
Bakırhan: Öcalan’ın çağrısı yerini bulursa, savaşa giden kaynaklar emekçilere gidecek
.
Diyarbakır’da 1 Mayıs mitinginde konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “Öcalan’ın çağrısı sadece Kürtlere değildir, en çok da emekçileredir. Bu çağrı yerini bulursa, bu çağrı gerçekleşirse, savaşa giden kaynaklar emeklilere, emekçilere, asgari ücretlilere, işsizlere ve barınamayanlara gidecektir” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ile Diyarbakır Tabip Odası tarafından organize edilen 1 Mayıs İşçi Bayramı’na çok sayıda kişi katıldı.
“Emeğin özgürlüğü ve demokratik toplum için 1 Mayıs’ta alanlardayız” sloganıyla düzenlenen mitingde konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, emekçilerin 1 Mayıs’ını kutladı.
“Emekçilerin alın teri ve emeğiyle dayanışmayı büyüttüğünün” altını çizen Bakırhan, “Yeri geldi Kürtlerin dilini ve kimliğini savundunuz, yeri geldi öğrencilerin barınma sorunu konusundaki taleplerinin yanında oldunuz. Üreten, yaratan sizlersiniz. Güzelleştiren sizlersiniz. Toplumu savunan, topluma hizmet eden sizlersiniz. DEM Parti olarak bizlerle her daim dayanışan, paylaşan, yaşamını dahi ortaya koyan sizlerin insanca yaşam hakkınızın, taleplerinizin yanında olacağımızın sözünü sizlere yineliyoruz. insanca yaşamın lütuflarla değil mücadeleyle, ortak dayanışmayla gelecektir. Önümüzdeki günlerde daha fazla örgütlenerek, ittifaklarımızı büyüterek emekçi yoldaşlarımızın insanca yaşayacağı bir ülke yaratacağımıza inanıyoruz” diye belirtti.
“Bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir”
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın çağrısını hatırlatan Bakırhan, “Bunun en büyük faturasını emekçiler, emekliler, çalışanlar ödüyor. Enflasyonun, ekonomik krizin bedelini ödemekle yetmiyorsunuz bir de kaynakların savaş politikalarına aktarılmasından kaynaklı her gün yeni vergilerle cebinizden, sofranızdan, ekmeğimizden ve zeytinimizden çalıyorlar. Dolayısıyla emek ve barış mücadelesi birdir, ayrılmaz. Barış emek olmadan olmaz. Emek olmadan, emekçi olmadan da barış olmaz. Sayın Öcalan’ın 27 Şubat’taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ da aslında barışla birlikte emekçilerin hakkını ve hukukunu savunan, ekonomide adaleti savunan, taşeronlaştırmaya karşı, iş cinayetlerine karşı barışı ifade ediyor. Kadın emeğinin daha görünür olmasını ifade ediyor. Eğer 27 Şubat’taki ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’na emekçilerle, ezilenlerle, emeklilerle, çalışanlarla, Kürtlerle, Alevilerle birlikte sahip çıkabilirsek bizi güzel günler bekliyor olacak. Bu çağrı sadece Kürtlere değildir, en çok da emekçileredir. Bu çağrı yerini bulursa, bu çağrı gerçekleşirse, savaşa giden kaynaklar emeklilere, emekçilere, asgari ücretlilere, işsizlere ve barınamayanlara gidecektir. Dolayısıyla bu çağrıyı sahiplenmek en çok siz emekçi kardeşlerimizin görevidir” diye konuştu.
“Barışı büyütmeliyiz”
Bakırhan, “Bu vahşi düzen en çok sizi sömürüyor. Bu sermaye dostu düzen cebinizden, alın terinizle aldığınızı, bir avuç sermayedara peşkeş çekiyor. Bu düzen karşısında beraber olmalıyız, birlikte olmalıyız, örgütlü olmalıyız, güçlü olmalıyız. Bu ülkeyi emekçilerin hakkıyla, Kürt’ün kimlik talebiyle, Alevilerin eşit yurttaşlık haklarıyla buluşturmamız gerekiyor. İmralı adasında Sayın Öcalan’la birlikte 4 saat kaldık. Sizlere şunu aktarmak istiyorum; O masada sadece Kürt sorunu konuşulmadı. En çok da işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler konuşuldu. Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nda emekçinin alın terinin hakkı vardır. Sayın Öcalan aynen şunu söyledi; ‘Kapitalizm, umudumuzu çalıyor.’ Dolayısıyla umudumuzu, çözümü ve barışı da büyütmek boynumuzun borcudur. Çağrıyı toplumsallaştırarak, barışı fabrika fabrika, ev ev, sokak sokak emekçilerin gündemi ve ortak talebi haline getirebilirsek güzel günlere ulaşacağız” ifadelerini kullandı.
“Başka şansımız yok”
Bakırhan, “DEM Parti bu rantçı, çıkarcı ekonomi yerine, üretimci, adaleti barındıran bir ekonomi mücadelesi veriyor. DEM Parti sadece barış mücadelesi yürütmüyor. Sizin bizimle dayanıştığınız gibi biz de gece gündüz demeden her direnen işçinin, emekçinin, greve gidene yoldaşlarımızın yanında olduk. Emekçilerin olduğu, mücadele ettiği bir yerde hakkımıza, hukukumuza ve demokratik haklarımıza kavuşmak da o kadar yakındır. Kurtuluşumuz birbirine bağlıdır. Emek sorununun olmadığı, emekçilerin haklarının aldığı bir Türkiye’de Kürt sorunu da çözülür. Kurtuluş bir arada ise birlikte mücadele etmekten başka bir şansımız yok. Örgütlü Kürt halkıyla, örgütlü Türkiye emekçi sınıfı birlikte mücadele etmek zorundadır. Demokratik barışçıl, emeğin hakkını aldığı Kürt sorununun demokratik yollarla çözüldüğü bir Türkiye sözümüz vardı. Onu gerçekleştireceğimize inanıyoruz” dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.