ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın (CIA) Venezuela'da gizli operasyonlar yürütmesi için yetki verdiğine dair iddiaları doğruladı.

ABD ordusu, son haftalarda Karayipler'de uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı iddia edilen teknelere karşı bir dizi saldırı gerçekleştirdi ve eylül ayı başından bu yana 27 kişinin ölümüne neden oldu. Bu teknelerin dördü Venezuela'dan geliyordu.

Trump çarşamba akşamı Oval Ofis'te yaptığı açıklamada, “İki sebepten dolayı yetki verdim. Birincisi, hapishanelerini Amerika Birleşik Devletleri'ne boşalttılar,” dedi.

“Diğer şey ise uyuşturucular. Venezuela'dan çok sayıda uyuşturucu geliyor ve bu uyuşturucuların çoğu deniz yoluyla geliyor.”

Trump, yönetiminin bölgedeki daha fazla saldırıyı değerlendirirken “kara operasyonlarını” incelediğini, ancak CIA'in Başkan Nicolas Maduro'ya karşı harekete geçme yetkisine sahip olup olmadığını belirtmekten kaçındığını söyledi.

Bu olağandışı doğrulama, The New York Times'ın CIA'in Venezuela'da gizli operasyonlar yürütmek için yetkilendirildiğini yayımlamasının ardından geldi.

Maduro'dan tepki

Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro çarşamba günü CIA'in dünya genelindeki çeşitli çatışmalardaki geçmişini eleştirdi ve barış çağrısında bulundu.

Maduro, Venezuela'daki çeşitli siyasi, ekonomik, akademik ve kültürel kesimlerden temsilcilerden oluşan Ulusal Egemenlik ve Barış Konseyi'nin televizyon yayınına katıldı.

CIA'i eleştirerek, ajansa dair geçmişteki iddiaları hatırlattı: “Afganistan, Irak, Libya ve benzeri başarısız ebedi savaşlarda (darbe) değişikliklere hayır.”

“CIA darbelerine daha ne kadar devam edecek? Latin Amerika onları istemiyor, onlara ihtiyaç duymuyor ve onları reddediyor,” dedi.

Ayrıca, Venezuela Dışişleri Bakanlığı, bir açıklamasında, ABD Başkanı'nın Venezuela'nın barış ve istikrarına karşı operasyonları yetkilendirdiğini kamuoyuna açıklayan “savaş yanlısı ve çılgınca açıklamalarını” kınadı.

Dışişleri Bakanı Yvan Gil'in Telegram kanalında yayınladığı açıklamada, “Bu benzeri görülmemiş açıklama, uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler Şartı'nın çok ciddi bir ihlalini teşkil ediyor ve ülkeleri bu açıkça ölçüsüz ve akıl almaz açıklamaları kınamaya zorunlu kılıyor,” dedi.