı kazanma ihtimaliniz dahi cezalandırılmanız için yeterlidir. 

Bugün İran’ın cezalandırılmasına dahili ihtilaflarımız nedeniyle seyirci kalan İslam ülkelerinden her biri, yarın Batı dayatmasına karşı caydırıcı güç olmaya yöneldiğinde benzer saldırıya maruz, dahili ihtilaflarımız sebebiyle de yalnız kalır.

Her birimizin tek tek aynı kaderi paylaşmamasının yolu, küresel güçlerin herhangi birimize karşı orman kanunlarını uyguladığında hiçbirimizin sessiz durmaması, hepimizin birlikte hareket etmesi ve ortak bir güç oluşturmasıdır.

Ufkumuz Editöryal