İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun hapse atılması ve devamında gelen arkası kesilmeyen tutuklamalar gündemin en önemli konusu olmaya devam ediyor. Bu gidişle, hangi tarihte yapılırsa yapılsın seçimin de bir numaralı gündemi olacağı anlaşılıyor. İmamoğlu Dosyası’nı güçlendirmek için 19 Mart’ın peşine eklenen operasyonlar da iktidarın en önemli meselesinin bu konu olduğunu gösteriyor.

CHP Lideri Özel, bu seyri görmüş olacak ki daha en baştan, İmamoğlu’nun duruşmalarının TRT’de canlı yayınlanmasını istedi. Böylelikle, siyasi bir davaya siyasi bir hamleyle cevap vermiş oldu. Çağrısı aynı zamanda İmamoğlu’na itimadı ve veremeyeceği bir hesabı olmadığı iddiasını da içeriyordu. Gizli kapaklı olmasın, millet olan biteni görsün özgüveni…

  MHP Lideri Bahçeli, “Duruşma TRT’de yayınlansın” diyene kadar iktidar kanadından kimse bu teklifi üzerine alamadı, ilgilenmedi. Bahçeli’den sonra dün önce Adalet Bakanı sinyal verdi, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan da teklife yeşil ışık yakıverdi. Bu saatten sonra CHP, Özel ve İmamoğlu bu ışığı takip edecek ve canlı yayın için hamle yapacaklardır. Nitekim, önceki gün Özel, Bahçeli’nin sözleri için “olumlu bir adım” diyerek yayına hazır olduklarını ilan etmişti.

Yani, “hafif de olsa” ok yaydan çıktı diyebiliriz.

Duruşmanın canlı yayınlanabilmesi için mevzuat değişikliği gerekiyor. Yani, istenirse yapması çok kolay. Peki bu mümkün olabilir mi? Hukuken mümkün ama siyaseten pek kolay değil …

Neden?

Amacı, İmamoğlu’nu siyasetten tasfiye etmek olan bir süreçte O’na kendisini ifade etmek ve fikirlerini doğrudan halka anlatmak adına ekran açmak iktidar için zordur. İmamoğlu’nun hitabet gücü ve hakkındaki iddialara karşı hazırlıklı görüntüsü iktidarın canlı yayın kararını olumsuz etkileyebilir. Sonuçta dava, Cumhurbaşkanı’nın ifadesiyle “yolsuzluk” boyutundan çıkar ve siyasi bir forma dönüşebilir. Ki, şu anda bile dönüşmüş durumda.

Bununla birlikte iktidar için meselenin avantajlı yönleri de var. Sürekli operasyon yapmak yerine, canlı yayında hakim karşısında yenilen ve hakkındaki iddialar altında ezilen İmamoğlu görüntüsü çıkarsa bu çifte kazanç olur. Hem, İmamoğlu’na yönelik girişim hedefine ulaşır, hem de CHP’nin yükselişi durdurulur.

 Meselenin İmamoğlu cephesine gelelim… Daha önceden açılmış ve kendisini siyasi yasaklı hale getirmeyi hedefleyen davalar da var ama 18 Mart’ta diploma iptali ve 19 Mart’ta şafak operasyonuyla başlayan süreç, İmamoğlu için benzeri görülmemiş zorlukta bir sınav anlamına geliyor. Çalışma arkadaşları, belediye başkanları, hatta bazılarının aileleri hapse atıldı; dün de makam şoförleri gözaltına alındı. Her gün yeni bir operasyon ve yeni bir etkin pişmanlık haberi geliyor. Üstüne, medyada da tek taraflı bir saldırı var. Davanın sonucundan bağımsız olarak, duruşmalarının ekranda yayınlanması İmamoğlu için siyasi gücünü göstermek adına büyük bir fırsat olabilir. Yani, ortada Erdoğan için bir hamlede hem İmamoğlu’nu, hem de CHP’nin gücünü kırmak fırsatı varsa, tersi de İmamoğlu için geçerli. Milletin hakemliği sayılan canlı yayın platformunda bir hamlede; yani, güçlü bir savunmayla gücüne güç katabilir. O sahneden mağdur ve kahraman olarak inebilir.

 İktidar için canlı yayın kararı almanın zorluğu buradadır. Ama, Cumhurbaşkanı da Adalet Bakanı da teklife yeşil ışık yaktığına göre bu ihtimali tartışmış ve elemiş olduklarını düşünebiliriz. CHP, “Yayınlansın da herkes yapılan haksızlığı görsün” diye düşünürken iktidar kanadı da “Yayınlansın da herkes İmamoğlu’nun gerçek yüzünü görsün” noktasına gelmiş olabilir.

Kimin haklı çıkacağını, kimin kazanacağını canlı yayın yapılırsa anlayacağız.

 Ancak, Özel, İmamoğlu, Bahçeli ve en nihayet Erdoğan’ın sözleriyle buluşulan noktadan geri dönmek, yukarıda saydığımız zorlukların hepsinden daha zordur. Zira, bu dava bu sözlerden sonra milletin zihninde başka türlü aydınlığa kavuşmaz.