
Gazze’de Planlanan ve Yaşananlar ..
Bu sebeple, Gazze’deki gıda kaosu, yağma hadiseleri, cinayetler gibi vak’aları, tesadüfî değil, aşama aşama uygulanan şiddetli bir toplumsal mühendislik süreci olarak okumak gerekir.
Gazze’de Planlanan ve Fiilen Yaşananlara Dair İsabetli ve Derinlikli Bir Tasvir Yazısı
Bir Haber Notu:
İşgalci İsrail’in medya sorumlusu Yafi Varşavski şu açıklamayı yaptı:
“Kaçırılanlar mucizevî bir şekilde kurtarılacak. Hepsi Şavuot Bayramı’na kadar (yaklaşık 7 hafta içinde) evlerine dönecek.”
Eğer bu açıklama doğru ve isabetli ise, şu soruları gündeme getirir:
Bu sonuç kara harekâtı yoluyla mı sağlanacak?
İşgalciler, esirlerin nerede olduklarını biliyorlar mı?
Yoksa bu netice, aç bırakma politikası ve bilinçli kaos mühendisliği neticesinde mi ortaya çıkacak?
Ve neden “mucizevî” bir dönüşten söz ediliyor?
Ancak burada asıl önemli olan bu haberin kendisi değil, birazdan okuyacağınız analizle nasıl ilişkilendirileceğidir. Zira bu, derinlikli bir stratejik analiz olup şu başlık altında sunulmaktadır:
Kaos Mühendisliği: Gazze’yi Tamamen Çökertme Stratejisinin Son Merhalesi Olarak Sun’i Kaos
Gazze’de yaşananlar yalnızca askerî bir savaş yahut insânî bir trajedi değildir. Bu hadise, işgal altındaki toplumları idare etme anlayışında köklü bir dönüşüm anıdır. Şu an, yalnızca direniş ruhunu tasfiye etmeyi değil, toplumu içten çökertip yeniden üretmeyi hedefleyen karmaşık bir stratejinin tatbik edilmekte olduğu tarihî bir kavşağın içindeyiz. Bu yeniden üretim, öyle bir şekilde kurgulanmaktadır ki, toplum artık sadece zayıf, dağılmış ve teslim olmuş bir kütle olarak kalacak; yeniden kendini toparlaması ancak işgalcinin koyduğu şartlara bağlı olacaktır.
Bu sebeple, Gazze’deki gıda kaosu, yağma hadiseleri, cinayetler gibi vak’aları, tesadüfî değil, aşama aşama uygulanan şiddetli bir toplumsal mühendislik süreci olarak okumak gerekir.
II. Gıda Kaosu: Yumuşak Yıkım Projesinde Sert Bir Araç
1. “Yiyeceği Boşaltmak” Ne Demektir?
Bölgeyi gıdadan arındırmak, yalnızca halkı aç bırakmak anlamına gelmez. Bu, hem sembolik hem de fiilî bir yıkımdır. Ve şu temel dinamiklerin çökmesine yol açar:
Öz güvenliğin çöküşü: Devlet yok, kurum yok, birlikte yaşama imkânı yok.
Toplumsal sözleşmenin çözülmesi: Gazze’deki insan artık çevresine “toplum” olarak değil, hayatta kalma yarışındaki birer “rakip” olarak bakmaktadır.
Topluluk ruhunun öldürülmesi: Gıda düzeni çöktüğünde, dayanışma, izzet ve vakar gibi değerler de çöker. Birey, artık sadece “aç olan ben” üzerinden düşünmeye başlar.
2. Açlığın Psikolojik ve Politik Boyutu
Aç bırakmak sadece bir itaat ettirme vasıtası değil, kişiliği ve iç bütünlüğü kırmaya yönelik bir müdahaledir. Sosyal bilimlerde açlık, zorla algı dönüşümü sağlayan bir araç olarak değerlendirilir. Aç bırakılan bir toplulukta tek düşünce “hayatta kalmak” hâline gelir. Bu da, daha önce kesinlikle reddedilen “çözüm”leri kabullenmeye hazırlık zeminidir.
II. Mühendislik Ürünü Olarak Kaos: İçten Çökertme Stratejisi
1. Kaos Neyi Gösterir?
Toplumsal dayanışma değerlerinin yıkılması: Adalet, paylaşım, yardımlaşma vs. çöker.
Direnişin toplumla irtibatı kopar: Direniş grupları artık “koruyucu” değil, “aciz” ve hatta “suçlanan” yapılar hâline gelir.
