Hepsinin ‘ben yaptım’ diyesi var!
Eski büyük ressamlar yok artık, Kitab-ı Mukaddes’teki muhteşem sahneleri resmedecek.
Resimleri huşu ile temaşa edecek nesiller de yok.
Şak, şak, şak, şak çek resmini, altına bir aforizma uydur, paylaş.
Ondan sonra like like like like… Âmin, âmin, âmin, âmin.
Kalpler, öpücükler, kelebekler, gözyaşları, kızgınlıklar, şaşkınlıklar.
O kadar çok paylaş ki, birkaç gün içinde enformasyon atıklarının arasındaki ebedi istirahatgâhına vasıl olsun.
Sonra onlar ersin muratlarına biz çıkalım kerevetimize!
Bugünlere ait bir sahne.
Gazze’de ateşkesten sonra binlerce insanın güneyden kuzeye doğru harabelerin arasından kimi yaya kimi kamyonetlerin arkalarında tozun toprağın içinde büyük acılarla yoğrulmuş, yorgun ama acılar yüzünden asla taşamayan bir sevinçle yürüyüşleri.
Bu tarihi yürüyüşün resmi yapılabilir mi?
Benim hatırıma İsrailoğulları’nın Musa Aleyhisselam’a bahşedilen mucize ile yarılan Kızıldeniz’i geçişleri geldi.
Hayır, aynı şey değil.
Denizi geçmiyorlar.
Avuç içi kadar bir kara parçasının içinde ilerliyorlar.
Kurtuluş yok. İsrail’in yeniden uçaklarla tepelerine bomba yağdırma ihtimali ortadan kalkmadı.
Çağlar geçti aradan. Musa’nın ardından yürüyenler firavun oldular. İrili ufaklı binlerce firavun.
Hiçbiri denizde boğulmayacak.
İçlerinde birer insan yaşıyor muydu onların?
Yaşıyor idiyse bile o insanları kendi içlerinde boğdular.
Gazze’yi Filistinlilerin ölüleriyle doldurdular.
Kendi içlerini de kendi ölüleriyle.
Bu kadar katliamla, bu kadar kötülükle kimse insan olmaya devam edemez.
Hayır, Yahudilerle bir alıp-veremediğim yok.
Ama öldürmelerine, yaptıkları soykırıma düşmanım.
Yahudi olmasaydılar da… Hatta Müslüman bile olsaydılar düşman olurdum.
Ateş kesildi. Bitti mi kötülük?
Bitmedi.
Ablukaya devam. Filistinlilerin topraklarını, denizini, evlerini, zeytinini, üzümünü çalmaya devam.
Vatanını çalmaya devam.
Trump, Netanyahu’nun kanlı elini tuttu, tuttu, tuttu.
Öldürdüler, öldürdüler, öldürdüler.
Şimdi öldürmeyi durdurdular.
Gazzeliler, Filistinliler, borçlu mu şimdi Trump’a ya da yeryüzündeki başka bir oyuncuya.
Hayır. Hiç kimseye borçlu değiller.
Ya Müslüman ülkelerin liderlerine?
Hepsinin “ben başardım” diyesi var.
Hayır, bir şey başarmadılar.
Sadece “Petrolü eskisinden bir gram eksik üreteceğiz” diyebilseydiler ciddiye alınabilirlerdi.
En fazla vaktiyle BM’de alınan “Doğu Kudüs başkentli Filistin devleti” kararına atıf yapmayı başarabildiler.
BM kararında yazılı olmasaydı onu bile diyemeyeceklerdi.
İran’a ve Yemen’e borçlu mu Filistinliler? İsrail’e attıkları füzeler sebebiyle?
Ne alacak ne borç.
Herhangi bir kötülüğe mâni olamadılar. Ama kötülüğe taraftar olmadıklarını eylemleriyle belli ettiler.
Filistinliler nezaketli insanlar, zarif insanlar.
Herkese teşekkür ettiler.
Bunca felaketin içinde… 2 sene süren bu korkunç kâbusun içinde bir teselli bulabilir miyiz?
Bulamayız. Bu kadar kötülüğün tesellisi olmaz.
Telafisi de olmaz.
Şunu diyebiliriz.
Yeryüzünün iyi insanları susmadılar, durmadılar.
Onlara kimse bir şey demiyordu ne zulüm ne katliam, işleri tıkırındaydı.
Ne dinleri ne dilleri Filistinlilerle müşterekti.
Buna rağmen uzak, yabancı, soğuk memleketlerde seslerini yükselttiler.
Bıkmadılar, usanmadılar.
Zulmü kanıksamadılar. İçtenlikle ve ısrarla haykırdılar.
Live Palestina’yı hafızalarımıza, kalplerimize kazıdılar.
Eğer Trump’ı icbar ettiyse onların temiz vicdanları, onların insanlıkları icbar etti.
Filistinliler onlara da borçlu değil. Mazluma fatura kesilemez.
O iyi insanlara biz borçluyuz.