
Trendyol’da ‘Beyaz Toros’ t-shirt satışına suç duyurusu yapıldı
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde faili meçhul cinayetlerin sembolü haline gelen “Beyaz Toros” ifadesinin tişörtlere basılması ve bu tişörtlerin de online alışveriş platformlarında satışa sunulması sosyal medyada tepki topladı.
Online satış platformları Trendyol ve Hepsiburada bir zamanlar faili meçhul cinayetlerin sembolü olan “Beyaz Toros” baskılı tişörtlerin satışına tepkiler artıyor. Siteler gelen tepkilerin ardından ürünü satıştan kaldırıldı.
Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde faili meçhul cinayetlerin sembolü haline gelen “Beyaz Toros” ifadesinin tişörtlere basılması ve bu tişörtlerin de online alışveriş platformlarında satışa sunulması sosyal medyada tepki topladı.
Tepkilerin ardından Ötüken Online’ın tişörtleri hem Trendyol’dan hem de Hepsiburada’dan kaldırıldı.
Ötüken Online adlı bir satıcı tarafından, “Toros severlere özel” başlığı ile satışa sokulan tişörtler üzerinde “Beyaz Toros” ve “Bozkurt işareti” ile birlikte, “On yedi bin kişi bir beyaz torosa nasıl sığar?” yazısının yer alması sosyal medyada tepki çekti.
Van Barosu’ndan suç duyurusu
Van Barosu, “Beyaz Toros” tişörtleri satışa çıkartan internet alışveriş platformu Trendyol hakkında suç duyurusunda bulundu.
Van Barosu, çevrimiçi alışveriş platformu Trendyol’da “Beyaz Toros” baskılı tişörtlerin satışa sunulmasına ilişkin, internet alışveriş platformu Trendyol ve ilgili firma hakkında suç duyurusunda bulundu. Baro, söz konusu ürünlerin “suçu ve suçluyu övme”, “nefret ve ayrımcılık” ile “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” suçlarını oluşturduğunu kaydetti.
Dilekçede, “Beyaz Toros”un 1990’lı yıllarda Kürt illerinde yaşanan zorla kaybetmeler ve faili meçhul cinayetlerle özdeşleştiğine dikkat çekilerek, bu sembolün “Toros sevenlere” ifadesiyle ticarileştirilmesinin, geçmişte işlenen insanlık suçlarının övülmesi anlamına geldiği vurgulandı. Baro, söz konusu satışın yalnızca etik değil, aynı zamanda hukuki açıdan da ciddi ihlaller barındırdığını ifade ederek; “Toplum vicdanını yaralayan, mağdurları yeniden travmatize eden bu tür girişimlere karşı cezasızlık kültürü son bulmalıdır” dedi.
"İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçun simgesi ticaretin konusu yapılamaz"
Cumartesi Anneleri'nin sosyal medya paylaşımı şu şekilde:
"Beyaz Toros, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin, faili meçhul cinayetlerin ve devlet şiddetinin simgesidir.
Bu simgeyi tişörte basıp 'Toros sevenlere' başlığıyla Trendyol üzerinden satışa sunmak; işlenen insanlık suçlarını meşrulaştırmak, suçluyu ve suçu övmek anlamına gelir.
İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçun simgesi ticaretin konusu yapılamaz, pazarlanamaz.
Bu ürün derhal satıştan kaldırılmalı; Trendyol ve üretici firma hakkında yasal işlem başlatılmalıdır."
İHD sosyal medya hesabından ürünlerin kaldırılmasını ve kamuoyundan özür dilenmesini talep etti.
"Devlet şiddetinin ve cezasızlığın simgesidir; modanın ya da mizahın konusu yapılamaz"
İHD sosyal medya paylaşımı şu şekilde:
"Beyaz Toros, faili meçhul cinayetlerin ve gözaltında kaybedilenlerin simgesidir — Pazarlanamaz!
Trendyol’da 'Ötüken Online' adlı üretici tarafından satılan 'Beyaz Toros' baskılı tişört, 1990’lı yıllarda işlenen zorla kaybetmelerin ve faili meçhul cinayetlerin simgesi olan bir aracı ticari bir ürüne dönüştürmektedir.
