1. YAZARLAR

  2. Yusuf Ziya Cömert

  3. Türkiye otobüsünün arka koltukları
Yusuf Ziya Cömert

Yusuf Ziya Cömert

Türkiye otobüsünün arka koltukları

A+A-

Türkiye’nin doğusu ve güneydoğusu yolcu otobüslerinin arka koltukları gibi.

Otobüsün önü ve arkası olur. Devletin önü arkası olur mu?

Olmasa daha iyi, ama ülkemizin doğusunun gördüğü muamele böyle.

Yolu doğuya düşen batıya dönmenin çaresini arıyor.

Hemen bütün memuriyetlerde ‘şark hizmeti’ bir an önce tamamlanması istenen bir yükümlülük.

Bayrağımızın dalgalandığı her yer vatandır diyenler için de öyle midir?

Hemen hemen.

Makul sebepleri de var bunun.

Tarihsel olarak Türkiye’nin yönü, tabii istikameti batıya doğrudur.

Avrupa, ülkemizin batısındadır.

Deniz de batısında.

(Karadeniz’in doğusunda deniz var. Ama Doğu Karadeniz’in diğer doğu şehirlerine göre biraz pencere kenarı olarak görüldüğü söylenebilir.)

Batı Anadolu’nun iklimi de Doğu’ya göre daha mutedildir.

Doğu’nun otobüslerin arka koltuklarına benzemesinin makul olmayan sebepleri de var.

Devlet ya da devletin idarecileri adil davranmamışlar.

Batı’yı daha çok imar etmişler.

Bu adaletsiz muamele, etnik köklerinden bağımsız olarak o tarafların insanını da hırpalamış.

Bağımsız olarak dediğim şey herkesi kapsıyor. Ama mağduriyetin sadece Kürtleri etkilediği durumlar da olmuş.

Kuyumcu terazisiyle tartmıyorum, birkaç gram eksik, birkaç gram fazla demiş olabilirim.

Genel manzara kabaca böyle.

Bunların üstüne terörü ilave ettiğiniz zaman durum daha feci bir hale geliyor.

MHP lideri Bahçeli’nin aldığı ve başka hiç kimsenin alamayacağı tarihi inisiyatifle terör faktörünün izalesi için çok önemli bir fırsat doğdu.

Taraflar gereken ihtimamı, hassasiyeti esirgemezse daha insani, daha medeni bir ülkenin vatandaşları olmamız ihtimal dahilinde.

İnsanlarımız daha mutlu, daha eşit olabilir.

Hiç olmazsa şimdikinden daha mutlu.

Neyimiz eksik diye homurdananlar mı var?

Homurdananlar devam etsin, eksiği olanlar neyin eksik olduğunu biliyor.

Nüfus kağıdında doğum yeri Şırnak veya Yüksekova yazanların polis kontrollerinde eskisi kadar tedirgin olmaması bile çok kıymetlidir.

Mesela DEM’li siyasetçiler, daha özgür, daha bağımsız, tepelerinde PKK gölgesi ya da devlet sopası olmadan siyaset yapabileceklerse eğer bundan böyle, bu da çok kıymetlidir.

DEM’li olmayan siyasetçiler, siyasi kurumlar, DEM’lilere başka ülkenin siyasetçisiymiş gibi davranmayacaklarsa artık, bu da çok kıymetli.

Terörün bitmesi, memleketin doğusuyla batısı arasındaki bayındırlık farkını ortadan kaldırır mı?

Tamamen kaldırmasa da çok faydası olur.

Birkaç yıldır terör aktivitesinin azalması bile, dağları, yaylaları şenlendirdi, şehirleri güzelleştirdi.

Bir gün, 20 yıl kadar önce, Batman havaalanının dışında otobüs bekliyorum.

Yanımda bekleyen bir Batmanlı var.

Sordu bana, “Ne iş yapıyorsun?”

“Gazeteciyim” dedim.

“Ben bu ğazetecilerin cesaretine hayranım” dedi.

Artık cesarete ihtiyaç kalmaz, Diyarbakır, Van, Mardin ve doğudaki diğer şehirlerimiz, çok güzel şehirler, Diyarbakır Lüksemburg’dan daha ziyade görülmeye değerdir, insanlar huzur içinde gider, dolaşır.

İnsanlarımızın yıkık, yaralı tarafı onarılır, belki şifa bulur.

Bize 40 yıldır büyük acılar çektiren ağır bir yaramızın şifa bulması memleketteki demokrasi kalitesini de yükseltir mi?

Yükseltse iyi olur.

Bugünlerde sanki o kadar müsait değiliz.

Rüzgarlar sert esiyor.

Toplumun demokrasi algısı irtifa kaybediyor.

Sadece algısı mı?

Demokrasinin kendisi de.

Neden?

Cumhurbaşkanı Erdoğan DEM’in etrafındaki gerilimi bir cerrahi müdahaleyle CHP’ye nakledince memleketin ateşi çıktı tansiyonu yükseldi.

Çözüm sürecine alakası bile orta şekerli. Tam odaklanamıyor.

Şifa bulmamız zaman alır belki, ama er geç faydasını görürüz.

Önceki ve Sonraki Yazılar