Otorite yeniden tanımlanır: Siyasal liderlikten, su ve gıda üzerinde güç sahibi olanlara geçiş başlar.
2. Bu Süreç Kendiliğinden mi?
Hayır. Yapısal analiz şunu gösteriyor:
Bu kaos, doğrudan ambargo ve sistematik yıkım yoluyla bilerek inşa edilen bir ortamın ürünüdür.
Sessizlikle yönetilmektedir: İsrail, bu safhada doğrudan müdahale etmez; çünkü toplumun kendi kendine çökmesini arzular.
Bu süreç aynı zamanda bir prova niteliğindedir: Her şeyin yıkıldığı bir ortamda halk nasıl davranır? Boşluğu kim doldurur?
III. Daha Derin Bağlamlar: Şok, Yeniden İnşa ve Yeni Sömürgecilik
1. “Büyük Şok” Stratejisi (Naomi Klein):
Arka arkaya gelen darbelerle halkın kolektif düşünme kabiliyeti felç edilir.
Bu şokun ardından, daha önce asla kabul edilmeyecek olan “yeni gerçeklik”, bir “kaçınılmaz kurtuluş” olarak sunulur.
Gazze özelinde bu strateji, psikolojik ve toplumsal yapıyı bilinçli biçimde çökertme sürecidir. Bu çöküşün ardından, görünüşte insânî fakat esasen siyasî ve güvenlik temelli çözümler dayatılacaktır.
2. Halkı “İnsanî Artıklara” Dönüştürmek
Halk aç bırakıldığında ve açlık onu yağmaya, kaosa sürüklediğinde:
Yalnızca bedenen değil, ahlâken ve imaj olarak da çökertilmiş olur.
Dünyanın gözünde ahlâkî değeri olan bir halk olmaktan çıkar.
Yeni bir anlatı inşa edilir: “Bu halk kendi kendini yönetemez.”
Bu da “insânî yeniden sömürgeleştirme”ye kapı açar: Belirli siyasî ve güvenlik şartlarına bağlı bir uluslararası yahut Arap müdahalesi gündeme gelir.
3. Yapısal Sonrası Sömürgecilik (Post-Structural Colonialism)
Bu artık yalnızca askerî güçle değil; insanların psikolojik ve sosyal yapısını yeniden inşa etmek yoluyla kurulan bir sömürgeciliktir.
Kullanılan araçlar:
Gıda yönetimi.
Yardımlar üzerindeki mutlak kontrol.
Büyümesine izin verilen kaosun ardından, kurtarıcı görünen bir “vesayet” teklifi sunmak.
IV. Gelecek Senaryoları: Hâlâ Dayanmak Mümkün mü?
1. En Kötü Senaryo: Dahili Teslimiyet
Kaos ve açlığın sürmesi, halkın ruhen ve ahlâken çökmesine yol açar.
Dış dünyaya şu fikir pazarlanır: “Gazze uluslararası yahut bölgesel denetim altına alınmalı.” Bu, tam siyasal teslimiyetin ön adımıdır.
2. Direniş Senaryosu: Enkazın Altından Yeniden Doğuş
Yeni toplumsal örgütlenmeler, gıda ve hayat yönetimine dair alternatif modeller geliştirir.
Direniş dili, izzet ve direnişi sadece askerî değil, toplumsal dayanışma ve insanlık onurunu koruma kudreti olarak yeniden tarif eder.
Sonuç: Olan Değil, Oldurulmak İstenen
Bugün Gazze’de yaşananlar, yalnızca Filistin tarihinin değil, modern Arap tarihinin de en kritik dönemeçlerinden biridir. Zira bu, bir halkın toprakları üzerinde, işgal altında iken maruz kaldığı en büyük “şiddetli toplumsal mühendislik” denemesidir.
Bugünkü kaos geçici bir arıza değil; bilakis Filistin toplumunu içeriden çökertme ve yeniden kurgulama projesinin esaslı bir parçasıdır. Amaç, ya ruhsuz bir beden ya da siyasal ufku olmayan bir halk yaratmaktır.
Bu da ancak derin bir tefekkür, ciddi bir farkındalık ve iradeli bir direnişle aşılabilir. Gazze’yi ve halkını ihyâ edecek yeni bir sosyal mühendislik anlayışı inşa edilmedikçe, bu saldırılar nihayet bulmaz.
Tercüme: Ahmet Ziya İbrahimoğlu
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.