Akademisyen, yazar Prof. Dr. Mümtaz Türköne çözüm sürecine ilişkin yaptığı açıklamada Devlet Bahçeli'nin “Türklerle Kürtlerin tek millet olduğu yeni bir ulus devlet inşa" ettiklerini ve bu konuda Öcalan'ın da önemli bir faktör olduğunu söyledi.
Gazeteci-yazar Mümtaz Türköne T24’den Cansu Çamlıbel’e Türkiye'nin politik gündemine ilişkin, çözüm sürecinden Devlet Bahçeli'nin rolüne, uluslararası ilişkilerden erken seçim olasılığına kadar birçok konuda dikkat çekici değerlendirmelerde bulundu.
"Çözüm süreci, Türklerle Kürtlerin tek millet olduğu yeni bir ulus devlet inşasıdır"
Devlet Bahçeli’nin bu sürecin mimarı olduğunu belirten Türköne, “Devlet Bahçeli için bugün işin ana damarı çözüm süreci. Bahçeli çözüm sürecinde ısrarlı, tavizsiz bir şekilde ısrar ediyor ve bu süreci aksatacak her şeye karşı tavır alıyor. Buradan yola çıkarsak diğer detayların bu tablonun içinde nereye yerleşeceği belli. Bahçeli şu anda Türklerle Kürtlerin tek millet olduğu bir projeyi yürütüyor. Bakın bunu ilk defa ifade ediyorum ama inandığım bir şey. Çözüm süreci dediğimiz şey Türklerin ve Kürtlerin tek millet olduğu bir projedir” dedi.
Türköne sözlerini şöyle sürdüdü:
“Yani aslında 100 yıllık ulus devleti biz yeniden inşa ediyoruz bugün. Kürtlerin Kürt olarak var olabilecekleri, Türklerin de Kürtlerin Kürt olarak var olduklarını kabul ettikleri bir ulus devlet.. Ona göre, günümüzde 100 yıllık ulus devlet yeniden inşa ediliyor “
Yeni bir cumhuriyet kurulduğunu belirten Türköne, bu yeni cumhuriyet açısından belirleyici olanın devletin hukuka bağlılığı olacağını söyleyerek, "Kürtlerin büyük çoğunluk karşısında yegâne güvenceleri, anayasaya, hukuka ve temel insan haklarına saygılı bir devlettir" ifadelerini kullandı.
"Proje tek taraflı değil"
Mümtaz Türköne, çözüm sürecinin mimarı olarak Bahçeli'yi işaret etti ancak Öcalan’ın da önemli bir faktör olduğunu belirtti:
“Bunun mimarı olarak öne çıkan isim Bahçeli ama şüphesiz bu, Bahçeli'nin tek başına kotardığı bir proje değil. Türkiye'nin bölgenin içinde bulunduğu nesnel şartlardan bu sonucu çıkartmış olan bir akıl devrede, bir inisiyatif devrede. Ve Bahçeli de buna bütün varlığıyla destek veriyor. Bu projenin karşı tarafında da aynı amaca hizmet eden bir Abdullah Öcalan faktörü var. Yani proje tek taraflı bir proje değil. Öcalan'ın 27 tarihli açıklaması da bunu teyit ediyor. Türkiye, bütün dünyadaki modern ulus devletlerde olduğu gibi, tam anlamıyla anayasaya bağlı, kuvvetler ayrılığı prensibinin uygulandığı, yargının bağımsız olduğu, temel insan haklarının garanti altında olduğu, hukuk temelli bir iş birliğinin, uzlaşmanın ve ortaklaşmanın gerçekleştiği bir devlet düzenine geçiyor. Bu aynı zamanda Orta Doğu'da yakalanmış tarihi bir fırsat. Suriye'deki gelişmelerle olacağı söylenen şey de buydu”
"2002 ile bugün arasındaki temel fark Orta Doğu'daki gelişmeler"
AK Parti'nin 2002'deki iktidara gelişiyle günümüz arasındaki farklara dikkat çeken Türköne, en önemli farkın "bölgdeki gelişmeler" olduğunu belirtti.
"Kürtlerin iki alternatifi vardı: Ya kaos ya kozmos"
Türköne'ye göre Kürtlerin önünde iki seçenek var: Birincisi "İsrail'in güvenliğinin sürekli devam eden bir kargaşa ve kaosla sağlanacağı alternatif", ikincisi ise "bir kozmos, bir düzen." Bu düzenin vazgeçilmez dayanağının da "Kürtler ve Türklerin ittifakı" olduğunu belirtti.
"Hukuk sorunu Türkiye için artık bir beka sorunu"
Türköne, hukuk düzeninin Türkiye için bir beka sorunu haline geldiğini belirterek, "Yeni bir ulus bilinci inşa edilecek, yeni bir cumhuriyet inşa edilecek. 100 yıl sonra Kürtlerin de tam anlamıyla tatmin olduğu, razı olduğu, rıza gösterdiği bir ortaklık şeklinde yapılacak bu" dedi.
"Bahçeli 'İmamoğlu davası siyasidir, bir an önce bitirilsin' diyor"
Türköne, Bahçeli'nin İmamoğlu konusundaki açıklamasını "Bu dava siyasi bir davadır, siyasi olarak bitirilmelidir" şeklinde yorumladı. Ona göre, "Ekrem İmamoğlu'nun bırakılmadığı, bu siyasi yargılamalarla özgürlüğünden mahrum bırakıldığı süre zarfında çözüm süreci yürümez."
"İmamoğlu'nu kent uzlaşısından yargılamak çözüm sürecini imha ederdi"
İmamoğlu'nun "kent uzlaşısı" üzerinden yargılanmasının çözüm sürecini imha edeceğini belirten Türköne, "Siyasi Partiler Kanununa göre çalışan iki siyasi parti aralarında anlaşmışlar, seçime girmişler. Bunu siz terörün içine dahil ederseniz, çözüm sürecini nasıl başarıya ulaştıracaksınız?" diye sordu.
“Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İmamoğlu’na yönelik şafak baskınına onay vereceğinden ve İmamoğlu'nun tutuklanacağından da haberi yok muydu sizce?” sorusuna Mümtaz Türköne şu yanıtı verdi:
“İmamoğlu'nun tutuklanacağından haberi yok. Ama İmamoğlu gözaltına alındıktan sonra terör soruşturmasından tutuklanmamasında muhtemelen rolü vardır. Doğrudan veya dolaylı rolü vardır. Başka türlüsü mümkün değil. Öyle bir soruşturmayla gözaltına alınıyorsanız, terörden de tutuklamak üzere alınıyorsunuz demektir. Buna birinin engel olmuş olması lazım sonradan. Ve bunu yapacak tek kişi de Bahçeli. Asıl konuya dönersek, çözüm sürecinin Erdoğan’ın bu konuda perspektif geliştirmesinden önce kurulmuş olduğunu ve aslında Erdoğan’ın çözüm sürecine hiçbir şekilde sıcak bakmadığını düşünüyorum. Şu ana kadar gelinen aşamaların her biri Devlet Bahçeli'nin zorlamasının eseri.”