Bu tür ürünler, binlerce insanın acısını ticarileştirmekte, insanlık suçlarını meşrulaştırmakta ve toplumsal hafızayı tahrip etmektedir.
'Beyaz Toros', gözaltında kaybetmelerin, faili meçhul cinayetlerin, devlet şiddetinin ve cezasızlığın simgesidir; modanın ya da mizahın konusu yapılamaz.
Bu simgeyi ticari bir ürün haline getirmek; yalnızca geçmişte yaşanan ağır insanlık suçlarını hafife almak değil, aynı zamanda bu suçları ve faillerini meşrulaştırmak anlamına gelmektedir. Bu durum, Türk Ceza Kanunu’nun 215. maddesinde düzenlenen 'suçu ve suçluyu övme yasağı' ile de bağdaşmamaktadır.
Bu nedenle İnsan Hakları Derneği olarak:
• Trendyol’u ve ilgili üretici firmayı bu ürünü derhal satıştan kaldırmaya,
• Yakınlarını kaybeden ailelerden ve kamuoyundan açıkça özür dilemeye,
• İnsan hakları ve etik değerlere aykırı içeriklerin satışına karşı etkin denetim mekanizmaları kurmaya çağırıyoruz."
Miroğlu’ndan tepki: 90’lı yılların kolektif katillerini bir takım sembollerle kahramanlaştırmak suçtur
AK Partili Orhan Miroğlu da sosyal medya hesabı üzerinden Beyaz Toroslu ürünlerin satışına tepki gösterdi.
Miroğlu X platformunda yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:
“Binlerce faili meçhul cinayetin, insan hakları ihlallerinin, tecavüzün, zorla göçe zorlamanın sembolü beyaz Toros'un ve bütün bu suçların işlenmesini mümkün kılan örgütlenmenin adı olan JİTEM baskılı tişört satışının yapılabildiği Türkiye’de, Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi adıyla TBMM’de kurulmuş bir komisyonun başkan ve üyelerinin suskun kalması, savcıların işlenmeye devam edilen suçu ve suçluları görmezlikten gelmesi kabul edilemez!
TBMM önünde ve üstelik çözüme giden yolu açmak ve PKK’yi dağdan indirmek için kurulan komisyonun ilk toplantısında beyaz Toros yakma eylemi unutulmadı. Bu eylem Türkiye’nin çözüm çabalarına karşı bir mücadelenin başlayacağını meclis önünde açıkça ilan eden bir eylemdi. 90’lı yılların kolektif katillerini bir takım sembollerle kahramanlaştırmak ve çözüm çabalarına karşı bir cephe oluşturmak suçtur, halkı kin ve öfkeye kışkırtmak ve isyana teşvik etmektir.
Milli bir devlet projesi olduğu söylenen bir projeye karşı, 90’lı yılların hukuk dışı yöntem ve araçlarını, sembollerini kullanarak adeta savaş açmaktır. Türkiye “Bir Daha Asla” demeye çalışırken , “gerekirse bir daha ve daha beterini yapmaya hazırız” mesajına toplumu ortak etmeyi amaçlamaktadır. Sosyal medyada bu amaçla kurulmuş gruplar serbestçe faaliyetlerine devam etmekte ve Milli Birlik Kardeşlik ve Demokrasi adıyla kurulan komisyonu ihanetle suçlamakta, halkı kışkırtmakta ve başta Sayın Devlet Bahçeli olmak üzere projeye önderlik yapanlara karşı aynı grupların elemanları savcılıklara suç duyuruları yapmaktadır. Böyle bir iklimde çözüm çabalarının başarıya ulaşma şansı olmaz.
Kürtlere sürekli olarak ve semboller üzerinden yapılan bu hatırlatmaların ve tehditlerin aslında yegane amacı, içinde bulunduğumuz süreci bir kez daha akamete uğratmaktır. Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunda temsil edilen siyasi partilerimizi, Komisyonu ve savcıları; bir milletvekili, bir yazar, bir mağdur ve ülkesinin tarihini bir nehir kenarında oturup seyretmek yerine tanıklığı ve mücadeleyi seçmiş bir yurttaş olarak görevini yapmaya ve suskun kalmamaya davet ediyorum.”
Rudaw
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.