İsrail’i 13 Haziran’da İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik pervasız bir şekilde saldırmaya teşvik eden temel neden, 7 Ekim 2023’ten beri Gazze’de işlediği cinayetlere İslam ülkeleri yöneticilerinden caydırıcı bir tepkinin gelmemesi oldu. İran gibi bir iki ülkenin caydırıcı tepkileri de Arap ülkelerinin İsrail’i koruyan bariyerlerine çarparak etkisizleşti.
Cani rejime, Gazze’de işlediği cinayetlerin bedeli ödetilmeyince, Lübnan’a yöneldi ve benzer cinayetleri orada da işledi. Lübnan’daki cinayetleri de karşılıksız kalınca Suriye’ ye yöneldi ve Suriye’de irtikab ettiği cinayetlerin de hesabı sorulamadı. İsrail, benzer saldırganlığı Yemen için de sergiledi. Saldırganlığındaki bu açılıma paralel olarak iki yıla yaklaşan bir zaman dilimi içinde Gazze’deki Filistinli Müslümanlara karşı geçmiş zamanlarda denenmiş tüm cinayet türlerinin yanında akla gelebilecek yeni yöntemlerin tümünü de denedi ve denemeye devam etmektedir. İşlediği her cürüm ve ve irtikab ettiği her cinayet yanına kar kalınca bu kez doğrudan ve ölümcül saldırılarını İran’a yöneltti.
İsrail’in güvenlik kaygılarının sınırı, sınırsız olduğundan İsrail’in saldırıları İran ile de sınırlı kalmayacak. İran’ı etkisiz hale getirirse sıra Mısır’a, Türkiye’ye, Irak’a ve tekrar Suriye’ye gelecek. İsrail, Ortadoğu’da güçlü ordusu olan, güçlü ekonomisi olan ve birliği olan her ülkeyi kendisi için potansiyel beka tehlikesi olarak görüyor.
İsrail’in amacı, Ortadoğu’daki tüm İslam ülkelerini zayıflatmak, savaş kabiliyetlerini yok etmek, kaos içine sürüklemek ve en sonunda kendisine mücavir alanlarda sınırlarını fiziken genişletmek, geriye kalanı da güvenlik, siyasi ve ticari bakımlardan arka bahçesi haline getirmek.
İsrail’in İran ile yetineceğini, saldırganlığının sınırlarını İran ile sınırlayacağını düşünenler yanılır ve sıraları geldiğinde yenilir. İran düşerse sıra Mısır ile Türkiye’ye gelir. Zira İsrail için bu iki ülke potansiyel tehdit niteliğini taşımaktadır. Mısır yönetimi Mursi dönemi hariç İsrail ile el altından tam bir antlaşma ve ihanet içinde olduğundan Türkiye tehdidi Mısır’dan daha önceliklidir İsrail için ancak Mısır’ın nüfusu, birliği, ordusunun büyüklüğü İsrail için bir tehdittir, çünkü mısır yönetiminin günün birinde Mursi gibi birilerinin eline geçme ihtimali her zaman bulunmaktadır.
Irak ile Suriye büyük ölçüde zayıflatılmış ve orduları dağıtılmış olsa da İsrail için yeterli sayılamamakta, bu iki ülkeyi daha büyük ölçeklerde kaosa sürükleme ve bölme planları yapmaktadır.
İsrail, adı geçen bu ülkelerde hedefine ulaştığı zaman da duramayacak, sıra Arabistan ve diğer ülkelere gelecektir.
İslam ülkeleri yöneticileri kurbanlık koyun gibi sırasını beklemektedir. Arap ülkelerinin yöneticileri İran, İhvan ve İslam korkusuyla İsrail ile kurdukları ihanet ilişkileri sayesinde koltuklarında kalma umudu taşımakta ve kurban olmaktan kurtulmayı ummaktadırlar ama yanılıyorlar. İsrail karşısında alçalmaları, İsrail’in onları vurmasına mani olamayacak.
Ortadoğu’daki İslam ülkelerinin yöneticilerine sesleniyoruz!
Fırsat varken uyanmazsanız, uyandığınızda asla fırsatınız olmayacak.