1. YAZARLAR

  2. Taha Akyol

  3. Süreç tıkanıyor mu?
Taha Akyol

Taha Akyol

Süreç tıkanıyor mu?

A+A-

Meclis’teki komisyonla dahil partilerin hazırladığı raporlar, uzlaşma alanlarının hayli dar, ama ihtilaf alanlarının geniş olduğunu gösteriyor. Aslında temel uzlaşmazlık, DEM ile diğer partiler arasında.

İkincisi, bu tür süreçler, iktidar-muhalefet ilişkilerinin sağlıklı olduğu ortamlarda daha iyi yürür. Oysa iktidarın, yargıyı kullanarak CHP’yi “silkeleme” operasyonları bunu zorlaştırdı. CHP, Erdal İnönü’den bu yana “Kürt meselesi” konusunda bütün partilerden daha kapsamlı raporlar hazırlayan bir çizgide olduğu halde, son raporunda “demokratikleşme” kavramını ön plana çıkarıyor; anlaşılabilir sebeplerle.

İktidara, IRA’nın silah bırakmasının sağlanmasında iktidardaki Tony Blair ile ana muhalefet lideri John Major arasındaki güven ilişkilerini mi hatırlatsak?.. Ama sorun, bilmemekten değil, iktidar hırsından kaynaklanıyor.

HUKUK BUNUN NERESİNDE?

Partilerin Meclis’e sunduğu görüşlerin tahlili ve ve tasnifi konusunda Ekopolitik Düşünce Merkezi’nin hazırladığı raporda, siyasi ve sosyal yönleriyle birlikte hukuki yönünü de tahlil ediliyor. Doç. Dr. Ramazan Öztürk’ün yönetimindeki raporun hukuki yönü, atılacak adımların hukuken nasıl formüle edilebileceğini veya edilemeyeceğini görmek bakamından da aydınlatıcı.

AİHM’nin onayladığı kararla terör hükümlüsü olan Öcalan, DEM tarafından “Kürt halkının varlık ve haysiyet kazanma tarihinin baş aktörü” olarak takdim ediliyor, bütün terör hükümlüleri için “onurlu” statü talep ediliyor, adına “barış yasaları” diyorlar.

Ekopolitik’in bu raporunu, anayasa hukuku profesörü Mithat Sancar’ın ve bütün ilgililerin dikkate alması yararlı olur. (ekopolitik.org.tr/tbmmye-sunulan)

Daha önemlisi, DEM’in uzlaşıcı bir dille değil böyle hem maksimalist hem karşı duygular itibariyle provokatif dille bir rapor yazması, endişe vericidir.

Kendileri “medya dili”nden şikayet ederken aynı dili tersinden ve resmen kullanıyorlar.

ÖCALAN’IN TEORİLERİ

Burada “dil” ve “metot” son derece önemlidir. Metot bakımından, Karl Popper’den esinlenerek belirteyim ki, karmaşık sorunların basit ve radikal çözümleri mutlaka yanlıştır.

Bu meselenin “en karmaşık” bir mesele olduğunu DEM Partililer de kabul ediyor. Çözümlerin soğukkanlı ve adım adım, “basitten mürekkebe doğru” düşünülmesi gerekir.

Fakat Kürt siyasi hareketinde Öcalan’dan bağımsız davranmak kolay değildir. DEM’in raporu da edindikleri siyasi tecrübelerden ziyade Öcalan’ın düşüncelerinin yansıtılmasıdır.

Öcalan’ın; dünyada ve Çin’de bile geçerli piyasa ekonomisi yerine “komünal ekonomi” kurmak, tüm Orta Doğu’ya nizam vermek, liberal demokrasiyi aşmak ve nihayet Türkiye’de, “Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet, 1950 çok partili hayata geçişten çok daha önemli, hepsinden daha derinlikli rejim değişikliği” yapmak şeklindeki söylemleri çözümlere rehberlik edemeyecek kadar soyut, radikal ve hatta kaotiktir.

AK Parti, MHP ve DEM milletvekilleri Öcalan’a gittiler fakat zabıtlar açıklanmadı, “özet”i açıklandı. Bunun sebebi, Öcalan’ın, çözüm süreci hakkında kamuoyunu tedirgin edecek şeyler söylemiş olmasından başka ne olabilir?

Öcalan, çıtasını bulutların üstünden yere indirmeli, ayakları yere basan bir dil geliştirmeli.

GELECEK NESİLLER

Türkiye kesinlikle Suriye’ye ilgisiz kalamaz. Halep’te Suriye devlet güvenlik güçleriyle SDG ağır silahlarla çatıştılar, ateşkes dün sağlanabildi. Bu konuda Hakan Fidan’ın dile getirdiği endişeler objektiftir, gerçektir.

Bütün bu esaslı anlaşmazlıklara rağmen süreç dağılmamalı, devam etmelidir. Zaten Meclis’te yeni bir komisyon kurulacak, partilerin raporlarını birlikte inceleyerek tek bir metin yazmaya çalışacak. O metin elbette radikalizmden uzak ve pratik olmalıdır. Ayakları yere basmalı, Öcalan da DEM de bunu kabul etmeli.

DEM Partisinde önde gelen isimlerden hukukçu Meral Danış Beştaş “komisyonun tüm sorunları çözemeyeceğinin farkında olduklarını, ancak çözüme giden bir yolda doğru iliklenecek ilk düğmelerden birinin komisyon olacağını” söylemişti. (5 Ağustos)

Evet, bugün uzlaşılamayan konular kavga sebebi olmamalı, gelecek nesiller uzlaşabilirler çünkü.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar