Siyonist işgal rejiminin sözde Spor Bakanı Miki Zohar; “Ancak yeryüzünün en alçak olanları hastanelerde yataklarında yatan insanları vurabilir!” demesi gördüğümüz kadarıyla herkesin dikkatini çekti. Çünkü katil siyonistleri çok mükemmel bir şekilde tarif etmiş. Siyonist katillerin gerçekten yeryüzünün en alçakları olduğunu yine bir siyonistin ağzından duymak çok güzel bir şey! 

Siyonistlerin elindeki Soroka Hastanesi’nin adını belki dünya kamuoyunun epey bir kısmı, füze saldırısı vesilesiyle duydu. Ben şahsen Filistin davasıyla ilgili gelişmeleri yıllardan beri takip ettiğim için bu hastanenin adını da sıkça duyuyordum. Çünkü işgal yönetiminin en önemli hastanelerinden biridir. Zaten Gazze’ye yönelik soykırım savaşında yaralanan askerlerin epey bir kısmının tedavi için bu hastaneye nakledildiği de füze saldırısından sonra yayınlanan haberlerde dile getirildi. 

İran saldırıda hastaneyi hedef almadığını, yakınındaki bir askeri üssü hedef aldığını dolayısıyla hastaneyi yanlışlıkla vurduğunu ileri sürdü. Bu arada işgal rejimine de askeri üsleri ve mekanizmaları sağlık kuruluşlarıyla perdelemekten dolayı eleştiriler yöneltildi. 

İşgalci siyonistler Gazze’deki hastaneleri hedef aldıklarında çoğu zaman buraları yanlışlıkla vurduklarını ileri sürmüyor, Hamas’ın askeri kanadının buralardan füze attığı veya buraların altlarını askeri karargaha çevirdiği iddiasında bulunuyorlardı. Bu iddiayla bastıkları hastanelerin hiçbirinde iddialarına gerekçe oluşturacak bir malzeme ortaya çıkaramadıkları halde. Üstelik bu iddiayla hedef aldıkları hastanelerin ve sağlık kuruluşlarının birçoğu UNRWA, Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşlara, 1000’e yakın insanı katlettikleri Baptist El-Ehli (Özel) Hastanesi, Anglikan Kilisesi’nin Kudüs’teki temsilciliğine aitti. Yani buraların Hamas tarafından kullanılması ve altlarına askeri karargâhlar kurulması mümkün değildi. Ama dünya siyonist katilerin sergilediği bu vahşete sürekli sessiz kaldı. 

İşgalci siyonistlerin Gazze’deki soykırım savaşlarında gerçekleştirdikleri, hastanelere yönelik saldırıları hakkında daha önce bizim muhtelif yazılarımız yayınlandı. Konuyla ilgisinden dolayı o yazılarımızdan bazı notlar aktarmakta yarar görüyorum: 

“Siyonist işgal rejiminin, Gazze’ye yönelik insanlık dışı vahşi soykırım savaşında hastaneleri öncelikli hedefler olarak seçtiği biliniyor.

Normalde sağlık kurumlarının, görevlilerinin, bu kurumlardan yararlanan hastaların ve buralara sığınmış sivillerin hedef alınması savaş suçudur. Bu, aynı zamanda bir insanlık suçu ve vahşettir. Ama tabii ki vahşet siyonizmin kimliğini belirleyen ana karakteridir.

Bütün bu saldırılar vahşetten zevk alma anlamına gelir ki belirttiğimiz üzere bu, siyonizmin ana karakteri ve onu düşünce temelli ideolojik hareketlerden ayıran en önemli özelliğidir.

Ancak siyonist vahşetin hastaneleri özellikle hedef almasının asıl sebebi buraların aynı zamanda sığınak olarak kullanılması yüzünden buralara yönelik saldırıların daha büyük zayiata yol açacağını, dolayısıyla saldırıların amacı açısından en yüksek kazanım elde edeceğini düşünmesidir. Bu yolla aynı zamanda bölge ahalisinin sığınabileceği hiçbir yer olmadığı mesajı vererek halkı siyonist vahşete teslim olmakla vatanlarını terk etmek arasında bir tercihe zorlama amacına ulaşacağını ummaktadır. Çünkü işgalci siyonist rejimin bölgeye yönelik soykırım savaşını başlattığı ilk günden beri amaçladığı şey budur. Zaten sürdürdüğü savaşın bir soykırım savaşı olarak nitelendirilmesinin sebebi de budur.”

İşgalci siyonistlerin sağlık kurumlarını, araçlarını ve personelini vurmaktaki amaçlarından biri de Gazze ahalisini tedavi imkanlarından tümüyle yoksun bırakmaktı. 

Hastanelerde yataklarında yatan hastaları, yaralıları hastaneye ulaştırmaya çalışan ambülansları ve hastalara, yaralılara sağlık hizmeti vermek için koşuşturan doktorları ve sağlık görevlilerini sadece yeryüzünün en alçakları vurabilir. Bunu yapanların çoğu ve başta gelenleri ise siyonist katillerdir!